Esas No: 2018/4590
Karar No: 2021/4100
Karar Tarihi: 16.06.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4590 Esas 2021/4100 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27/10/2014 tarihinde verilen dilekçeyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/05/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 13.09.2004 tarihli ve 40272 yevmiye No"lu düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi ile İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, Bulgurlu Mahallesi, Efsaneağılı Mevkiinde kain tapunun 2415 yevmiye, 216 cilt, 62 sayfa, 38 sırada kayıtlı 1059 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki davalıya ve kızına ait hisselerin tamamının davacıya satıldığını, satış bedelinin nakden ödendiğini, zilyetliğin davacıya teslim edildiğini ancak tapu devrinin bugüne kadar yapılmadığını belirterek 1059 ada 8 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı bulunan hisselerin iptali ile davacı adına tescilini, kabul edilmemesi halinde taşınmazın rayiç bedelinin olmadığı takdirde satış bedelinin güncellenmiş değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, harca esas olarak gösterilen değerin düşük gösterildiğini, davalının davacıyı herhangi bir şekilde aldatması ve kandırmasının söz konusu olmadığını, davalının eşinin adının ... olduğunu, satış vaadine konu taşınmazın tapu kaydı gelen 8 parsel sayılı taşınmazın yanındaki 1059 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu, bu taşınmazların davalının kayınvalidesi Suzan Uğurluoğlu adına kayıtlı olduğunu, davalının bu taşınmazda kayınvalidesinden eşine intikal edecek hissesi bulunduğunu, henüz intikal işlemi yapılmadığından taşınmazın devredilemediğini, davalının kızına ait 3/4 hissenin de devrinin haksız olarak talep edildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, "davanın kısmen kabulüne; davacı taraf vekilinin dava konusu taşınmazlarla ilgili açtığı tapu iptal ve tescil davasının ifa olanağı olmadığından reddine, satışı vaadedilen 1059 ada 6, 7 ve 9 No"lu parsel sayılı taşınmazlarda davalıya düşen hissenin dava tarihindeki değeri olan 25.466,25TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine" karar verilmiştir.
Davacı vekili ve davalı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.
Bölge Adliye Mahkemesi; "davacının dava değerini 10.000,00TL olarak gösterdiği, bu miktar üzerinden davasını harçlandırdığı, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın rayiç değerinin hesaplanması üzerine harcın tamamlandığı, davacının dava değerini ıslah yoluyla arttırmadığı gerekçesiyle davacı ve davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin esastan reddine; talepten fazlaya karar verilmemesi ilkesi kamu düzenini ilgilendirdiğinden, resen yapılan inceleme sonrası ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; tapu iptal ve tescil davasının reddine, terditli olarak açılan bedele ilişkin davada taleple bağlı kalınarak 10.000,00TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine(fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere)" karar vermiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
İstinaf kanun yoluna taraflardan birinin başvurması halinde, istinaf eden tarafın aleyhine olacak şekilde hükmün kaldırılmasına karar verilerek yeni bir hüküm tesis edilemez; buna "aleyhine hüküm kurma yasağı" denir.
Somut olaya gelince; davacı dava değerini 10.000,00TL olarak göstermiş, bu değer üzerinden davasını harçlandırmıştır. Keşif sonrası hazırlanan 23.09.2016 tarihli ek raporda, dava konusu parselin tamamının rayiç değeri üzerinden davalının murisi ..."nun hissesine düşen bedelin 101.865,00TL olduğu hesaplanmış ve mahkemece 15.11.2016 tarihli celsede eksik dava harcını ikmal etmesi için davacı vekiline süre verilmiş, davacı taraf 101.865,00TL üzerinden eksik harcı ikmal etmiştir. ..."nun mirasçılık belgesine göre davalı olan eşi dışında dava dışı çocuğu da mirasçı olarak tespit edilmiştir. Murisin davalı olan eşi ..."ya muristen 1/4 hisse intikal etmekte olup satışı vaad edilen bu hissenin dava tarihi itibariyle rayiç değeri 25.466,25TL"dir. Davalı vekili son celse bu değer üzerinden davayı kabul ettiklerini beyan etmiş, ilk derece mahkemesince taşınmazın halen elbirliği mülkiyetine kayıtlı olması nedeniyle ifa olanağı olmadığından tapu iptali ve tescil talebini reddine, ikinci kademedeki tazminat isteminin kabulü ile 25.466,25TL"nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi; taleple bağlılık ilkesininin kamu düzenini ilgilendirdiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin hükmünü kaldırarak, tapu iptali ve tescil talebinin reddine; 10.000,00TL"nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermiştir.
Ne var ki, davacı vekili hükmedilen tazminatın satış vaadi sözleşmesinde ödendiği belirtilen miktardan daha az olduğu, sözleşmede ödenen bedelin güncelleştirilmiş değeri de hesap edilerek adil ve hakkaniyete uygun bir bedele hükmedilmesi; davalı vekili ise reddedilen kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı taraf hükmedilen tazminat miktarına ayrıca ve açıkça karşı çıkmamış, bu konuyu istinaf sebebi yapmamıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi ise davalı tarafın hükmedilen tazminat miktarına yönelik bir itiraz olmadığı halde taleple bağlılık ilkesinin kamu düzenini ilgilendirdiği gerekçesiyle tazminat talebi yönünden istinaf eden davacı aleyhine olacak şekilde ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak 10.000,00TL üzerinden tazminat isteminin kabulüne karar vermiştir.
Dava konusu taşınmaz halen Suzan Uğurluoğlu adına kayıtlı olduğundan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmemesi dolayısıyla ifa imkansızlığı nedeniyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de ilk derece mahkemesince ikinci kademedeki tazminat talebi yönünden 25.466,25TL"nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildikten sonra Bölge Adliye Mahkemesince res"en inceleme sonucu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir konu hakkında "aleyhe hüküm kurma yasağı" ihlal edilecek şekilde 10.000,00TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bu gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371.maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 16.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.