Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/2264 Esas 2017/5785 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/2264
Karar No: 2017/5785
Karar Tarihi: 18.12.2017

Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/2264 Esas 2017/5785 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2017/2264 E.  ,  2017/5785 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 62,
    53. 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet hükmüne
    ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar temyiz edilmekle,
    Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi;
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Suç tarihinden kısa süre önce Halkın Demokrasi Partisi ilçe yöneticileri veya Belediye görevlileri tarafından, kürt kökenli vatandaşların yoğun olarak yaşadıkları şehir ve kasabalarda farklı zamanlarda yapılan basın açıklamalarında; “Kendimizi ve kentimizi yönetmek istiyoruz, rejim ve kurumlarını meşru görmüyoruz. Bugünden itibaren kendimizi yönetiyoruz” şeklindeki ifadelerle, Devletin çıkarmış olduğu yasalara ve hükümetin atadığı kamu görevlilerinin emir ve talimatlarına uymayarak kendi yönetimlerini oluşturacaklarını ilan etmek suretiyle, yöre halkına da merkezi otoriteyi tanımama çağrısı yapıldığı açıktır. Basın açıklaması şeklinde gerçekleşen "öz yönetime" davet olarak isimlendirilen açıklamaların bu süreçte bir çok il ve ilçede yapıldığı görülmektedir. Bu açıklamalardan kısa süre sonra, PKK/KCK terör örgütünün şehirlerdeki milisleri ve kırsal alandaki örgüt mensupları silahları ile şehir
    merkezlerine gizlice girerek halkın arasına karıştıkları, zaman zaman bir kısım belediyelerin araç ve gereçleri kullanmak suretiyle insanların yoğun olarak yaşadıkları sokaklara, mahallellere hendekler kazılarak el yapımı bomba ve düzenekleri yerleştirdikleri, umumun kullandığı karayollarına ise mayın döşenerek patlamaya hazır hale getirdikleri bilinmektedir. Ayrıca tonlarca patlayıcı yüklü kamyonlar, iş makineleri ve diğer araçlarla canlı bomba saldırıları için hazırlanılmıştır. Güvenlik güçlerinin kamu düzenini ve bu yörede yaşayan vatandaşların güvenliğini sağlamak için operasyon yapma zorunluluğu sonucunda, örgüt mensuplarıyla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalar sırasında daha önce yerleştirilen patlayıcıların infilak ettirilmesi ve bireysel ya da araçlarla gerçekleştirilen canlı bomba saldırılarıyla çok sayıda sivil vatandaş, kamu görevlisi ve güvenlik güçlerinin ölüm ve yaralanmasına sebebiyet verilmiştir. Bu süreçte yöre halkının oturduğu evleri terk etmeleri cebren engellenerek canlı kalkan görevi üstlendirilmiştir. Yerleşim alanlarının teröristlerden ve patlayıcılardan temizlenmesi için sürdürülen operasyonlar haftalarca sürmüş, çok sayıda ev, işyeri, kamu konutları, okul, hastahane gibi binalar ve şehrin alt yapı tesisleri ağır hasar görerek kullanılamaz duruma gelmiştir. Bölge halkının büyük bir çoğunluğunun terör örgütünün bu yasalara ve Devlet oteritesine itaatsizlik çağrısına itibar etmemesiyle, silahlı çatışmaya giren birçok örgüt mensubu etkisiz hale getirilerek, yerleşim alanları, örgütün işgalinden ve patlayıcılardan temizlenerek, kamu düzeni yeniden tesis edilmiştir.
    Benzer olayların yaşandığı Diyarbakır ili Bağlar ilçesinde de 14.03.2016 tarihli yakalama tutanağına göre, ... mahallesi, ... sokak girişinde görevini ifa eden güvenlik güçleri tarafından elleri ve pantolonu çamurlu olması sebebiyle kendisinden şüphelenilerek sağ ayağı kırık vaziyette yakalanan sanığın 17.03.2016 tarihli müdafii huzurunda alınan kolluk ifadesinde; ... mahallesinde hendek kazdığını, mühimmat taşıdığını, saat 02;00 sıralarında örgüt mensupları ile güvenlik güçleri arasında çatışma çıktığını, çatışma devam ederken kendisinin hendek kazmaya devam ettiğini, saat 04:00 sıralarında çatışmaların devam ettiği esnada kendini yere attığını, yerde iken örgüt mensuplarının kendi üzerinden güvenlik güçlerine doğru ateş ettiğini, saat 06:00 sıralarında çatışmanın bittiğini bildirmiş olmasına; sanığın ellerinden ve yüzünden alman svaplarda RDX kalıntısının, kıyafetlerinden alınan svaplarda ise atış artıklarından olan Antimon elementinin tespit edilmesine; 09.11.2016 tarihli Emniyet araştırma tutanağına ve Kaynartepe mahallesi ara sokaklarında meydana gelen olaylara ilişkin 15.03.2016 tarihli 5 adet olay tutanağının içeriğine göre bölgede meydana gelen çatışmalar neticesinde güvenlik güçlerinden yaralananların olduğunun belirtilmesine nazaran; çatışma bölgesinde hendek kazan, mühimmat taşıyan, üzerinde RDX ve Antimon artıkları tespitine dair rapor içeriği de gözetildiğinde çatışmalara katıldığı anlaşılan sanık hakkında henüz açılmamış davadan verilecek cezanın kazanılmış hakka konu olmayacağı ve TCK’nın 302/2 maddesi gereğince sanığın, sübut bulması halinde ayrıca araç suçlardan da cezalandırılması gerektiği dikkate alınarak, mağdur sayısının belirlenememesi halinde.
    asgari seviyede bir kez olmak suretiyle gerçekleşen vahim nitelikteki öldürmeye teşebbüs suçundan dava açılması sağlanıp, dava açılması halinde her iki dava dosyası birleştirilerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre, sanığın eyleminin üyesi olduğu silahlı terör örgütünün devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma ve güvenlik güçleriyle çatışmaya girerek kamu görevlisini ifa ettiği görevinden dolayı öldürmeye teşebbüs etmek suçlarını oluşturması halinde TCK"nın 314/2. maddesi ile 302/l. maddesi arasında geçitli/müterakki suç ilişkisi de gözetilerek hukuki durumunun buna göre tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ve suç vasfında düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten BOZULMASINA, TCK’nın 302. maddesi yönünden CMK’nın 283 ve 307/4. maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 18.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara