Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/912 Esas 2017/5615 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/912
Karar No: 2017/5615
Karar Tarihi: 22.11.2017

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/912 Esas 2017/5615 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2017/912 E.  ,  2017/5615 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Talep Konusu : Memnu hakların iadesi
    Hüküm : 5352 sayılı Kanunun 13/A maddesi uyarınca talebin reddine

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5352 sayılı Adli Sicil Kanununda yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumuna yer verilmemiş iken, 06.12.2006 tarih 5560 sayılı Kanunun 38. maddesi ile, 13/A maddesi 5352 sayılı Kanuna eklenmek suretiyle yasaklanmış hakların geri verilmesi imkanı sağlanmıştır. Aynı Kanunun 13/A maddesinde, “5237 sayılı TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için TCK’nın 53. maddesinin 5. ve 6. fıkraları saklı kalmak kaydıyla;
    a)Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren 3 yıllık bir sürenin geçmiş olması,
    b)Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması, gerekir.”
    Kanunun açık hükmünden anlaşılacağı üzere;
    1-İşlenen suçun 5237 sayılı TCK’nın dışında genel veya özel ceza içeren kanunlara dayalı olarak verilmesi,
    2-Cezanın infazı tamamlandıktan sonra 3 yıllık sürenin geçmiş bulunması,
    3-Bu süre zarfında yeni bir suç işlenmemiş ve hayatını iyi halli olarak sürdürüldüğü hususunda mahkemede kanaat oluşması gereklidir.
    5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinde, kişi kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak belli hakları kullanmaktan yoksun kılınabileceğine yer verilmiştir. Hapis cezasına mahkumiyette bağlı hak yoksunluğu süresiz değildir. Belli bir süreyle sınırlandırılmıştır. Bu sistemde, hak yoksunluğu mahkumiyetin kesinleşmesiyle başlayıp mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edecektir. Bu nedenle, yeni TCK’nın sisteminde, yasaklanmış hakların geri verilmesine (memnu hakların iadesinin) ayrıca düzenlenmesine gerek görülmemiştir. Bu husus Adli Sicil Kanununun 10. maddesinin gerekçesinde açıklanmıştır. “Yeni TCK’nın sisteminde, cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması gerekmiştir. Bu nedenle, bir mahkumiyete bağlı hak yoksunluklarının mahkum olan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesi öngörülmüştür.”
    5237 sayılı TCK’nın 53. maddesindeki düzenleme ve Adli Sicil Kanununun 10. maddesinin gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TCK’nın 53. maddesindeki 5 ve 6. fıkralarındaki suçlar yönünden konulan istisna saklı kalmakla birlikte, ceza mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak yasaklanmış haklar cezanın tamamen infazına kadar sürecektir. 5237 sayılı TCK’daki suçlar yönünden yasaklanmış hakların iadesine karar vermek zorunlu değildir. Ancak uygulamada hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bir kısım hakların kullanılmasına sınırlama getirildiği bilindiğinden, bir tespit kararın verilmesi hak kayıplarına ve mağduriyete sebebiyet vermemesi açısından yararlı olacaktır.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında;
    Hükümlü hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 26.10.2009 tarih ve 2009/2967 soruşturma numaralı iddianamesi ile 30.03.2006, 18.10.2008, 18.01.2009, 06.02.2009, 14.02.2009, 18.02.2009 tarihli terör örgütü propagandası yapma ve silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçlarından kamu davası açıldığı, Mahkemenin 25.05.2010 tarih ve 2009/541 esas- 2010/340 karar sayılı ilamı ile hükümlünün, 30.03.2006, 18.01.2009, 06.02.2009, 18.02.2009 tarihli suçlardan beraatine, 18.10.2008 ve 14.02.2009 tarihli terör örgütü propagandası yapma ve silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan mahkumiyeti ile TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına karar verildiği, hükümlü müdafii tarafından temyiz edilen hükmün Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 07.03.2011 tarih ve 2010/18343 esas - 2011/1619 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, UYAP’tan yapılan kontrolde 6352 ve 6459 sayılı Kanunlar ile yapılan değişiklikler nedeni ile hükümlü hakkında Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesince uyarlama yargılaması yapılarak, Mahkemenin 15.05.2013 tarihli kararı ile silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan ceza verilmesine yer olmadığına ve 18.10.2008 ile 14.02.2009 tarihli terör örgütü propagandası yapma
    suçlarından neticeten ayrı ayrı 6000 TL adli para cezasına hükmedildiği, UYAP’tan alınan adli sicil kaydı içeriğinden adli para cezalarının da 31.03.2014 tarihinde infaz edildiği, bunun üzerine hükümlünün de infazdan sonra 15.05.2014 tarihinde memnu hakkın kaldırılması için talepte bulunduğunun anlaşılması karşısında;
    Hükümlünün talep tarihi itibariyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A maddesinde öngörülen 3 yıllık sürenin henüz geçmediği, Mahkemenin de bu hususu gözeterek talebin reddi yönünde verdiği kararın isabetli olduğu, ancak yasa maddesinde öngörülen 3 yıllık sürenin 31.03.2017 tarihi itibariyle dolduğu, böylece hükümlünün yeniden talepte bulunması halinde duruşma açılarak 5352 sayılı Adli Sicil Kanunun 13/A maddesinde öngörülen diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmek suretiyle gerçekleştiğinin belirlenmesi halinde ise, mahallinde “hükümlünün hak yoksunluğunun bulunmadığının tespitine” karar verilmesi mümkün görülmekle;
    Yapılan yargılamaya, gösterilen gerekçeye, incelenen dosya kapsamına göre hükümlünün yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 22.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara