Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/5170 Esas 2017/5835 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/5170
Karar No: 2017/5835
Karar Tarihi: 29.12.2017

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/5170 Esas 2017/5835 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2016/5170 E.  ,  2017/5835 K.

    "İçtihat Metni"

    TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.06.2016 tarih, 2016/219880 sayılı Kanun Yararına Bozma istemi ile;
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan suça sürüklenen çocuk ... ile sanıklar ... ve ...’ın beraatine dair Alaşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.12.2015 tarihli ve 2015/711 esas, 2015/958 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk ... ile sanıklar ... ve ..."ın 02.06.2015 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı ..."ın Manisa ilinde gerçekleşecek açık hava toplantısı için asılan ve üzerinde Cumhurbaşkanlığı forsu ile Sayın Cumhurbaşkanının resmi bulunan afişleri yırtmak suretiyle gerçekleşen eylemlerinin Cumhurbaşkanına hakaret eylemi kapsamında kaldığı gözetilmeden suça sürüklenen çocuk ve sanıkların mahkumiyetleri yerine beraatlerine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15.05.2016 gün ve 94660652-105-45-1940-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I- Olay:
    04.06.2015 tarihinde Cumhurbaşkanı ...’ın Manisa İl merkezinde yapacağı açık hava toplantısı nedeni ile Ak Parti Alaşehir İlçe Teşkilatı tarafından bastırılan ve ilçe merkezinin çeşitli sokak ve caddelerine asılan, açık hava toplantısının duyurusu niteliğindeki, üzerinde Cumhurbaşkanının isim, sıfat ve resmini de içeren 28 adet afişlerin 02.06.2015 tarihinde kimliği belirsiz kişilerce yırtıldığına dair yapılan ihbar üzerine başlatılan soruşturma soncunda güvenlik kamera kayıtlarının incelenmesi neticesinde şüpheli olarak suça sürüklenen çocuk ve sanıkların kimliklerinin tespit edilerek yakalamalarının yapıldığı, suça sürüklenen çocuk ...’ın cep telefonundaki arama kayıtları ve mesajlar ile dosya kapsamında toplanan deliller neticesinde sanıklar ... ve ...hakkında TCK’nın 299/1-2 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları için Alaşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinde, suça sürüklenen çocuk ... hakkında ise TCK"nın 299/1-2-3 maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile Alaşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesine Çocuk Mahkemesi sıfatı ile kamu davası açıldığı, Alaşehir l. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.10.2015 tarihli 2015/581 esas ve 2015/623 sayılı kararı ile dosyanın 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/711 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, yapılan yargılama sonunda, suça sürüklenen çocuğa ait akıllı telefonun işletim sistemine sahip olması nedeni ile bilgisayar olarak kabul edilmesi ve hakim kararı ile inceleme yapılması gerektiği halde CMK"nın 134. maddesine aykırı usulle incelemesinin yapılması nedeni ile CMK"nın 135. maddesi uyarınca tutanakta belirtilen mesaj ve verilerin hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmesi gerektiği ve hakaret suçunun yasal unsurları oluşmadığından CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince sanıkların ve suça sürüklenen çocuğun ayrı ayrı beraatine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmediğinden 31.12.2015 tarihinde kesinleşmiştir.
    II- Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı ve hukuki vasıflandırma:
    Uyuşmazlık sanıkların ve suça sürüklenen çocuğun, Cumhurbaşkanının yapacağı açık hava mitinginin duyurusu amacıyla asılan, üzerinde Cumhurbaşkanının resmi ve Cumhurbaşkanlığı forsu bulunan afişleri yırtmaktan ibaret eylemlerinin, TCK’nın 299 maddesinde düzenlenen suçu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin ise de; öncelikle anılan kararın kanun yararına bozmaya konu olup olamayacağının tesbit edilmesi gerekmektedir.
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438-2012/141 sy., 10.5.2011 tarih 6-80-90 sy., 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.6.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.6.2009 tarih 9- 30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tesbiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulama kesin hükmün otoritesini sarsmakla kalmaz, hukukun abesle iştigal etmemek kuralını da yıpratır. Aynı nedenlerle olağan yasa yolarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez. Esasen hukuki değer taşımayan kararlar da kanun yararına bozma yasa yolu ile incelenemez. Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yoluna bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    5271 sayılı CMK"nın, kararların açıklanması ve tebliği başlıklı 35/2. maddesine göre; "Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hakim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur."
    Aynı Kanunun 233/1. maddesi gereğince, mağdur ile şikayetçi mahkeme başkanı veya hakim tarafından çağrı kağıdı ile çağrılıp dinlenir. Keza kanunun 234/1-b maddesi kapsamında mağdur ya da şikayetçinin, kamu davasına katılma hakkının kısıtlanmaması bakımından duruşmadan haberdar edilmesi gerekir.
    Kanun yollarına başvurma hakkını düzenleyen CMK’nın 260/1 maddesinde başvurucunun, "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş" olması aranmıştır. Keza mağdur veya şikayetçinin, aynı Kanunun 234/1-b-6. maddesinde de, davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma hakkı bulunmaktadır.
    Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp ret olunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır. (CMK 237/2. madde)
    5237 sayılı TCK’nın 299. maddesinde yer alan Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunmasını amaçlamıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.
    Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanına olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer devletin siyasal iktidar yapısıdır. (Özek, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10) Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır. (... Erem, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino, 1926 s. 198))
    Normun aynı zamanda Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığını da koruma altına aldığında kuşku yoktur.
    Bu durumda suçun mağduru, suçtan doğrudan zarar gören Cumhurbaşkanı ile toplumun/kamunun tamamıdır ki onu da Cumhuriyet savcısı temsil eder.
    Alaşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/711 esasına kayden görülen davadan, katılma hakkının kısıtlanmaması bakımından, suçun mağduru olması nedeniyle Cumhurbaşkanının haberdar edilmesi gerekirken bundan zuhul ile davanın gıyabında sonuçlandırıldığı, kanun yararına bozmaya konu Gerekçeli Kararında Cumhurbaşkanı yerine davaya katılma ve kanun yoluna başvurma hakkı bulunmayan ihbarcıya tebliğ edildiği görülmektedir.
    Diğer taraftan 5271 sayılı CMK’nın 309/1. maddesi, kanun yararına bozmaya konu olacak kararların, hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararlar olması gerektiğini belirttiğine göre, usulüne göre kesinleşmeyen kararların olağanüstü yasa yolu olan kanun yararına bozmaya konu olamayacağı açıktır.
    Şu hale göre; anılan kararın, davaya katılma ve yasa yoluna başvurma hakkı bulunan suçun mağduru Cumhurbaşkanı yönünden kesinleşmediği anlaşıldığından 5271 sayılı CMK’nın 309/1. maddesi kapsamında kanun yararına bozmaya konu olamayacağı görülmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    III- Sonuç ve Karar:
    Açıklanan nedenlerle;
    Alaşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.12.2015 tarih, 711-758 sayılı kararının, davaya katılma ve yasa yoluna başvurma hakkı bulunan suçun mağduru Cumhurbaşkanı yönünden kesinleşmediği anlaşıldığından 5271 sayılı CMK’nın 309/1. maddesi kapsamında kanun yararına bozmaya konu olamayacağı görülmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebin reddine karar 06.06.2016 tarih 2016/219880 sayılı Kanun Yararına Bozma Talebinin REDDİNE, 29.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara