Esas No: 2021/16147
Karar No: 2022/12752
Karar Tarihi: 29.09.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/16147 Esas 2022/12752 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2021/16147 E. , 2022/12752 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Nitelikli hırsızlık ve nitelikli mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli mala zarar verme suçuna yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Somut olayda, suça sürüklenen çocuk hakkında 08.09.2006 tarihinde işlediği iddia olunan nitelikli mala zarar verme suçundan açılan kamu davasında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 09.06.2008 tarihinde kesinleştiği, üç yıllık denetim süresi geçtikten sonra işlenen 5237 sayılı TCK'nın 188. maddesi kapsamındaki uyuşturucu ticareti yapmak suçundan verilen mahkûmiyet kararı dayanak yapılmak suretiyle 24.06.2016 tarihinde hükmün açıklandığı, suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı TCK’nın 142/1-a, 143, 31/3, 62/1, 50/1-a, ve 52/2 maddeleri uyarınca ve neticeten 6 ay 20 gün hapisten çevrilme 4.000 TL adli para cezasına mahkûm edildiği, bu kararın da süresinde suça sürüklenen çocuk tarafından temyiz edildiği incelenen dosya kapsamından anlaşılmıştır.
5237 sayılı CMK’nın 231/8 maddesinin “Denetim süresi içerisinde dava zaman aşımı durur.” biçimindeki âmir hükmü ve yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce de benimsenen istikrarlı içtihatları uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihten, denetim süresi içerisinde kasten işlenen (bu suçtan dolayı verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi kaydıyla) suçun işlendiği tarihe kadar dava zaman aşımı süresi durur.
Öte yandan TCK’nın 67/2-d maddesinin amir hükmü uyarınca, mahkumiyet hükmünün verilmesi dava zaman aşımı süresini kesen sebeplerdendir. Bu tarihten sonra dava zaman aşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Mahkûmiyet hükmünün sonradan kanun yolu denetimi esnasında her hangi bir nedenle bozulması, kesme sonucunu ortadan kaldırmaz.
Nihayet 5320 sayılı Kanun’un 4/2. maddesi uyarınca, “Ceza Muhakemesi Kanununun yürürlüğe girmesinden önce yapılan işlemler ve verilen kararlar geçerliliklerini sürdürürler.” düzenlemesine yer verilmiştir. Esasen bu düzenlemeyle usul hükümlerin değiştirilmesi halinde, önceki mevzuata uygun olarak verilen kararların ve yapılan işlemlerin genel olarak geçerli sayılmasına dair çok önemli bir usul hukuku ilkesi zikredilmiştir. Örneğin; 06.03.2014 tarih ve 28933 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6526 sayılı Kanun değişikliğinden önce CMK’nın 135’inci maddesi uyarınca, telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi kararını, (şimdi olduğu gibi) tek hâkimin de vermesi mümkündü. Ancak, 6526 sayılı Kanun değişikliğiyle birkaç yıl süreyle dinleme ve kayda alma kararını, yalnızca Ağır Ceza Mahkemesinin ve oybirliğiyle karar vermesi koşulu getirilmişti. Bu değişiklik, 06.03.2014’ten önce tek hakimin verdiği dinleme ve kayda alma kararını geçersiz hale getirmez ve bu yolla elde edilen deliller de hukuka aykırı olarak kabul edilemez.
“Bir kararın yok hükmünde sayılması ile sonradan hükümsüz hâle gelmesi aynı şey değildir. (Kunter – Yenisey – Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. Baskı, sahife 207)” Bu itibarla, hükmün açıklanması kararına dayanak yapılan ve denetim süresi içerisinde kasten işlenen hırsızlık suçundan verilen mahkumiyet hükmünün, kanun değişikliği ve uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde sonradan hükümsüz kalma ihtimali mevcut ise de, bu durum söz konusu mahkumiyet kararının yok hükmünde kabul edilmesi sonucunu doğrumayacağı gibi, açıklanan bir mahkûmiyet hükmü somut olayda olduğu gibi uzlaştırmanın kapsamının genişlemesi sebebiyle bozulabilir ve bilahare sonradan hükümsüz hale gelebilirse de, yok hükmünde sayılamaz
Dava zaman aşımı süresinin dolmamış olması, olumsuz bir yargılama (dava) şartı olup, dava zaman aşımı süresinin dolması halinde Devletin yargılama hakkı düşer.
Somut olayda suç tarihinde yürürlükte bulunan 5395 sayılı ÇKK’nın 23. ve 5271 sayılı CMUK'nun 231/6-a maddelerine göre, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içersinde yeniden suç işlemesi halinde hükmün açıklanabilmesi için bahse konu yeni suçun hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşme tarihinden sonra denetim süresi içerisinde işlenmiş olması gerektiği, sonradan işlendiğinden bahisle ihbara konu ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/63 Esas. 2013/98 Karar sayılı ilamında 09.05.2013 olan suç tarihinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 09.06.2008 olan kesinleştirme tarihinden itibaren hesaplanan 3 yıllık denetim süresi sonrası olduğu anlaşılmış ise de suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 152/1-a, 31/3,. maddelerindeki nitelikli mala zarar verme suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre , aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2, 67/4.maddelerinde belirtilen 7 yıl 12 aylık genel dava zamanaşımının hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 09/06/2008 tarihi itibariyle durduğu ve suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmiş olması karşısında, denetim süresi içerisindeki suçun işlendiği 09.05.2013 günü yeniden işlemeye başladığı nazara alındığında suç tarihi olan 08.09.2006 gününden inceleme tarihine kadar zamanaşımı süresi dolmuştur.
Elbette hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itiraz üzerine mercii tarafından kaldırılmışsa, bu karara herhangi bir sonuç bağlanamaz. Örneğin; yoklukta verilmesi, tebligat, itiraz ve nihayet itiraz merciinin kaldırma kararı arasında geçen sürede dava zaman aşımı süresinin durduğu kabul edilemez. Ancak, verilen bir mahkûmiyet hükmü hatalı da olsa dava zaman aşımını süresini keser. Kaldı ki, olayımızda hükmün açıklandığı tarihte TCK’nın 141. maddesi kapsamındaki hırsızlık suçu uzlaştırma kapsamında olmadığı için, açıklanması geri bırakılan kararın açıklanmasında herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Aynı şekilde açıklanması geri bırakılan bir kararın açıklanması suretiyle de olsa verilen mahkûmiyet kararının dava zaman aşımını süresini kesen bir sebep olduğunda herhangi bir kuşku yoktur.
Yapıldığı tarihte hukuka uygun ve geçerli olan duruşma açılması, hükmün açıklanması işlemleri ile aynı şekilde verildiği tarihte hukuka uygun olan ve açıklanması geri bırakılan bir kararın açıklanması suretiyle verilen mahkûmiyet kararının, sanık (veya hükümlü) lehine yapılan bir kanun değişikliği gerekçesiyle, sanık aleyhine yorumla, geçersiz ya da yok hükmünde sayılması (keenlemyekün), anılan kanun hükümleriyle, Ceza Muhakemesine egemen olan en önemli ilke ve haklardan olan hukuk güvenliği ve adil yargılanma hakkına açıkça aykırılık oluşturur.
Esasen CMK’nın 231/8. maddesinde düzenlenen dava zaman aşımı süresinin (azami) denetim süresi kadar durması kuralı göz önüne alındığında, önceden dayanak yapılan suç dışında yine denetim süresinde işlenmiş başka bir kasıtlı suçtan mahkûmiyet kararı bulunsa bile, uzlaştırma prosedürünün işletilmesi için bozma yaptığımızda, uzlaşma gerçekleşse de gerçekleşmese de, nihayetinde verilecek karar, her halükârda düşme kararıdır.
Bu itibarla, açıklamaya dayanak yapılan hükmün sonradan uzlaştırma kapsamına alınması dolayısıyla uzlaştırma işlemlerine tevessül edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi için bozulması yerine, olumsuz yargılama (dava) şartı olan dava zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle bozma ve düşme kararı vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle;
Suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan ve 5237 sayılı TCK’nın 152/1-a, 31/3, maddelerindeki nitelikli mala zarar verme suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2, 67/4.maddelerinde belirtilen 7 yıl 12 aylık uzayan dava zamanaşımının hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 09/06/2008 tarihi itibariyle durduğu ve suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmiş olması karşısında, denetim süresi içerisindeki suçun işlendiği 09.05.2013 günü yeniden işlemeye başladığı nazara alındığında suç tarihi olan 08.09.2006 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ...’nun temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ,5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak suça sürüklenen çocuk hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8.maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE;
II-Suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli hırsızlık suçuna yönelik temyiz talebinin incelenmesine gelince;
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 5395 sayılı ÇKK’nın 23. ve 5271 sayılı CMUK'nun 231/6-a maddelerine göre, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içersinde yeniden suç işlemesi halinde hükmün açıklanabilmesi için bahse konu yeni suçun hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşme tarihinden sonra denetim süresi içerisinde işlenmiş olması gerektiği, sonradan işlendiğinden bahisle ihbara konu ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/63 Esas. 2013/98 Karar sayılı ilamında 09.05.2013 olan suç tarihinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 09.06.2008 olan kesinleştirme tarihinden itibaren hesaplanan 3 yıllık denetim süresi sonrası olduğunun anlaşılması karşısında hükmün açıklanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ...’nun temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.