Esas No: 2020/767
Karar No: 2020/5568
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/767 Esas 2020/5568 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 21.02.2019 tarih ve 2016/99 E. - 2019/52 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi"nce verilen 02.10.2019 tarih ve 2019/1074 E- 2019/1222 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ... Cumhuriyet Başsavcılığı"nca 2015 yılı Mart ayında FETÖ ... il yapılanmasına yönelik olarak başlatılan soruşturma sonucunda müvekkil şirket hakkında terörizmin finansmanı suçundan soruşturma açıldığını ve şirkete kayyım atandığını, kayyım atanmasından önceki yöneticiler hakkında işlem yapılarak soruşturmaya başlandığını, şirket taşınmazlarına, hak ve alacaklarına el konulduğunu, şirketin içini boşaltmak kastı ile yönetim kurulu kararı ile şirketin 5 adet taşınmazını içindeki demirbaşları ile satış şartnamesi hazırlanmadan gümrükten mal kaçırır gibi ihaleye çıkartmadan ve yeterli rekabet ortamı oluşturmadan muvazaalı surette satıldığını,şirketin 15.02.2016 tarih 04 numaralı yönetim kurulu kararında "... ili Erfelek ilçesi ... mevkiinde bulunan ... ada... parselde 37.794,77 m2, ... ada... parselde 6.887,99 m2 tarlaların ..."a satılmasına oybirliği ile karar verildiğini, kayyım atanan şirket yönetim kurulu kararlarının TTK ve SPK gereğince yoklukla malul olduğundan dolayı butlanına ve iptaline karar verilmesinin gerektiğini, şirketin 16/12/2015 tarihinde almış olduğu 94 numaralı yönetim kurulu kararında "şirketin sermayesinin 5.300.000,00 TL"den 2.000.000,00 TL"ye düşürülmesine, gayrimenkul ve demirbaş eşyaların satışından elde edilen hasılatın aşağıda isimleri belirtilen ortaklarına ödenmesine, yapılacak olağanüstü genel kurul toplantısında genel kurulun onayına sunulmasına, sermaye tadil tasarısının hazırlanmasına gerekli tescil ve ilanının yapılmasına oybirliği ile karar verildiğini, şirket yönetim kurulu kararının TTK"nın 473.,474,475 maddesindeki hükümlerinin yerine getirilmediğinden geçersiz olduğunu, iptaline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek davacı şirkete kayyım atanmadan önceki yönetimin şirketin içini boşaltmak ve muvazaalı surette borçlandırmak için almış olduğu TBK,TTK, ve SPK"nın yoklukla malul ve geçersiz yönetim kurulu kararı ile hükümsüz ve geçersiz genel kurul kararının iptal ve butlanına, TMK madde 1024,1025 yolsuz tescil iddiasına dayalı davalı kayıt maliki adına illetten yoksun tapunun iptaline ve müvekkil şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın davalıya babasından kaldığını, davalının ağabeyinin cemaatle sıkı bağlar içinde olduğunu, ağabeyin davalının babasını yönlendirmesi/kandırması ile bu taşınmazın davacı şirkete devrinin yapıldığını, dava konusu yerlerin müvekkiline esasen miras yolu ile intikal edecek yerler olduğu gibi babasına ve atalarına ait, manevi anlamları da bulunan yerler olduğunu, hatta bu taşınmaz içerisinde dedelerine ait mezarlarının da olduğunu, uzun süren pazarlıklar sonucunda dava konusu taşınmazları diğer kardeşlerin ekonomik durumlarının kötü olması nedeniyle davalının 50.200,00 TL ödeyerek satın aldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, kapatılan davacı şirket tarafından TTK"da aranan şartlara uygun olarak sermaye azaltımı yapılmadığı,dava konusu taşınmaz davalıya usulüne uygun olarak devredilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile Fen memuru bilirkişi ... tarafından düzenlenen 17/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda gösterildiği üzere ... ili Erfelek İlçesi ... mevkii ... ada... parsel sayılı taşınmazın 37.794,77 m2"lik kısmının, 135 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 6.887,99 m2"lik kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, esas sermayenin azaltılmasına TTK 473 ve 474 maddeleri gereği Genel Kurulca karar verilebileceği, bu yönde bir karar verilmediği gibi davalının da iyi niyetli olmadığı anlaşıldığından, davalı adına oluşan tapu sicilinin usulsüz olması nedeni ile mahkemece verilen kararın yerinde olması gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK"nn 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,988,44 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 01.12.2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd).Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.