Esas No: 2015/683
Karar No: 2015/4199
Karar Tarihi: 06.10.2015
Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2015/683 Esas 2015/4199 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi
Suç :Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hüküm :Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Adli sicil kaydında yer alan sabıkası nedeniyle sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 06/10/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
5271 sayılı CMK"nın "Tesadüfen elde edilen" deliller başlıklı 138. maddesine göre:
"1) Arama veya elkoyma koruma tedbirlerinin uygulanması sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak, diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.
2) Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir." Maddeye göre, uyuşturucu madde ticareti suçu ile ilgili yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında sanığın suç ortağının ortaya çıkması halinde değil, soruşturma ya da kovuşturma konusu olan suçtan başka
ve CMK"nın 135. maddesinde sayılan diğer bir suçun ortaya çıkması halinde tesadüf delilden söz etmek mümkündür.
İletişimin tespiti sırasında sanığın telefon konuşmasına takılan şüphelinin soruşturulan suça iştirak ettiği tespit edilirse ikinci şüpheli hakkında da hâkimden iletişim tespit kararı alınması lazımdır.
Tartışılan sanık hakkında iletişim tespit kararı alınmış değildir. İzah edildiği gibi durumu tartışılan sanık hakkında tesadüfen delil de elde edilmiş değildir. Çünkü elde edildiği söylenen delil soruşturma konusu olan suçla ilgilidir.
5271 sayılı CMK"nın 217. maddesine göre;
"1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.
CMK"nın 230. maddesinin (1-b) bendine göre:
"Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi" gerekir.
CMK’nın 289. maddesinin 1. fıkrasının i) bendine göre:
"Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması" kesin hukuka aykırılık halidir". 5271 sayılı CMK"nın 217. ve 289. maddelerinde, "kamusal yarar halinde hukuka aykırı deliller hükme esas alınır veya korunan hukuki değer" gibi bir ölçüt de yoktur. Bu genişletilmiş yorum tarzının sonunda iletişim tespit kararları kontrol edilemez hale gelir. Alınan bir kararla binlerce kişinin dinlenebilmesi gibi sonuçlar da ortaya çıkabilir.
Yüksek Yargı kararlarına baktığımızda: Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, 29 Haziran 2004 tarihli bir kararında, hakkında soruşturma yapılan Yargıtay üyeleri ile ilgili olarak delillerin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi bir Yargıtay Daire Başkanı ile ilgili yaptığı ceza yargılaması sonucunda, 19.12.2012 tarih ve 2011/1 esas, 2012/1 sayılı kararında delillerin hukuka aykırı olması ve başka delil bulunmaması nedeni ile beraat kararı vermiştir.
Ceza yargılama yasaları insan hakları ile ilgilidir ve Ceza Kanunlarından da önemlidir. İnsan haklarına ilişkin kurallar zorlanarak ihlal edilememelidir. Bu ihlallerin sonucu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden de dönebilir. Zira İletişimin tespiti ile ilgili kararların konusu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesinde düzenlenen “Özgürlük ve Güvenlik hakkı, 8. maddesinde düzenlenen “Özel hayatın ve aile hayatının korunması” hakları ile ilgilidir.
Somut olayda, sanık hakkında hukuka aykırı olarak elde edilen iletişim tespit kararı ile elde edilenler dışında mahkûmiyetine yeterli delil yoktur. Bu nedenle sanığın beraatına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle Sayın çoğunluğun hükmün onanması yönündeki kararına katılmıyoruz.