Esas No: 2021/14198
Karar No: 2022/9941
Karar Tarihi: 27.06.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/14198 Esas 2022/9941 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2021/14198 E. , 2022/9941 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kasten yaralama ve silahla tehdit
HÜKÜMLER : Beraat ve düşme
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
5271 sayılı CMK'nın 223/9. maddesinin hükmünün uygulanması ve özellikle “Derhâl” kavramının nasıl yorumlanması gerektiği hususunda doktrin ve uygulamada iki ayrı görüşün ortaya çıktığı söylenebilir.
Birinci görüşe göre; CMK'nın 223/9. maddesinde yer alan “Derhâl” kavramını, “… delil takdirine girmeden beraat kararı verilebilecek”, “İşin esasına girmeden fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediğinin anlaşılması” ya da “kanun değişikliği ile fiilin sonradan suç olmaktan çıkartılması hâlleri”yle sınırlı kabul etmek ve maddeyi de bu kabul ışığında uygulamak gerektiğinden; örneğin sanığın ölümü nedeniyle için dosyanın esasına girmeden, kararı bozmak ve davayı düşürmek gerekir.
Doktrin tarafından büyük ölçüde benimsenen diğer görüşe göre ise; yargılamanın geldiği aşama itibariyle ilâve bir araştırma yapılmasına ya da delil toplanmasına gerek kalmadan, verilmiş olan beraat kararı usul ve yasaya uygun bir karar olarak değerlendiriliyorsa, iş bu karar dairesince onanmalıdır. Eğer dairece yapılan değerlendirmeye göre; beraat kararı hukuka ve yasaya uygun olarak kabul edilemiyorsa, diğer bir anlatımla örneğin, sanığın mahkûmiyetine karar vermek gerekiyorsa ya da eksik soruşturma söz konusuysa, o takdirde davanın zamanaşımından düşürülmesi gerekir.
Aşağıda açıklayacağımız gerekçeler ışığında birinci görüşün; kanunun lafzına da, ruhuna da uygun olmadığını düşünmekteyiz.
Bilindiği üzere, 5271 sayılı CMK’nın yazılı bir gerekçesi yoktur. “Derhâl” kelimesi “Çabucak” (bkz. tdk.gov.tr internet sayfası) anlamına gelmekte olup, madde metninde; “davanın esasına girmeden”, “delil takdiri gerektirmeyen durumlar” ya da “fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediğinin anlaşılması” ve benzeri sınırlayıcı kavramlar mevcut değildir. Bu nedenle, belirtilen hususları CMK’nın 223/9. maddesinin uygulama koşulları olarak kabul etmek mümkün değildir.
Değil mahkeme ve hâkim, gerektiğinde Cumhuriyet Savcısı ve kolluk amiri (Örneğin; CMK'nın 119. maddesi hükmü uyarınca aramada ...), kolluk ve hatta üçüncü kişiler (CMK'nın 90. maddesi hükmü uyarınca, suçüstü halinde “herkes” tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir. )
bile, “Delil takdiri” yapabilirken, işi bu olan hâkimin, delil takdirine giremeyeceği görüşü kabul edilemez. Mahkeme ve hâkimin, CMK'nın 223/9. maddesi bağlamında da delilleri serbestçe takdir edip, değerlendirmesi son derece doğaldır.
Esasen fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediği durumlarda iddianame düzenlenemez. Düzenlenirse; bu iddianame, iadeye mahkûmdur. Her nasılsa böyle bir iddianame kabul edilmiş ise, o taktirde öncelikle beraat kararı verilmesini gerektiren bir durum söz konusudur.
Kanun değişikliği ile fiilin suç olmaktan çıkartılması durumunda da, hiç kuşkusuz derhâl beraat kararı verilmesi gerekir.
Kanaatimizce, “derhâl” kavramı dar (yukarıda belirtilen durumlarla sınırlı) yorumlanmak yerine; İ.H.A.S. 6, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36 ve 38. maddelerinde vurgulanan “Masumiyet Karinesi” ve “Adil Yargılanma Hakkı” ile ceza muhakemesine egemen ilkelerden olan “Lekelenmeme Hakkı” dikkate alınmak suretiyle, “yargılamanın geldiği aşama itibariyle” diğer bir ifadeyle “ilâve bir delil toplanmasına ya da araştırma yapılmasına gerek kalmadan ...” olarak anlaşılmalı ve yorumlanmalıdır.
5271 sayılı CMK'nın 223/9. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için, beraat kararının hangi nedenden dolayı verileceği önemli değildir. Yâni, beraat hükmü, söz konusu maddenin ikinci fıkrasında yer alan beş nedenden (1- Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, 2- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, 3- Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, 4- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması ve 5- Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması) herhangi birisine dayanılarak verilebilir. Önemli olan beraat kararının derhâl verilebilecek olmasıdır.
Derhâl yâni yargılamanın geldiği aşama itibariyle, başka bir ifadeyle de, ilâve bir araştırma yapılmasına ya da delil toplanmasına gerek kalmadan beraat kararı verilebiliyorsa; artık koşulları olsa bile, “durma” “düşme” veya “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilemez.
Zamanaşımına ilişkin görüşümüz sanığın ölmesi durumunda da geçerlidir.
Somut olayda, suça sürüklenen çocuklar aleyhine kasten yaralama ve silahla tehdit suçundan açılan davada suça sürüklenen çocuk ... hakkında kasten yaralama suçundan şikayet yokluğundan düşme ve silahla tehdit suçundan beraat, suça sürüklenen çocuk ... hakkında kasten yaralama ve silahla tehdit suçundan beraat kararı verilmiş olup, işbu karar o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir.
5271 sayılı CMK'nın 223. maddesinin âmir hükmü uyarınca; dava zaman aşımı süresi dolmasaydı, davanın esasına girip, işbu kararı bozmamız gerekirdi diyorsak artık; sırf yargılama dava zaman aşımı süresi içinde sonuçlandırılamadı, diye davayı düşüremeyiz, yâni sanığı lekelenmiş durumda bırakamayız.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde;
Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kasten yaralama suçundan düşme, silahla tehdit suçundan beraat; suça sürüklenen çocuk ... hakkında kasten yaralama ve silahla tehdit suçlarından verilen beraat kararları usul ve yasaya uygun olarak değerlendirilmiştir.
Öte yandan 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürülenen çocuklar ... ve ...’a yüklenen fiillerin 5237 sayılı TCK’nın 86/2 ve 106/2-a-c. maddeleri kapsamındaki kasten yaralama ve tehdit suçları kapsamında kaldığı ve aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2. maddeleri uyarınca 5 yıl 4 aylık asli dava zamaşımı süresine tâbi oldukları, suça sürüklenen çocuk ...’ın savunmasının alındığı 13.05.2015, suça sürüklenen çocuk ...’un savunmasının alındığı 16.06.2014 tarihlerinden inceleme tarihine kadar zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadan bu sürenin geçmiş bulunması anlaşılmış ise de; kararı bozup, dava zamanaşımından düşme kararı vermek yerine, CMK'nın 223/9. maddesinin âmir hükmü uyarınca, suça sürüklenen çocuklar yönünden de usul ve yasaya uygun olan düşme beraat kararlarının onanması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz istemi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usûl ile kanuna uygun ve takdire dayalı bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 27.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.