Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1708 Esas 2017/5840 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/1708
Karar No: 2017/5840
Karar Tarihi: 29.12.2017

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1708 Esas 2017/5840 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2017/1708 E.  ,  2017/5840 K.

    "İçtihat Metni"


    TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.05.2017 tarih ve 2017/30884 sayılı yazısı ile,
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ..."in beraatine ve suça sürüklenen çocuk ... hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair Kayseri 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.05.2016 tarihli ve 2015/701 esas, 2016/435 sayılı kararını kapsayan dosya kapsamına göre,
    1-Sanık ..."un, suça sürüklenen çocuk ..."nın babası olduğu, her ne kadar sanık ..."un facebook isimli sosyal paylaşım sitesindeki "https://www.facebook.eom/....." nolu hesabı üzerinden Cumhurbaşkanına hakaret içeren paylaşımlar yapıldığından bahisle sanık ve suça sürüklenen çocuk hakkında eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 299/1. maddesinde düzenlenen "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan yargılama yapılmış ise de, sanığın hesabı üzerinden 06.07.2014 tarihinde "Çalıyorum, çırpıyorum..." 16.07.2014 tarihinde "Cumhurbaşkanı adayı Sn. .... fena yerden çamkış dünya lideri ustaya..!..." 17.07.2014 tarihinde "Tayyip"in TRT"si.." ve 21.07.2014 tarihinde "Çok güzel bağırdı.." şeklinde paylaşılan hakaret içerikli ifadelerin yayınlandığı tarih itibari ile Cumhurbaşkanı sayın ..."ın, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı görevini ifa ettiğinin anlaşılması karşısında, sanıkların eyleminin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a maddesinde düzenlenen "Kamu görevlisine hakaret" suçunu oluşturduğu gözetilmeden, hukuki nitelendirmede ve vasıflandırmada hataya düşülerek, eylemin anılan Kanunun 299/1, maddesine uyduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesinde,
    2-Kayden 18.06.2001 doğum tarihli olan ve suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubu aralığında bulunan suça sürüklenen çocuğun, soruşturma evresinde sevkinin sağlandığı Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Polikliniği Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Biriminde görevli Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı olan doktor..... tarafından yapılan muayenesi üzerine düzenlenen 25.06.2015 tarihli adli raporda; “Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile ilgili olarak hukuki anlam ve sonuçlarını algılama kapasitesinin gelişmiş olduğu, ancak ergenlik dönemi ile ilişkili dürtüsel özellikleri ve dönem özellikleri ile uyumlu olacak şekilde yargılama becerilerinin yeterince gelişmemiş olması nedeniyle davranışlarını yönlendirme yeteneğinde kısıtlılıklar bulunabileceği kanaatine varıldığı” belirtildiği, kovuşturma evresinde bu sefer anılan Hastanenin Çocuk Polikliniği Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Biriminde görevli doktorlar tarafından yapılan muayenesi üzerine düzenlenen 22.04.2016 tarihli heyet raporunda ise "Cumhurbaşkanına hakaret suçunun az bilinir nitelikte olan siber suçlar kapsamında olması nedeniyle hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılamadığı, ayrıca içinde bulunduğu ergenlik dönemi özellikleri ile uyumlu olacak biçimde yargılama becerilerinde olası eksikler nedeniyle davranışlarını yönlendirme yetisinin yeterince gelişmediği kanaatine varıldığı" ifade edildiği anlaşılmış ise de, soruşturma aşamasında suça sürüklenen çocuğun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama kapasitesinin gelişmiş olduğu belirtilmesine rağmen, heyet raporunda hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılamadığının belirtilmesi karşısında, tek hekim tarafından düzenlenen rapor içeriği ile heyet tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan rapor içeriklerinin birbiriyle çelişki içermesi ve soruşturma aşamasında düzenlenen raporu tanzim eden doktor ile heyet içerisinde yer alan doktorun aynı kişi olması nedeniyle, suça sürüklenen çocuğun Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine sevki sağlanarak, suç tarihi ve suç açıkça belirtilmek suretiyle TCK’nın 31. maddesi kapsamında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığının belirlenmesinden sonra, sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden,
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 10.05.2017 gün ve 94660652-105-38-1437-2017 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    OLAY:
    Kayseri Valiliği İl Emniyet Müdürlüğüne...... ismi ile ve e posta yoluyla 10.06.2015 tarihinde yapılan ihbarla ilgili olarak Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/22538 sayılı soruşturma dosyası kapsamında, Siber Suçlar ile Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan 10.06.2015 tarihli, web servis sağlayıcı tespit raporuna göre; "https://www.facebook.eom/ferruh.sonmez.9" adresinin, açık kaynak araştırmasında sanık ... adına açıldığı, sayfanın açık olduğunun tespit edildiği, ..."in 11.06.2015 tarihinde müdafii huzurunda alınan beyanında özetle, gösterilen facebook sayfası profil resminin kendisine ait olduğunu, www. .....@ hotmail. com wep adresinden giriş yaparak kullandığını, ancak belirtilen sayfayı 2001 doğumlu oğlu ..."in de kullandığını, içerikleri kendisinin paylaşmadığını, sayfaya sürekli girmediği için de paylaşımlardan haberinin olmadığını, oğlunun bu paylaşımları suç içermediğini düşünerek paylaşmış olabileceğini söylediği, 2015/23323 soruşturma nolu dosya üzerinden işlem yapılan suça sürüklenen çocuk ... ise, 23.06.2015 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında müdafii huzurunda alınan beyanında özetle; dosya içerisinde bulunan paylaşımları facebook adresinden kendisinin gerçekleştirdiğini, paylaşımlardan babasının haberinin olmadığını, paylaşımların hakaret içermediğini düşündüğünü, belirttiği adresi babası ile birlikte kullandığını ifade ettiği,
    Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 29.07.2015 tarihli fezlekesi ile şüpheli sıfatı ile ... hakkında, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan inceleme sonucu düzenlenen 10.06.2015 tarihli web-servis sağlayıcı tespit raporuyla "..." kullanıcı adıyla "Cumhurbaşkanı Adayı Sn.... fena yerden çakmış dünya lideri ustaya...!, Tarih 2012... Pkk ile Oslo"da anlaşma sözkonusu değildir... Tarih 4 Kasım 2014 Pkk ile Oslo"da anlaşmıştık, onlar anlaşmayı bozdu!, çok güzel bağırdı, çok harika bağırdı, çok usturuplu bağırdı, çok mükemmel bağırdı, çok endamlı bağırdı; TRT yayın akışı sabah Tayyipleri, Tayyiple geziyorum, Tayyip"in mutfağı, Tayyip öğlen ajansı, 14.30 Tayyip Felek, 16.40 ben bilmem Tayyip bilir, 17.50 Tayyip düşüyorum, 19.10 Tayyip mevsimi, 20.20 Tayyip Bora, 21.30 o ses Tayyip, 22.40 Tayyip bakış, 23.00 Tayyip hayatı, 24.00 Tayyip"le 90 dakika, 00.30 Gece Tayyip, 00.01 Tayyip Frutti; çalıyorum, çırpıyorum, sonra sıfırlıyorum" Cumhurbaşkanına hakaret içerikli resim ve yazıların paylaşıldığının tespit edildiği, belirtilerek kovuşturma izni istenildiği, Adalet Bakanlığının 25.08.2015 tarihli oluru uyarınca Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 28.08.2015 tarihli 2015-E. 5496/56741 sayılı yazısı ile kovuşturma iznini verildiği,
    Kayseri İli Kamu Hastaneler Birliği Eğitim Araştırma Hastanesi Emel Mehmet Tarman Çocuk Polikliniği Çocuk Ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Biriminin 25.06.2015 tarih 2015/1334 sayılı tek hekim imzalı raporu ile "10.06.2015 tarihinde işlediği iddia olunan "Cumhurbaşkanına Hakaret" olayı ile ilgili olarak suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama kapasitesinin gelişmiş olduğu; ancak ergenlik dönemi ile ilişkili dürtüsel özellikleri ve dönem özellikleri ile uyumlu olacak şekilde yargılama becerilerinin, yeterince gelişmemiş olması nedeniyle davranışlarını yönlendirme yeteneğinde kısıtlılıklar bulunabileceği"nin tespit edildiği,
    Suça Sürüklenen Çocuk ... hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/23323 soruşturma, 2015/10214 esas ve 2015/1001 sayılı iddianamesi ile TCK"nın 299/1-2, 31/2 maddeleri uyarınca Cumhurbaşkanına hakaret suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, iddianamede suç tarihinin 10.06.2015 olarak belirtildiği, iddianame içeriğinde 10.06.2015 tarihli web-servis sağlayıcı tespit raporuyla "..." kullanıcı isimli sayfada "Çalıyorum, çırpıyorum... Sonra Sıfırlıyorum", "En Büyük Hırsız Bizim Hıııırsız", Tarih: 2012... "PKK ile Oslo"da Anlaşma Söz Konusu Değildir..." Tarih: 4 Kasım 2014... PKK ile Oslo"da Anlaşmıştık, Onlar Anlaşmayı Bozdu" şeklinde hakaret içerikli ifadelerin yer aldığı ve Cumhurbaşkanının resminin bulunduğu fotoğrafların paylaşıldığının tespit edildiği, suça sürüklenen çocuğun savunmasında söz konusu www.ferruh46@hotmail.com adresini babasıyla birlikte kullandıklarını, suça konu paylaşımları bu mail adresini kullanarak facebookta gerçekleştirdiğini belirterek suçlamayı kabul ettiği, atılı suçla ilgili olarak TCK 299/3 maddesi uyarınca Adalet Bakanlığından kovuşturma izni alındığı, 12-15 yaş grubuna dahil olduğu, hakkında düzenlenen raporda işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğunun belirtildiği, toplanan delillerin suça sürüklenen çocuk hakkında kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil teşkil ettiği, suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiğinin kabulü halinde yukarıda yazılı sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasının istenildiği,
    Kayseri 1. Çocuk Mahkemesinin 2015/682 esasına kaydedilen dosyanın yapılan yargılaması sırasında dosyalar arasında 5395 sayılı Yasanın 17/3 maddesi uyarınca birlikte görülme zorunluluğu bulunduğundan birleştirme kararı verilerek Kayseri 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/701 esas sayılı dosyasına gönderildiği,
    Sanığın 29.12.2015 tarihli duruşmada müdafii huzurunda yaptığı savunmasında paylaşımları kendisinin yapmadığını, kimin yaptığını bilmediğini, facebook adresini oğlunun açtığını beyan ettiği, tanık sıfatı ile ..."in alınan beyanında babasının teknolojiden anlamaması nedeni ile sayfayı kendisinin açtığını, paylaşımları kendisinin yaptığını, paylaşımlardan babasının haberinin olmadığını beyan ettiği, müdafiisinin ise paylaşımın yapıldığı dönemde müştekinin Cumhurbaşkanı olmadığını, suçun yasal unsurlarının oluşmadığını, hakeret içerir bir paylaşımın bulunmadığını beyan ettiği,
    Suça sürüklenen Çocuk ... hakkında 25.01.2016 tarihli sosyal inceleme raporunun alındığı, suça sürüklenen çocuğun olay tarihinde orta ergenlik dönemi içinde bulunduğu, bu dönemde dürtülerini kontrol etmede, problem çözmede sıkıntı yaşadıklarının, cinsel kimliğin kazanılmasından sonra sosyal kimlik oluşturma aşamasında içinde bulundukları sosyal çevrenin normlarından etkilendikleri, bu konuda hemcinsi olan babasının ve sosyal çevresinde çocuğun rol modeller aradığı, kendisi hakkında düzenlenilen adli tıp raporunda yargılama becerilerinin yeterince gelişmemiş olması nedeniyle davranışlarını yönlendirme yeteneğinde kısıtlılıklar bulunabileceği kanaatine varıldığının belirtildiği, bu nedenlerle çocuğun davranışlarını yönlendirmede dürtüsel davranmasının doğal olduğu, suça sürüklenen çocuğun bireysel ve aile özellikleri birlikte düşünüldüğünde, problem çözme becerisi, meslek edinmeye yönlendirilmesi ve aileye ergen eğitimi ve gelişimi konusunda ÇKK"nun 35/1-a maddesi uyarınca danışmanlık tedbiri uygulanmasının uygun olabileceğinin belirtildiği,
    Kayseri İli Kamu Hastaneler Birliği Eğitim Araştırma Hastanesi Emel Mehmet Tarman Çocuk Polikliniği Çocuk Ve Ergen Ruh Sağlığı Hatalıkları Biriminin 33265687-19186(62395)-2016/472 sayılı 22/04/2016 tarihli raporu ile suça sürüklenen çocuğun 10.06.2015 tarihinde işlediği iddia olunan "Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunun az bilinir nitelikte olan siber suçlar kapsamında olması nedeniyle hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılamadığı, ayrıca içinde bulunduğu ergenlik dönem özellikleri ile uyumlu olacak biçimde yargılama becerilerinde olası eksiklikler nedeniyle davranışlarını yönlendirme yetisinin yeterince gelişmediği" şeklinde rapor verdiği,
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan suça sürüklenen çocuk ... ve sanık ... hakkında Kayseri 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/701 esasına kayden görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; ... hakkında ceza verilmesine yer olmadığına, ancak 5391 sayılı Yasanın 5/1-a maddesi uyarınca tedbir uygulanmasına, sanık ..."in ise müsnet suçtan beraatine dair verilen 24.05.2016 tarih, 2016/435 sayılı kararın, temyiz yasa yoluna başvurulmaması nedeni ile 15.06.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

    KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Dairemizce çözülmesi gereken uyuşmazlık;
    1-Kayseri Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olan sanık ...’e ait "https://www.facebook.com/......" adresli sayfada; 06.07.2014 tarihinde "Çalıyorum, çırpıyorum..." 16.07.2014 tarihinde "Cumhurbaşkanı adayı Sn......fena yerden çakmış dünya lideri ustaya..!.." 17.07.2014 tarihinde "Tayyip"in TRT"si.." ve 21.07.2014 tarihinde "Çok güzel bağırdı..” şeklindeki paylaşımların ifadelerin yayınlandığı tarih itibari ile Cumhurbaşkanı sayın ..."ın, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olması nedeniyle sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a maddesinde düzenlenen suçu oluşturup oluşturmayacağı,
    2-Tek hekim tarafından düzenlenen rapor içeriği ile heyet tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan rapor içeriklerinin birbiriyle çelişmesi ve soruşturma aşamasında düzenlenen raporu tanzim eden doktor ile heyet içerisinde yer alan doktorun aynı kişi olması nedeniyle, suça sürüklenen çocuğun Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine sevki sağlanarak, suç tarihi ve suç açıkça belirtilmek suretiyle TCK"nın 31. maddesi kapsamında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarım yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığının belirlenmesinin gerekip gerekmediğine ilişkin ise de öncelikle anılan karara karşı açıklanan gerekçelerle kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilemeyeceğinin tespiti gerekmektedir.

    HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438-2012/141 sy., 10.5.2011 tarih 6-80-90 sy, 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy, 15.6.2010 tarih 9-117-146 sy.23.6.2009 tarih 9- 30-177 sy.gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tesbiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulama kesin hükmün otoritesini sarsmakla kalmaz, hukukun abesle iştigal etmemek kuralını da yıpratır. Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez. Esasen hukuki değer taşımayan kararlar da kanun yararına bozma yasa yolu ile incelenemez. Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yoluna bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Maddi olaya ilişkin olarak tüm delillerin toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra delillerin takdir ve değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünden ya da eksik soruşturma yapıldığından bahisle kanun yararına başvurma imkanı bulunmamaktadır (Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 06.10.2010 tarih, 25731-27609 sy., 27.01.2010 tarih 53798-1580 sy. kararları vb.).
    Somut olayla ilgili olarak:
    a-1 nolu talep yönünden;
    Olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozmada, kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesini sarsmamak adına olağan yasa yollarına göre, kapsamın dar ve sınırlı tutulması, incelemenin talep ve gerekçe ile bağlı kalınarak yapılması istikrar kazanmış bir uygulama olarak sürmektedir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, sanıkların eyleminin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a maddesinde düzenlenen "Kamu görevlisine hakaret" suçunu oluşturduğu halde, hukuki nitelendirmede ve vasıflandırmada hataya düşülerek, anılan Kanunun 299/1. maddesine uyduğunun kabulünü hukuka aykırı bulmuştur.
    Kayseri Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olan sanık ..."e ait "https://www.facebook.eom/ferruh.sonmez.9" adresli sayfada; 06.07.2014 tarihinde "Çalıyorum, çırpıyorum...”, 16.07.2014 tarihinde "Cumhurbaşkanı adayı Sn. İhsanoğlu fena yerden çakmış dünya lideri ustaya..!..." ve 21.07.2014 tarihinde "Çok güzel bağırdı.." şeklindeki paylaşımların, suç tarihi itibari ile Cumhurbaşkanı sayın ..."ın, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olması nedeniyle sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğunda kuşku yoktur. Bu nedenle yerel mahkemenin beraat kararı verecek ise, kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret suçundan sanığın beraatine karar vermesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde ispat edilemeyen Cumhurbaşkanına Hakaret suçundan beraatine karar verilmesi hukuka aykırı ise de, aynı fiil nedeni ile yapılan yargılama sonunda takdir hakkı kullanılarak bir beraat kararı verilmesine nazaran, bu kararda suç adının düzeltilmesi sonuca etkili görülmemiştir.
    Esasen yerel mahkemenin de bu paylaşımların suç oluşturmadığı yönünde bir kabul ve değerlendirmesinin olmadığı görülmektedir. Ancak mahkeme, suça sürüklenen çocuk ... hakkında düzenlenen raporda işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarım algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğu tespit edildiğinden ceza verilmesine yer olmadığına ve 5391 sayılı Yasanın 5/1-a maddesi uyarınca tedbir uygulanmasına, sanık ..."in de müsnet suçu işlediğine dair yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar vermiştir.
    Her ne kadar sanık ..."in, suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubu aralığında bulunan oğlu suça sürüklenen çocuk ..."in yaşı itibariyle ceza sorumsuzluğu üzerinden geliştirdiği, aşamalarda değişen savunmasına; suç teşkil eden paylaşımların şekil ve içeriği de gözetildiğinde, hayat tecrübeleri ve incelenen dosya kapsamı ile uyuşmayacak biçimde itibar edilerek sanığın beraatine karar verildiği, bu amaç doğrultusunda suç tarihinde 15 yaşından küçük suça sürüklenen çocuğun bir savunma argümanı olarak kullanıldığı görülmekte ise de, bozma isteyen talepte ileri sürülen, sanıkların eylemlerinin hukuki vasfında düşülen yanılgının, mahkemenin verdiği kararların gerekçe ve niteliği itibariyle hiç bir biçimde sonuca etkisi olmadığı görülmektedir.
    b- 2 nolu talep yönünden;
    Mahkemenin, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Biriminde görevli doktorlar tarafından yapılan muayenesi üzerine düzenlenen 22.04.2016 tarihli heyet raporunda, "Cumhurbaşkanına hakaret suçunun az bilinir nitelikte olan siber suçlar kapsamında olması nedeniyle hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak algılamadığı, ayrıca içinde bulunduğu ergenlik dönemi özellikleri ile uyumlu olacak biçimde yargılama becerilerinde olası eksikler nedeniyle davranışlarını yönlendirme yetisinin yeterince gelişmediği..." yönündeki tespite istinaden suça sürüklenen çocuk ... hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve 5391 sayılı Yasanın 5/1-a maddesi uyarınca tedbir uygulanmasına karar vermiş olmasına nazaran;
    Her ne kadar hukuki niteliği de hatalı olarak belirlenen suçla ilgili olarak suça sürüklenen çocuk hakkında alınan, iki rapor arasındaki sonuca etkili çelişkilerin Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesinden alınacak bir raporla giderilmesi gerekmekte ise de, çelişkili iki rapordan birinin diğerine üstün tutulmasındaki değerlendirmenin hakimin takdir hakkı kapsamında kaldığı da gözetildiğinde, bu hukuka aykırılığın ancak olağan kanun yolu ile giderilebileceği, yukarıda açıklandığı üzere, maddi olaya ilişkin olarak tüm delillerin toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra delillerin takdir ve değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünden ya da eksik soruşturma yapıldığından bahisle kanun yararına başvurma imkanı bulunmadığından, hukuka aykırılığın tesbiti ile yetinilmesi sonucunu doğuracak biçimde karar verilmesini isteyen talep kapsamında anılan kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma yasa yoluna konu olamayacağından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

    SONUÇ:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.05.2017 tarih ve 2017/30884 sayılı Kanun Yararına Bozma talebinin 5271 sayılı CMK 309. maddesi gereğince REDDİNE, 29.12.2017 tarihinde oybirliğle karar verildi.







    Hemen Ara