Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2015/15255 Esas 2015/4746 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/15255
Karar No: 2015/4746
Karar Tarihi: 18.11.2015

Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2015/15255 Esas 2015/4746 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 2015/21 sayılı kararda, sanıklara uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan dava açılmıştır. Sanıkların aracında yapılan aramada 117404 gram esrar ele geçirilmiştir ancak arama için gerekli adli arama kararı alınmadan, sadece önleme araması kararına dayanılarak yapılmıştır. Bu sebeple Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararlarına atıf yaparak, bu delillerin hukuka aykırı olduğunu ve Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı belirtilmiştir. Sanıkların duruşma talepleri de incelenmiş ve sanık M.H.'ın duruşma talebi reddedilmiştir. Bu karar, 2015/15255 E., 2015/4746 K. numaralı 20. Ceza Dairesi tarafından onanmıştır. Kanuna atıf yapılan maddeler: 5320 sayılı Kanun'un 8/1, 1412 sayılı CMK’nın 318. ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddeleri.
20. Ceza Dairesi         2015/15255 E.  ,  2015/4746 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 10 - 2015/198034
    Mahkeme : DİYARBAKIR 7. Ağır Ceza Mahkemesi
    Karar Tarihi-Numarası : 14.01.2015-2014/134 esas ve 2015/21 karar
    Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

    Temyiz incelemesi, sanıklar Sevgan ve Zeki hakkında istemi üzerine oybirliğiyle, sanık M. H."ın duruşma isteği hakkında Üye ve Üye "ın karşı oyları ve oyçokluğuyla duruşmalı, sanık Metin müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı, olarak yapılmasına ilişkin isteğinin süresinden sonra olması nedeniyle, 5320 sayılı Kanun"un 8/1, 1412 sayılı CMK"nın 318. ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddeleri uyarınca reddine karar verilerek, bu sanık hakkında duruşmasız olarak yapıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
    Olay tutanağının içeriğine göre; sanıkların haklarında uyuşturucu satışı yapacakları yönünde bilgi edinilmesi üzerine yapılan iletişimin tespitinden sonra sanık Zeki"nin içerisinde bulunduğu aracın durdurulduğu ve Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 23.09.2013-2013/1253 D.iş sayılı önleme araması kararına istinaden yapılan aramada plakalı kamyonun kasa kısmında dört ayrı gizli bölme içerisinde net 117404 gram esrar ele geçirildiği anlaşılmaktadır.
    Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 2013/610- 2014/512, 2013/841- 2014/513 ve 2014/166-514 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; adli arama kararı alınmasını gerektiren olayda arama kararı alınmadan önleme arama kararına dayanılarak arama yapılması hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan ve suçun maddi konusunu oluşturan deliller ya da suçun maddi konusu "hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş" olacağından, ikrar bulunsa bile Anayasa"nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK"nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamaz.
    27.09.2013 tarihli olayda suç konusu esrarın ele geçirildiği araçta CMK’nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde "adli arama kararı veya yazılı adli arama emri" alınmadan, yapılan hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilen uyuşturucu maddelerin, sanıklar hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan” açılan kamu davasında, “suçun maddi konusu” ve “suçun delili” olarak hükme esas alınamayacağı ve bu eylemler hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Kanuna aykırı, sanıklar müdafileri ve sanık M. H."ın temyiz itirazları ile sanıklar M.H., Segvan ve Zeki müdafilerinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde görülmekle, hükümlerin BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sanıkların SALIVERİLMESİNE, başka bir suçtan hükümlü ya da tutuklu bulunmadıkları takdirde serbest bırakılmalarının sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
    KARŞI OY;

    Sanık M.. S.. müdafiinin, duruşma istemi yasal süresinden sonra olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği halde, duruşmaya kabul edilmesi 1412 sayılı CMUK"nın 318. ve 5271 sayılı CMK"nın 299. maddeleri amir hükmüne açıkça aykırılıktır. Şöyle ki;
    1- EŞİTLİK kavramı, her yer ve koşulda vazgeçilmez temel bir dinamiktir. AY"nın 10. ve TCK"nın 3. maddelerinde, herkesin yasalar önünde eşit olduğu açıkça vurgulanmıştır. Adaletin temel taşı olan objektiflikten uzaklaşılmaması ilkesi, yargı mekanizmasında yerleşik kuralların yansız ve taraf gözetmeksizin uygulanması ile doğrudan ilintilidir.
    Dairemizin emsal uygulamaları, süresinden sonra yapılan duruşma isteklerinin reddi yönündedir. Herhalde, temyiz incelemesi yapılan dosyalarda sanık sayısının tek veya birden fazla olması durumu, bu kuralın değişken olarak uygulanmasını gerektirmez, yani yasadaki emredici kural bütün dosyalarda aynı şekilde tatbik edilmelidir. Şayet, çoğunluk görüşüne itibar edilecek ise; süre tutum dilekçesinde duruşma isteği yer almadığı halde, gerekçeli temyiz dilekçesinde duruşma istenmiş ise, bu dosyaların dahi (sanık sayısına bakılmaksızın) duruşmalı olarak incelenmesinde zorunluluk vardır.
    2- RE"SEN duruşma açma, Yargıtay"ın yetkisi dahilindedir. Ancak, buna ilişkin ön inceleme raporu ve ihtiyaç durumunun tespitinden sonra duruşmada bulunmasına karar verilen sanık veya müdafilerine tebligat yapılıp çağrılmalıdır. Halbuki, dosyada ön inceleme raporu ve resen duruşma açılması yönünde bir karar da bulunmamaktadır. Dolayısıyla, duruşma günü kendiliğinden çıkıp gelen sanıklar müdafiinin bu bağlamda duruşmaya kabul edilmesi olanaksızdır.
    3- SAVUNMA HAKKI, evrensel hukuk ilkelerindendir. Süresinde istemde bulunmayan sanıkların duruşmaya kabul edilmesi; duruşmaya çağrılmayan dosyanın diğer sanıkları açısından savunma hakkının kısıtlanması manasına gelecektir. Zira, bu şekildeki imtiyaz ve ayrıcalıktan duruşmadan haberdar olmayan diğer sanıkların da yararlanması ve duruşmaya çağrılmaları gerekir. Bunun aksini düşünmek, duruşmada yeniden kendilerini anlatma imkanı verilmediğinden adalet ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin ihlal edilmesi manasına gelecektir.
    SONUÇ OLARAK; duruşma isteği yasal süresi geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığı halde duruşma isteği kabul edilmesi ve duruşmaya kabulüne karar verilmesi hukuk ve yasalara aykırıdır. Bu nedenlerle, çoğunluğun sanık M.. S.. müdafiinin duruşmaya kabulüne ilişkin kararına katılmıyoruz. 05.11.2015
    TEFHİM TUTANAĞI:18.11.2015 tarihinde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı."nun katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık S.. A.. müdafii Avukat ., sanık M. H. S. müdafii Avukat . ve sanık Z.. B.. müdafii Avukat . yokluklarında 19.11.2015 tarihinde, açık olarak okunup anlatıldı.





    Hemen Ara