20. Ceza Dairesi 2015/15866 E. , 2015/5245 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 10 - 2015/316690
Mahkemesi : MANAVGAT 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi-Numarası : 09.07.2015- 2015/7 esas ve 2015/174 karar
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Sanıklar Ahmet ve G...hakkındaki hükümlerin incelenmesi:
Kendilerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulunmayan sanıklar Ahmet ve G...’in savunmalarının aksine, sanık Abdulkehim’de ele geçirilen uyuşturucu madde ile ilgilerinin olduğuna veya sanık Abdulhekim’in suçuna iştirak ettiklerine ilişkin, olayla örtüşmeyen telefon konuşmaları dışında kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, atılı suçtan beraatleri yerine mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları ile müdafilerin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde olduğundan, resen de temyize tabi olan hükümlerin BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanık A.. B.."ın SALIVERİLMESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde serbest bırakılmasının sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı"na yazı yazılmasına,
2-Sanık Abdulhekim hakkındaki hükmün incelenmesi:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içerisindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a)1 nolu bozma nedenine bağlı olarak suçun 3 veya daha fazla kişi ile işlenmediği anlaşıldığından sanık hakkında TCK’nın 188/5. maddesi uyarınca fazla ceza tayini,
b)Antalya Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nce alınan tanık numunenin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
c)Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, re"sen de temyize tabi olan hükmün BOZULMASINA,
17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
TEFHİM TUTANAĞI:17.12.2015 tarihinde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı ..katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık A.. B.. müdafii Av. N.. B.. ve G.. E.. müdafii Av. E.. A.."ın yokluklarında/yüzlerine karşı 21.01.2016 tarihinde, açık olarak okunup anlatıldı.
KARŞI OY;
Sanık G.. E.. müdafiinin, duruşma istemi yasal süresinden sonra olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği halde, duruşmaya kabul edilmesi 1412 sayılı CMUK"nın 318. ve 5271 sayılı CMK"nın 299. maddeleri amir hükmüne açıkça aykırılıktır. Şöyle ki;
1- EŞİTLİK kavramı, her yer ve koşulda vazgeçilmez temel bir dinamiktir. AY"nın 10. ve TCK"nın 3. maddelerinde, herkesin yasalar önünde eşit olduğu açıkça vurgulanmıştır. Adaletin temel taşı olan objektiflikten uzaklaşılmaması ilkesi, yargı mekanizmasında yerleşik kuralların yansız ve taraf gözetmeksizin uygulanması ile doğrudan ilintilidir.
Dairemizin emsal uygulamaları, süresinden sonra yapılan duruşma isteklerinin reddi yönündedir. Herhalde, temyiz incelemesi yapılan dosyalarda sanık sayısının tek veya birden fazla olması durumu, bu kuralın değişken olarak uygulanmasını gerektirmez, yani yasadaki emredici kural bütün dosyalarda aynı şekilde tatbik edilmelidir. Şayet, çoğunluk görüşüne itibar edilecek ise; süre tutum dilekçesinde duruşma isteği yer almadığı halde, gerekçeli temyiz dilekçesinde duruşma istenmiş ise, bu dosyaların dahi (sanık sayısına bakılmaksızın) duruşmalı olarak incelenmesinde zorunluluk vardır.
2- RE"SEN duruşma açma, Yargıtay"ın yetkisi dahilindedir. Ancak, buna ilişkin ön inceleme raporu ve ihtiyaç durumunun tespitinden sonra duruşmada bulunmasına karar verilen sanık veya müdafilerine tebligat yapılıp çağrılmalıdır. Halbuki, dosyada ön inceleme raporu ve resen duruşma açılması yönünde bir kararda bulunmamaktadır. Dolayısıyla, duruşma günü kendiliğinden çıkıp gelen sanıklar müdafiinin bu bağlamda duruşmaya kabul edilmesi olanaksızdır.
3- SAVUNMA HAKKI, evrensel hukuk ilkelerindendir. Süresinde istemde bulunmayan sanıkların duruşmaya kabul edilmesi; duruşmaya çağrılmayan dosyanın diğer sanıkları açısından savunma hakkının kısıtlanması manasına gelecektir. Zira, bu şekildeki imtiyaz ve ayrıcalıktan duruşmadan haberdar olmayan diğer sanıkların da yararlanması ve duruşmaya çağrılmaları gerekir. Bunun aksini düşünmek, duruşmada yeniden kendilerini anlatma imkanı verilmediğinden adalet ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin ihlal edilmesi manasına gelecektir.
SONUÇ OLARAK; duruşma isteği yasal süresi geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığı halde duruşma isteği kabul edilmesi ve duruşmaya kabulüne karar verilmesi hukuk ve yasalara aykırıdır. Bu nedenlerle, çoğunluğun sanık G.. E.. müdafiinin duruşmaya kabulüne ilişkin kararına katılmıyorum. 17.12.2015