Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/1948 Esas 2021/2493 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1948
Karar No: 2021/2493
Karar Tarihi: 03.06.2021

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/1948 Esas 2021/2493 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2020/1948 E.  ,  2021/2493 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm davalılar ile dahili davalı ... vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde dahili davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ...gelmiş, tebligata rağmen başka gelen olmadığı anlaşılmakla onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -KARAR-
    Dava kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı yüklenici, sözleşme gereği verilmesi gereken son bağımsız bölümün tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine (kapatılan) Yargıtay 23. Hukuk Dairesince karar bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karar, davalılar ve dahili davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
    Davacı yüklenici, taraflar arasında imzalanan 20.07.2004 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği edimlerini yerine getirdiğini, sözleşme gereği kendisine verilmesi gereken 2 no.lu bağımsız bölümün davalılar tarafından haksız olarak verilmediğini iddia etmektedir.
    Davalılar ise iskan raporunun alınmadığını, eksik ve kusurlu işler bulunduğunu, gecikme nedeni ile kira kaybı zararlarının meydana geldiğini, eksik ve kusurlu işlerin giderilerek kira kayıpları ödendiğinde bağımsız bölümün tapusunu davacı adına tescil etmeye hazır olduklarını bildirmişlerdir.
    Mahkemece, Arsuz Belediye başkanlığı tarafından düzenlenen 31.12.2008 tarihli iş bitirme tutanağına göre taşınmazda eksik iş bulunmaması ve taşınmazdaki dava konusu olmayan bağımsız bölümlerden 7 ve 8 no.lu bağımsız bölümlere ilişkin yapı kullanma izin belgesi verilmiş olması karşısında, davalıların inşaatta eksik, ayıplı işler bulunduğu yönündeki savunmasına üstünlük tanınmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; mahkemece alınan 07.09.2010 tarihli inşaat mühendisi raporunda yapımını belediyece onaylı proje ve ruhsat ekleri ile sözleşmeye uygun olarak müteahhit tarafından tamamlandığı ve davalı mal sahiplerine teslim edildiği bildirilmiştir. 31.10.2011 tarihli inşaat mühendisi ve mimar bilirkişi raporunda, işveren sıfatıyla dava konu yapıda belirtilen kusur ve noksanlar, sığınak tespit komisyonu raporu, Yetkin Yapı denetim firması oluru ve Arsuz Belediye Başkanlığının onayı ile yapı kullanım
    belgesi alınması, kullanmaya mani hal ile statik ve fenni şartnamelere aykırılık teşkil etmeyen imalatlar olarak değerlendirilmiştir. Mahkemece talimat ile Ankara’dan alınan iki inşaat mühendisi ve mimar bilirkişi raporunda ise; yapıya kısmi kullanma izni verilmiş olmasının yapının süresi içinde mevzuata uygun olarak tamamlanması anlamına gelmediği, dosyadaki belgelerden cephedeki balkon ve klima deşarjlarını da toplayan 1 adet yağmur iniş borusu bulunduğunun görüldüğü, ancak ön veya yan cephelerde iniş borusu bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı, bodrum kattaki müşterek depo, su deposu ve müşterek odunluk mahallerinde yapılması gereken 150/60 cm ebadındaki 3 adet pencereye ilişkin herhangi bir bilgi verilmediği, bodrum katta 45/35 ebadında 2 adet pencere bulunduğu, yapılmış olan 2 adet pencere ebat olarak projeye uygun olmayıp havalandırmayı sağlamaktan uzak olduğu, kat irtifakına esas projeye göre işyeri nitelikli olan 2 no.lu bağımsız bölümün arka cephesinde bulunan üstü açık terasın arka tarafındaki teras kapatılarak içeriye katıldığı, bu şekilde emsal artışı sağlandığı, uygulamanın İmar Kanunu’na ve yönetmeliğe aykırı olduğu, yumuşak kat oluşumuna neden olacağı ve deprem yönünden negatif etki yapacağının belirlendiği, taraflar arasında düzenlenen Ankara 35. Noterliğinin 20.07.2004 tarihli ve 17935 no.lu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Daire Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi ile kararlaştırılan sürede ve sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde tamamlanarak iskan ruhsatı alınmış vaziyette davalı arsa sahiplerine teslim edilmediği, sözleşmeye aykırılık nedeniyle davacı yüklenicinin dava konusu 2 no.lu bağımsız bölüme hak kazanmadığı bildirilmiştir.
    Bu durumda mahkemenin gerekçesinde belirttiği gibi alınan üç raporda da işin eksiksiz tamamlandığı belirlenmemiş olup birinci ve ikinci rapor ile son alınan rapor arasında çelişki oluşmuştur. Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca, mahkemece alınan ilk iki rapora yapılan itiraz üzerine bu raporlar yeterli görülmeyerek yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiğine göre son bilirkişi raporunun sonucunun ilk iki raporu teyit etmemesine rağmen, mahkemece önceki raporlara göre karar verilmesi de mümkün değildir.
    Bu durumda mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK’nın 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için konusunda uzman yeniden oluşturulacak teknik bilirkişi kurulundan yerinde keşif de yapılarak rapor alınıp davacı yüklenicinin sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirip getirmediği, eksik ve ayıplı iş olup olmadığı, eksik ve ayıplı iş yok ve edim tam olarak yerine getirilmiş ise davanın kabulüne, eksik ve ayıplı iş olması halinde eksik ve ayıpların giderilip giderilemeyceği ile giderilebilecek nitelikte ise hüküm tarihine en yakın tarihteki piyasa fiyatları ile giderim bedelinin tespit ettirilip depo ettirilmesi ve davalının cevap dilekçesindeki kira kaybı talebinin de değerlendirilerek birlikte ifa kurulı gereği sonucuna göre hüküm kurmaktan ibarettir.
    Yukarıda açıklanan hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ve dahili davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar ve dahili davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadelerine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan dahili davalı yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan dahili davalıya verilmesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 03.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara