Esas No: 2022/7191
Karar No: 2022/12216
Karar Tarihi: 21.09.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/7191 Esas 2022/12216 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2022/7191 E. , 2022/12216 K."İçtihat Metni"
Yağma suçundan hakkında kamu davası açılan suça sürüklenen çocuk ... hakkında, Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/07/2020 gün ve 2019/477 Esas, 2020/159 sayılı kararı ile yağma suçundan mahkumiyet hükmü kurulduğu, hükmün suça sürüklenen çocuk müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 02.06.2021 gün 2020/9675 esas, 2021/10670 karar sayı ile;
‘Diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-''Değer azlığının" 5237 sayılı Kanuna özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun mağdur üzerindeki yansımaları ile yalnızca gereksinmesi kadar, değer olarak da az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da değerlendirilip, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği, somut olayda suça sürüklenen çocuğun, katılanın önüne çıkarak 1 TL para istediği, katılanın korkarak istediği parayı vermesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun ‘daha fazla para ver, sende vardır, bak üzerini ararım çıkarsa karışmam hesabını sorarım’ diyerek katılanın montunun cebinde bulunan cüzdanın içerisindeki 10 TL parayı alarak uzaklaştığı olayda, suça sürüklenen çocuk hakkında yağma suçunda değer azlığı nedeniyle indirimi düzenleyen TCK’nın 150/2. maddesinin uygulanma koşullarının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Mağdur ...’nın 06.02.2020 tarihli duruşmadaki beyanında “Ben suça sürüklenen çocuktan şikayetçi değilim, olay nedeniyle maddi ve manevi herhangi bir zararım yoktur.” şeklinde beyanda bulunması karşısında, mağdurdan zararının giderilip giderilmediği sorulup sonuca göre suça sürüklenen çocuk hakkında yağma suçundan 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesinde tanımlanan etkin pişmanlık hükmünün uygulama olanağının değerlen- dirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir’ şeklinde bozulmasına oybirliği ile karar verilmiştir.
Bozma sonrası Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 10/02/2022 gün 2021/454- 2022/72 sayılı kararı ile;
‘5237 sayılı TCK'nın 150. maddesinin 2. fıkrasındaki "malın değerinin azlığı" kavramının 765 sayılı TCK'nın 522. maddesindeki, "hafif" ve "pek hafif" ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlamak dışında benzerliği bulunmadığı, "değer azlığının 5237 sayılı Yasa'ya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu", "yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da" gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda, yasal ve yeterli gerekçeleri de gösterilip açıklanmak suretiyle uygulanabilecektir.
Yani değer azlığı, "sadece daha çoğunu alabilme imkanı varken yalnızca ihtiyacı kadarını almak şeklinde, subjektif ölçüte göre değil, aynı zamanda alınan eşyanın değerinin objektif olarak da gerçekten az olup olmadığına ve sanığın özgülediği kastına göre belirlenecektir.
Olayımızda; suça sürüklenen çocuk ...'un yaşı küçük olan mağdur ...'nın önüne geçerek "bana (1) TL para ver" dediği, mağdurun istenilen parayı vermesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun bu para ile yetinmeyip hareketine devamla "daha fazla para ver, sende vardır, bak üstünü ararım, çıkarsa karışmam, sonra hesabını sorarım" diyerek mağdurun üzerini aradığı, cebindeki cüzdanını bulup çıkardığı ve içerisinde bulunan paranın tamamı olan (10) TL'yi alıp gittiği,
Bu duruma göre, yaşı küçük olan mağdurdan alınan paranın miktarı az ise de; suça sürüklenen çocuğun özgülenen kastının daha fazla para almak olduğu, bu nedenle, mağdurun üzerini aradı ve cüzdanını çıkartarak içerisindeki paranın tamamını aldığı, daha fazlasını alma imkanında bulunmadığı yani Dairemizin bugüne kadar uyguladığı ve Ceza Genel Kurulu'nca da kabul gören içtihadına göre 5237 sayılı Yasa'nın 150/2. maddesinde düzenlenen değer azlığının bu olayda uygulama koşullarının oluşmadığı,
Ayrıca soruşturma ve kovuşturmanın hiç bir aşamasında suça sürüklenen çocuk ... veya müdafiinin "bizzat pişmanlık göstererek mağdurun zararını giderdiğine ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair anlatım ve talebinin bulunmadığı gibi, mağdur ...'nın da zararının giderildiğine dair herhangi bir mevcut olmaması karşısında, 5237 sayılı Yasa'nın 168/3. maddesi tatbiki koşullarının oluşmadığı mahkemece bu hususun res'en araştırılması da gerekmediğine kanaat getirilerek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 02/06/2021 tarih ve 2020/9675 Esas, 2021/10670 Karar sayılı bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir.’
Bu hükmün, suça sürüklenen çocuk ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "onama" istemli 06.07.2022 gün ve 2022/32805 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilen dosya, yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Dairemizin 02.06.2021 gün 2020/9675 esas, 2021/10670 kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 10.02.2022 gün 2021/454- 2022/72 sayılı ilamındaki direnme mahiyetindeki kararı yerinde görülmediğinden,
CMK'nın 307/3. maddesi gereğince, mahkemenin direnme kararı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 21.09.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY :
5237 sayılı Yasa'nın 150/2. maddesi yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığını, cezayı azaltan bir hal olarak düzenlenmiş ise de; yağma suçu ile korunan hukuksal değerin, münhasıran mal varlığı olmayıp, aynı zamanda kişi özgürlüğü ve vücut bütünlüğü olduğu için, bu düzenleme Hakime yağma suçunda, cebir ve tehdidin kişi üzerindeki etkisine bakılmaksızın, "sırf alınan malın değerine bakarak" cezayı indirme yetkisi vermemektedir.
5237 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinin akabinde, Dairemiz verdiği kararlarını da geliştirerek, bugüne kadar süre gelen ve istikrar kazanan uygulamalarında, malın değerinin azlığı konusunda objektif ve sübjektif esasları birlikte değerlendirerek yeni bir kıstas getirmiştir.
Ceza Genel Kurulunca da kabul gören bu uygulamaya göre;
5237 sayılı TCK'nın 150. maddesinin 2. fıkrasındaki "malın değerinin azlığı" kavramının 765 sayılı TCK'nın 522. maddesindeki, "hafif ve "pek hafif' ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlamak dışında benzerliği bulunmadığı, "değer azlığının 5237 sayılı Yasa'ya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu", "yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da" gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerçeklen az olan şeylerin alınması durumunda, yasal ve yeterli gerekçeleri de gösterilip açıklanmak suretiyle uygulanabilecektir.
Yani değer azlığı, "sadece daha çoğunu alabilme imkanı varken yalnızca ihtiyacı kadarını almak şeklinde, sübjektif ölçüte göre değil, aynı zamanda alınan eşyanın değerinin objektif olarak da gerçekten az olup olmadığına ve sanığın özgülediği kastına göre belirlenecektir.
Olayımızda; suça sürüklenen çocuk ...'un yaşı küçük olan mağdur ...'nın önüne geçerek "bana (1) TL para ver" dediği, mağdurun istenilen parayı vermesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun bu para ile yetinmeyip hareketine devamla "daha fazla para ver, sende vardır, bak üstünü ararım, çıkarsa karışmam, sonra hesabını sorarım" diyerek mağdurun üzerini aradığı, cebindeki cüzdanını bulup çıkardığı ve içerisinde bulunan paranın tamamı olan (10) TL'yi alıp gittiği.
Bu duruma göre, yaşı küçük olan mağdurdan alınan paranın miktarı az ise de; suça sürüklenen çocuğun özgülenen kastının daha fazla para almak olduğu, bu nedenle, mağdurun üzerini aradı ve cüzdanını çıkartarak içerisindeki paranın tamamını aldığı, daha fazlasını alma imkanında bulunmadığı yani Dairemizin bugüne kadar uyguladığı ve Ceza Genel Kurulunca da kabul gören içtihadına göre 5237 sayılı Yasa'nın 150/2. maddesinde düzenlenen değer azlığının bu olayda uygulama koşullarının oluşmadığı,
Ayrıca soruşturma ve kovuşturmanın hiç bir aşamasında suça sürüklenen çocuk ... veya müdafiinin "bizzat pişmanlık göstererek mağdurun zararını giderdiğine ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair anlatım ve talebinin bulunmadığı gibi, mağdur ...'nın da zararının giderildiğine dair herhangi bir mevcut olmaması karşısında, 5237 sayılı Yasa'nın 168/3. maddesi tatbiki koşullarının oluşmadığı mahkemece bu hususun res'en araştırılması da gerekmemektedir.
Bu nedenle yerel mahkemece yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün usul ve yasaya uygun olduğu ve onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuz için sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyoruz.
... ...
(Muhalif Üye) (Muhalif Üye)