12. Ceza Dairesi 2021/9 E. , 2021/5078 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği
Karar Tarihi :02.04.2020
Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 18/11/2019 tarihli ve 2019/69179 soruşturma, 2019/44106 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair Adana 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/04/2020 tarihli ve 2020/1799 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda, şüphelinin sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken, yolun karşısına geçmek isteyen mağdur ..."e çarpması sonucu mağdurun yaralandığı, olay sonrasında adli kollukça tanzim edilen kaza tespit tutanağında şüpheli sürücünün herhangi bir kural ihlalinin bulunmadığının tespit edildiği, yaralanma durumuna ilişkin 14/11/2019 tarihinde geçici hekim raporu düzenlendiği ve kesin rapor temin edilmediği, kaza tespit tutanağı esas alınarak şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, şüpheliye atılı taksirle yaralama suçunun şikayete tabi bir suç olduğu, bu suç için 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 73/1. maddesinde öngörüldüğü üzere altı aylık şikayet süresinin, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlayacağı yönündeki düzenleme dikkate alındığında, müştekinin şikayetçi olup olmadığının tespiti için beyanının alınması gerektiği, bunun yanı sıra 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89. maddesinin 5. fıkrasındaki "Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.” hükmüne göre, somut olayda müştekinin yaralanması bakımından kesin doktor raporu aldırılıp yaralanmanın 5237 sayılı Kanunun 89. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında sayılan nitelikli yaralanma hallerine uyup uymadığı belirlendikten sonra şüphelinin hukuki durumu değerlendirilmesi yapılarak, kesin rapora göre yaralanmanın 89/1. madde kapsamında kalması halinde şikayet yokluğu nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilebileceği, zira yaralanmanın aynı maddenin 2 veya 3. fıkralarına göre nitelikli olması halinde soruşturmanın şikayete bağlı olup olmadığının belirlenmesi için olayda bilinçli taksir bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği, soruşturma dosya kapsamında ise yalnızca geçici hekim raporunun bulunduğu nazara alındığında, müştekinin ifadesinin alınarak, tarafların kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporu alındıktan sonra, yukarıda belirtildiği üzere müştekiye ait kesin adli raporun da temin edilmesinden sonra şüphelinin hukukî durumunun tayin ve takdiri gerekirken, belirtilen nedenlerle yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine, soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 11/11/2020 gün ve 94660652-105-01-12075-2020-Kyb sayılı sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/12/2020 gün ve 2020/105509 sayılı tebliğnamesi ile ihbar ve dava evrakı daireye tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay günü saat 08.50 sıralarında şüphelinin sevk ve idaresindeki araç ile meskun mahal içi, refüjle bölünmüş, iki şeritli düz ve eğimsiz yolda seyir halindeyken, istikametine göre yolun solundan orta refüj bölümünden yolun sağına geçmek isteyen mağdur ..."e çarpması şeklinde meydana gelen ve müşteki ..."ün geçici hekim raporuna göre basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek şekilde yaralandığı olayda, kaza tespit tutanağında şüpheliye kusur izafe edilmemesi sebebiyle Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca 18/11/2019 tarihli ve 2019/69179 soruşturma, 2019/44106 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara karşı müşteki vekili tarafından itiraz edildiği ve Adana 1. Sulh Ceza Hakimliği 02/04/2020 tarihli ve 2020/1799 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmiş ise de; müştekinin beyanı ve yaralanma derecesine ve niteliğine ilişkin kati raporun aldırılması ayrıca kaza anına ilişkin dosya arasında bulunan görüntülerde incelenilerek, olay mahalinde keşif yapılması suretiyle, şüphelinin olayda kusur durumuna ilişkin rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Adana 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 02/04/2020 tarihli ve 2020/1799 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.