Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/6251 Esas 2016/325 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/6251
Karar No: 2016/325
Karar Tarihi: 19.01.2016

Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/6251 Esas 2016/325 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık, bir davada harita mühendisi ve kadastro teknisyeni bilirkişilerin tecavüzün 10 m2 ile sınırlı olduğunu belirttiği arazide 60 m2 üzerinden maddi zarar tespiti yapılan bir rapor düzenleyerek gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmak suçundan mahkum oldu. TCK'nın 276/1, 62/1, 50/1-a, 52/2-4 maddeleri uyarınca karar verildi. Mahkeme, sanığın suç kastı ile hareket etmediğine dair savunmasını dikkate alarak seçenek yaptırım olarak adli para cezasına karar verdi. Ancak TCK'nın 50/3 maddesi gereğince, adli para cezası yerine kısa süreli hapis cezası da seçenek yaptırım olarak kullanılabileceğinden, mahkeme kararının bu noktada yanlış olduğu belirtildi ve hükmün BOZULMASINA karar verildi. Kanun maddeleri: TCK 276/1, TCK 62/1, TCK 50/1-a, TCK 52/2-4, TCK 50/3, TCK 50/6.
16. Ceza Dairesi         2015/6251 E.  ,  2016/325 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma
    Hüküm : TCK"nın 276/1, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Somut olayda, .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1104 esas sayılı el atmanın önlenmesi davasında harita mühendisi ve kadastro teknisyeni bilirkişiler tarafından 48 nolu parsel sahibi olan davalı müşteki ..."ın 38 nolu parsel sahibi olan davacı ..."ın arazisine 10 m2 tecavüzünün bulunduğunun tespit edildiğinin belirtilmesine rağmen ziraat mühendisi olan sanık tarafından düzenlenen 26.11.2007 tarihli bilirkişi raporunda, 60 m2 üzerinden maddi zararın tespitinin yapıldığı görülmekle; dosyaya sunulan bilirkişi raporunun mahkeme denetimine tabi olduğu gibi mahkemenin maddi tazminat ile ilgili gerekçesinde tecavüzün 10 m2 den ibaret olduğunun kabul edilmesi ve sanığın savunması nazara alındığında suç kastı ile hareket etmediğinin anlaşılmış olmasına göre atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine kararı verilmesi,
    Kabule ve uygulamaya göre de;
    TCK’nın 50/3. maddesinin "uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir " hükmüne göre, fıkranın (a) bendinde belirtilen adli para cezasının, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım, diğer bentlerinde belirtilenlerin ise tedbir niteliğinde olduğu, TCK 50/6. maddesinde seçenek tedbirlere uyulmaması halinde yapılacak uygulama düzenlemiş olup, infaz aşamasında seçenek yaptırım olan adli para cezasının yerine getirilmemesi halinde ise anılan fıkraya göre değil 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi uyarınca uygulama yapılacağı gözetilmeden infazı da kısıtlar biçimde TCK’nın 50/6. maddesi gereğince ihtarat yapılması,
    Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara