Esas No: 2021/1825
Karar No: 2021/4948
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/1825 Esas 2021/4948 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davalı ... ve dahili davalıların istinaf başvurunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... ve dahili davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.03.2021 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden dahili davalılar ... vd. vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ... ve ...’in maliki oldukları taşınmazları kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla davalılara muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek dava konusu ..., ..., ... ada ...(eski ...), ... ada ... ve ... parsel(eski ...) sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, kadastro tespiti ile adlarına tescil edildiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, belirterek davanın reddini savunmuşlar, davalı ...’in yargılama sırasında 30.03.2014 tarihinde ölümü ile mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davalı ... ve dahili davalıların istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 10.01.1986 ve mirasbırakan ...’in 03.03.1978 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları davalı çocukları ... ve ..., dava dışı kızları ..., kendilerinden sonra ölen kızları ...’nin eşi davacı ... ile torunları davacılar ..., ..., ... ile dava dışı ..., kendilerinden sonra ölen kızları ...’nın eşi dava dışı ... ile dava dışı torunları ... ve ...’un mirasçı olarak kaldığı, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın 04.01.1972 tarihli kadastro tespitinde 09.06.1936 tarihli 15-111-14 nolu tapu kaydına istinaden ...oğlu ... ve hemşiresi ... ve validesi ...’nin tapulu malı iken ...’nin 1939 yılında ölümü ile evlatları ... ve ...’nin kaldığı, 1955 tarihinde ...’nin payını haricen kardeşi ...’ye sattığı, onun da tamamını 1968 yılında haricen ...’a satıp zilyetliğini devrettiği, halen malik sıfatıyla zilyet olduğundan adına tespit gördüğü, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın ise 08.02.1972 tarihli tespitte Şubat 1936 tarih 41-108-34 nolu tapu kaydına istinaden ve dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın 18.12.1971 tarihli tespitte 13.02.1936 tarihli 45-108-36 nolu tapu kaydına istinaden tamamı seviyen Mümin oğlu Bayram ve kızlığı ... ve hemşiresi ... kızı ... adına kayıtlı iken yapılan harici taksim ile taşınmazların ...’ya kaldığı, onun da tamamını 1960 yılında haricen ...’a sattığı, halen zilyetliğinde bulunduğundan adına tespit gördüğü, dava konusu ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların tespitin kesinleşmesi ile 03.11.1972 tarihli tapulama işlemi ile davalı ... adına tescil edildiği, ... parselin imar işlemleri neticesinde ... da ... parsel olduğu, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın 18.12.1971 tarihli tespitte 09.06.1936 tarihli 14-111-17 nolu tapu kaydına istinaden ... oğlu ... ve hemşiresi ... ve validesi ...’nin tapulu malı iken ... ve ...’nin paylarını 1953 yılında haricen ...ye sattıkları, onun da tamamını 1958 tarihinde haricen ...’e satıp zilyetliğini devrettiğinden adına tespit gördüğü, tespitin kesinleşmesi ile 28.07.1972 tarihinde tapulama ile ... adına tescil edildiği, 01.10.2002 tarihinde hükmen tashih ile ... adına tescil edildiği, 21.06.2006 tarihli imar işlemi ile ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, ..."in ölümü ile 14.05.2014 tarihinde taşınmazların mirasçılarına intikal ettiği anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Bilindiği ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere ""muris muvazaası, mirasbırakanın danışıklı olarak mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapuda kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklaması halinde, saklı pay sahibi olsun yada olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin BK"nın 18. Maddesine (TBK 19. madde) dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesininde şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek, dava açabilmelerine olanak veren hukuki bir olgu"" olarak tanımlanmaktadır. Kural olarak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı, gerekçeleri ile aydınlatıcı ve sonuçları ile bağlayıcıdır. Butlan sonucunu doğurarak, murisin temliki tasarruflarının iptaline imkan tanıyan 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın murisin tapulu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak tapu memuru huzurunda, iradesini satış doğrultusunda açıklaması icap eder.
Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmazda mirasbırakanlar ... ve ... tarafından tapu sicil memuru önünde yapılan temliki bir işlem bulunmadığından İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmamaktadır.
Bilindiği gibi, 4722 sayılı Türk Medeni Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 17. maddesi gereğince mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. Davacıların tenkis isteği yönünden ise; mirasbırakanların ölümü tarihi itibariyle yürürlükte olan Medeni Kanun"un 513. maddesi gereğince davanın bir yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı ... ve dahili davalıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 371/1 maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 Sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı ve dahili davalılar vekilleri için 3.050.00."şer TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/09/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.