Esas No: 2022/2444
Karar No: 2022/10645
Karar Tarihi: 05.07.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/2444 Esas 2022/10645 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2022/2444 E. , 2022/10645 K.Özet:
Sanık, nitelikli hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından dolayı 6 yıl 3 ay hapis ve 3 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ihbarı üzerine yapılan incelemede, sanığın savunması alınmadan verilen mahkumiyet hükmü geçersiz sayılmıştır. Ayrıca, sanığa yapılan tebligat işlemi usule uygun yapılmamıştır. Bu nedenle, henüz kesinleşmemiş olan kararlara yönelik kanun yararına bozma isteminin reddedilmesine karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-h, 143, 151/1 ve 62/1. maddeleri
"İçtihat Metni"
Nitelikli hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-h, 143, 151/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair ... 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/09/2015 tarihli ve 2014/764 esas, 2015/451 sayılı kararının temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 07/01/2020 tarihli ve 2019/9324 esas, 2020/139 karar sayılı ilâmı ile bozulmasını müteakip, yeniden yapılan yargılama sonucunda sanığın, 5237 sayılı Kanun'un 142/2-h, 143, 151/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair ... 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/02/2020 tarihli ve 2020/58 esas, 2020/147 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı'nın 28.10.2021 gün ve 94660652-105-38-21421-2021-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 07.12.2021 gün ve 2021/133762 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 193/2. maddesinde yer alan, "Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir." şeklindeki ve anılan Kanun'un 195/1. maddesindeki "Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır." şeklindeki düzenlemelerde belirtilen istisnai durumlar dışında sanığın savunması alınmadan mahkumiyet hükmü kurulmasının mümkün olmadığı nazara alındığında, Mahkemesince kovuşturma aşamasında sanığın savunmasına başvurulmadığı ve söz konusu düzenlemelerde yer alan durumlara ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı gözetilmeden, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamından, sanığın yokluğunda verilen kararın, sanığın savunması alınırken bildirdiği adresine MERNİS adresi olduğu belirtilerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinin, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkânsızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın MERNİS adresine doğrudan “MERNİS adresi” ibaresi ile çıkarılan ve Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu anlaşılmakla; ... 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/02/2020 tarihli ve 2020/58 esas, 2020/147 karar sayılı kararının usulüne uygun kesinleşmediği, kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, ... 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/02/2020 tarihli ve 2020/58 esas, 2020/147 karar sayılı kararının sanık ...'a yukarıda açıklanan şekilde tebliğ edilip, usulüne uygun olarak kesinleştirildikten sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olup, henüz kesinleşmemiş olan kararlara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 05.07.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.