Esas No: 2021/14806
Karar No: 2022/10734
Karar Tarihi: 05.07.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/14806 Esas 2022/10734 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2021/14806 E. , 2022/10734 K.Özet:
Mahkeme, sanık hakkında mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı vermişti ancak kararın çeşitli nedenlerle bozulması gerektiği sonucuna varıldı. İlk olarak, yokluğunda verilen asliye ceza mahkemesi kararları için temyiz süresinin kararı temyize hakkı olan diğer süjelerle eşit olması gerektiği ve temyiz istemi için belirlenen sürede kararın görüldü savcısına ulaşması gerektiği hatırlatıldı. Bu nedenle, bu konuda yapılan incelemede görüldü savcısının temyiz tarihinin süre geçtikten sonra olduğu tespit edildi ve temyiz istemi reddedildi.
Diğer bir nokta, Sanık savunmasında katılanın eşyalarını alıp gittiğine dair delillerin araştırılmaması ve sanığın eyleminin somut bir tehlikenin oluşmadığı gerekçesiyle TCK'nın 151/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Ancak, 5237 sayılı TCK’nın 167/1-a maddesine göre, suçun işlenmesi halinde ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz, ancak bu hüküm, ilgili kişiler hakkında ayrılık kararı verilmediği durumda geçerlidir. Bu nedenle, sanıkla katılan arasında ayrılık kararı verilip verilmediğinin araştırılması gerektiği vurgulandı.
Son olarak, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 3. fıkrasında yer alan \"Etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile\" ibaresinin madde metninden çıkarıldığı belirtildi. Bu nedenle, sanığın eylemi TCK'nın 151. maddesinde tanımlanan mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamına alınd
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-O yer Cumhuriyet Savcısının sanıklar ... (...) ve ... (...) hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
1412 sayılı CMUK'un 310., 5235 sayılı Kanunun 20/1, 5271 sayılı CMK'nın 38, 260/3 ve 291. maddeleri gereğince, yokluğunda karar verilen “Görüldü Savcısı'nın, 05.08.2017'den önce verilen o yer veya mülhakat asliye ceza mahkemesi kararlarını temyiz süresinin, kararı temyize hakkı olan diğer süjelerle eşit biçimde ve tebliğden itibaren bir hafta olması ve inceleme konusu olayda, UYAP üzerinden yapılan araştırma sonucunda ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2016 gün, 2015/197 Esas ve 2016/93 Karar sayılı kararının 08.02.2016 tarihinde Hakim tarafından imzalanarak, görüldü savcısı ekranına gönderildiği, o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından ıslak imza ile 08.02.2016 tarihinde görüldüsü yapıldıktan sonra 16.08.2016 tarihinde temyiz dilekçesi gönderildiğinin anlaşılması karşısında, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz tarihinin CMUK'un 310/1. maddesindeki bir haftalık temyiz süresi geçtikten sonra olduğu anlaşılmakla; temyiz isteğinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince tebliğnameye aykırı olarak REDDİNE,
II-Sanık ... (...) hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
1-Sanık ... (...) ifadelerinde üzerine atılı suçu kabul etmeyerek, katılan ile olay tarihinde zaten ayrı yaşadıklarını, katılanın eşyalarını da alarak gittiği şeklinde savunmada bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın savunmasında belirttiği gibi katılanın eşyalarını alıp gittiğine ilişkin delillerinin neler olduğu araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-(1) nolu bozma gerekleri yerine getirildikten sonra, sanığın, katılana ait giysileri olay tarihinde katılanın bulunduğu babası ...'ın evinin önüne gelerek katılana ait kıyafetleri yaktığı anlaşılması halinde ise; sanık ile katılanın evli oldukları, aralarında sorunlar nedeniyle aralarında ... 2. Aile Mahkemesinin 11.02.2015 gün, 2015/43 Esas ve 2015/44 Karar sayılı tedbir kararı ile katılanın evden uzaklaştırıldığını beyan ettiği görülmekle, sanığın üzerine atılı mala zarar verme suçu ile ilgili olarak 5237 sayılı TCK'nın 167/1-a maddesinde şahsi cezasızlık sebebi olarak öngörülen “haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz” hükmü gereği suç tarihi itibari ile sanıkla eşi olan katılan hakkında boşanma kararı veya ayrılık kararı verilip verilmediği araştırılıp, sanık ile katılanın suç tarihinde haklarında ayrılık kararı verilmemiş ise 5237 sayılı TCK'nın 167/1-a, ayrılık kararı verilmiş ise TCK’nın 167/2. maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-TCK’nın 151. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçu kasten işlenebilen suçlardan olup, suçun temel şeklinin takibi şikayete bağlı ve vazgeçmeyle düşen suçlardandır.
Mala zarar verme suçunun nitelikli hâllerinin düzenlendiği 152. maddenin 2. fıkrasının a) bendine göre, fiilin “yakarak, yakıcı veya patlaıycı madde kullanarak” işlenmesi hâlinde, ... verilecek ceza bir kat artırılır ve re’sen takibat yapılır.
Ancak; hükmün gerekçesinde de “Bu nitelikli hâllerin kabulünde, mala zarar verme suçunun işleniş şeklinin ortaya çıkardığı tehlikeli durum gözönünde bulundurulmuştur.” denilerek yakma suretiyle işlenen mala zarar suçunun nitelikli hâl oluşturduğunun kabul edilebilmesi için bu fiilin işlenmesi dolayısıyla kamu güvenliği bakımından somut bir tehlikenin ortaya çıkması gerekir. Diğer bir ifadeyle salt yakma fiilinin, TCK'nın 152/2-a maddesinde düzenlenen nitelikli hâl olarak kabulü mümkün değildir.
Somut olayda, sanık ile katılan arasında suç tarihinde ayrılık kararının söz konusu olması halinde, sanığın mağdurun kıyafetlerini poşete koyup tanık ...'ın evinin önünde yakması eyleminde kamu güvenliği bakımından somut bir tehlikenin ortaya çıkmadığı, bu haliyle eylemin TCK'nın 151/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı, Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 3. fıkrasında yer alan ''Etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile'' ibaresinin madde metninden çıkarıldığı, 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca; ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.'' hükmü de gözetilerek sanığın eylemine uyan 5237 sayılı 151. maddesinde tanımı yapılan mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4-Kabule göre de, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 81. maddesiyle 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, sanık hakkında mala zarar verme suçundan hükmedilen adli para cezasının, ödenmemesi halinde hapse çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... (...) müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 05.07.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.