Esas No: 2017/466
Karar No: 2017/5850
Karar Tarihi: 28.12.2017
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/466 Esas 2017/5850 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP:
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet etmek suçundan sanık ..."nın, anılan Kanunun 32/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.05.2013 tarihli ve 2013/41 esas, 2013/160 sayılı kararına yönelik sanık tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.07.2013 tarihli ve 2013/167 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlara karşı yapılan itiraz üzerine, mercii tarafından sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının var olup olmadığına ilişkin olarak ceza miktarı, adli sicil kaydı ve somut zarar bulunmamasına ilişkin sınırlı bir inceleme yapılmış ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı ile itiraz merciinin sadece şekli olarak değil, hem maddi olay, hem de hukuki yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı nazara alındığında, Yargıtay 16. Ceza Dairesnin 22.12.2015 tarihli ve 2015/2704 esas, 2015/5120 sayılı ilamında ""Olay günü Diyarbakır İli, Bağlar İlçesi, ... Caddesi üzerinde 15-20 kişilik bir grubun lastik yakmak suretiyle yolu trafiğe kapattıkları ihbarı üzerine olay yerine giden emniyet görevlilerinin gruba müdahale ederek, sanığı elinde bulunan kağıt ve kibritlerle lastik ve ağaçları tutuşturmaya çalışırken yakaladıkları olayda; örgüt adına işlendiği kabul edilen 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçunun unsurlarının oluşmadığı, sanığın eyleminin TCK"nın 179. maddesine temas eden "trafik güvenliğini tehlikeye sokma" suçunu oluşturduğu"" şeklinde belirtildiği üzere, sanığın üzerine atılı suçun vasfında yanılgıya düşüldüğü, bu nedenle itiraz mercii Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından işin esası hakkında da inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin koşulların var olup olmadığı yönünden değerlendirme yapılarak itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 20.12.2016 gün ve 94660652-105-21-12549-2016-Kyb sayılı yazılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.01.2017 tarih ve 2016/401656 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-OLAY:
Sanık ... hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet etmek suçundan anılan Kanunun 32/1, 5237 sayılı TCK"nın 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5 maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair verilen Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.05.2013 tarihli 2013/41 esas, 2013/160 sayılı kararı, sanık tarafından yapılan itiraz üzerine Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.07.2013 tarihli ve 2013/167 değişik iş sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin koşulların varlığı üzerine yapılan inceleme neticesinde itirazın reddine karar verilerek kesinleşmiştir.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinin 12. bendi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir ve CMK"nın 267 ve devamı maddelerince itiraz kanun yolu sonucundan itiraz mahkemesince nasıl inceleme yapılacağına ilişkindir.
III-HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 267 ila 271 maddelerinde düzenlenen itiraz kanun yolu, kural olarak hakimlik kararlarına, kanunda belirtilmiş olmak kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulan olağan bir kanun yoludur. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 286 ila 307 maddelerinde düzenlenen temyiz kanun yolu ise mahkemelerin davanın esasını çözen ve kanun koyucu tarafından hüküm olarak nitelendirilen son kararlarındaki aykırılıkların giderilmesi için kabul edilmiş olağan kanun yoludur. CMK"nın 223. maddesinde de hangi kararların hüküm sayıldığı belirtilmiştir.
CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların anılan kanun hükmünün 12. bendi uyarınca itiraz yoluna tabii olduğu açıktır. CMK"nın 223. maddesinde hangi kararların hüküm niteliğinde olduğu sayılırken hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar belirtilmemiş ve bu kararlara karşı temyiz yasa yolu kapatılmıştır. İtiraza tabi olan karara karşı suç vasfına yönelik olarak ve hatta temyiz edilebilecek bir mahiyete dönüştürecek gerekçe
ile kanun yoluna başvurulmuş olması dahi, başvuru konusu kararın itiraza tabii olması sonucunu değiştirmeyecektir.
CMK"nın 270. maddesinde itirazı inceleyecek merciinin, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde de bunların yapılmasını emredebileceği düzenlenmiş ve anılan Kanunun 271. maddesinde itiraz merciinin kural olarak duruşma yapmaksızın gerekli görürse Cumhuriyet savcısı ve müdafii veya vekili dinleyerek karar vereceği belirlenmiştir.
Öğretide itiraz merciinin inceleme usulü ve kapsamına ilişkin çok çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yapılan itirazlar ve bunların incelenmesi usulüne ilişkin olarak Ceza Genel Kurulunun 03.02.2010 günlü 13-12 sayılı kararında "itiraz merciince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, CMK"nın 231. maddesinin 6. fıkrasında yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı ile sınırlı olarak yapılması gerektiği kabul edilmiş ise de,
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 günlü 2012/10-534 E. 2013/15 K. sayılı kararı ile itiraz incelemesinin kararın hem maddi hem hukuki yönünden yapılması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Öğretinin de aynı görüşte birleştiği üzere, itiraz merciince, esasa müessir inceleme yapılabileceğinden suç niteliğinin değiştiğine ya da suçun sübut bulup bulmadığına yönelik başvurular da itiraz mercii tarafından değerlendirilebilecektir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 22.12.2015 tarihli 2015/2704 E. 2015/5120 sayılı ilamında da "olay günü Diyarbakır ili, Bağlar ilçesi, Emek caddesi üzerinde 15-20 kişilik bir grubun lastik yakmak suretiyle yolu trafiğe kapattıkları ihbarı üzerine olay yerine giden emniyet görevlilerinin gruba müdahale ederek, sanığı elinde bulunan kağıt ve kibritle lastik ve ağaçları tutuşturmaya çalışırken yakalandıkları olayda; örgüt adına işlendiği kabul edilen 2911 sayılı Kanuna Muhalefet suçunun unsurlarının oluşmadığı, sanığın eyleminin TCK"nın 179. maddesine temas eden "trafik güvenliğini tehlikeye sokma" suçunu oluşturduğu şeklinde belirtilmesi karşısında, suç vasfının da doğru tespiti için itiraz mercii Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından işin esası hakkında da inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin koşulların var olup olmadığının denetlenmesi ve değerlendirilmesi sonucu itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV-SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.07.2013 tarihli ve 2013/167 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
CMK"nın 309/4 maddesi kapsamında bozma nedeni davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin olduğundan müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.