Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1402 Esas 2017/5473 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/1402
Karar No: 2017/5473
Karar Tarihi: 01.12.2017

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1402 Esas 2017/5473 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2017/1402 E.  ,  2017/5473 K.

    "İçtihat Metni"

    TALEP: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.04.2017 tarih ve 2017/26050 sayılı yazısı ile,
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanıklar ... ve ..."nın yapılan yargılaması neticesinde beraatlerine dair, Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.12.2016 tarihli ve 2016/129 esas, 2016/999 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Sanıkların, 10.10.2015 tarihinde Ankara ilinde meydana gelen patlama olayını protesto etmek amacıyla, Emek Partisi Bursa İl Başkanlığı tarafından organize edilen 18.10.2015 tarihli yürüyüş ve basın açıklaması sırasında “Hırsız, katil ...” şeklinde slogan atmalarından ibaret somut olayda; Mahkemece, şiddet unsuru içermeyen yürüyüş esnasında çok sayıda kişinin ölümü ile neticelenen bir olayı protesto maksadıyla söylenen sözler yönünden sanıkların hakaret kastı bulunmadığı, sözlerin eleştiri mahiyetinde olduğundan bahisle atılı suçun yasal unsurları bulunmadığı gerekçesiyle sanıklar hakkında beraat kararı verilmiş ise de, benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 30.05.2016 tarihli ve 2016/859 esas, 2016/3618 sayılı ilâmında yeralan ".... "hırsız, katil ..." şeklindeki sözlerin incitici, küçük düşürücü ve Cumhurbaşkanının toplum içindeki saygınlığını zedeleyici mahiyette olması nedeniyle hakaret vasfı taşıdığı gözetilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi...." şeklindeki açıklamalara nazaran, sanıkların eyleminin hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 13.04.2017 gün ve 94660652-105-16-3054-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    OLAY:
    Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/129 esas 2016/999 karar sayılı 22.12.2016 tarihli Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanıklar ... ve ... ... hakkında beraat kararı verilen dosyanın incelenmesinde;
    Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 29.01.2016 tarihli 2016/2648 esas, 2016/2235 numaralı iddianamesi ile 10.10.2015 günü Ankara ilinde meydana gelen ve çok sayıda vatandaşın ölümü ile sonuçlanan patlamayı protesto etmek amacıyla,
    Emek Partisi İl Başkanlığı organizesinde çoğunluğu Emek Gençliği, Halk Evleri, SDP (Sosyalist Demokrasi Partisi) mensubu yaklaşık 150 kişilik grubun 18.10.2015 tarihinde saat 17:00 sularında Bursa ili Osmangazi ilçesi Setbaşı Kütüphanesi önünden toplandıktan sonra 18.30 sularında Atatürk Heykeli Anıtı önüne intikal ettikten sonra son bulan yürüyüş ve basın açıklaması esnasında "Hırsız Katil ..." şeklinde sloganlar atıldığı,
    Grubun toplanma, yürüyüş ve basın açıklamasına ait görüntü kaydının Bursa İl Emniyet Müdürlüğünce alındığı ve görüntülerin incelenmesi neticesinde, şüpheliler ... ve ..."nın "Hırsız Katil ..." şeklinde ifadelerle bağırıp slogan attıklarının tespit edildiği,
    Şüpheli ... ve ..."in, görüntülerdeki kişilerin kendileri olduklarını ve hırsız katil ... şeklinde slogan attıklarını kabul ettikleri,
    Yukarıda yazılı deliller ve tüm soruşturma dosyası kapsamına göre, yukarıda isimleri yazılı şüphelilerin "Hırsız Katil ..." şeklinde slogan atmalarının Cumhurbaşkanına hakaret eylemi kapsamında olduğu, haklarında atılı suçtan kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delillere ulaşıldığı ve Adalet Bakanlığınca Cumhurbaşkanına hakaret suçundan kovuşturma yapılması için izin verildiği belirtilerek her iki sanık hakkında TCK"nın 299/1-2 ve 53 maddeleri uyarınca Cumhurbaşkanına hakaret suçundan cezalandırılmaları istemi ile iddianame tanzim edildiği anlaşılmıştır.
    Sanıklar hakkında atılı suçtan kovuşturma yapılması hususunda Adalet Bakanlığı Ceza Genel Müdürlüğünün 18.01.2016 tarih ve 4075 sayısından anlaşılacağı üzere kovuşturma izni alınmıştır.
    03.02.2014 tarihinde Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesinin iddianameyi kabul ettiği, 04.02.2016 tarihinde tensip zaptının hazırlandığı, iddianamede mağdur sıfatı ile belirtilen Cumhurbaşkanı ... hakkında tensip zaptında, 12.04.2016 tarihli 1. celse, 07.06.2016 tarihli 2. celse, 04.10.2016 tarihli 3. celse, 10.11.2016 tarihli 4. celse ve hükmün tefhim edildiği 5. celse tutanaklarında duruşmaya veya davaya katılmasına yönelik her hangi bir tebligatın yapılmadığı, 22.12.2016 tarihli duruşmada sanıkların Cumhurbaşkanına hakaret eyleminin kanunda suç olarak düzenlenmemiş olması nedeni ile CMK 223/2-a maddesi uyarınca beraatlerine karar verildiği görülmüştür.
    Dosya içerisinde celp edilen sabıka kaydı, nüfus kaydı ve kolluk araştırma tutanaklarından anlaşılacağı üzere sanık ..."nın 1992 doğumlu olduğu, sabıka kaydının olmadığı, Uludağ Üniversitesinde öğrenci olduğu, sanık ..." in 1994 doğumlu olduğu, sabıka kaydının olmadığı, Uludağ Üniversitesi işletme bölümünde öğrenci olduğu,
    Dosya içerisinde yer alan DVD kapsamında, bilirkişi marifeti ile inceleme yapılarak çözümün yaptırıldığı, 30.09.2016 tarihli raporun tanzim edildiği, ayrıca sanıkların görüntülerde hakaret sözleri sarf edip etmedikleri ya da hangi sözleri sarf ettiklerinin tespitine dair olarak 07.11.2016 tarihli ek raporunda aynı bilirkişiden alındığı anlaşılmıştır.
    Gerekçeli karar incelendiğinde mahkemenin, "15.07.2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi sonrası yakınan, kendisine karşı sarf edilen sözler nedeniyle katılmış olduğu davalarda yazılı olarak, bu tür eylemler nedeniyle darbe girişimi tarihine kadar olanlar açısından katılmadığı davalarda sözlü olarak şikayetinden vazgeçmiştir. Dosya kapsamından sanıkların Ankara Garında meydana gelen patlama nedeniyle yürüyüş yaptıkları, şiddet bulunmayan yürüyüşte “hırsız, katil ...” diyerek slogan attıkları, çok sayıda insanın hunharca öldürülmesi nedeniyle bir siyaset adamı olarak eleştiriler bakımından hoşgörülü olması gerektiği, bu nedenle sanıklardaki kastın hakaret olmadığı, sözlerin aşağılama amacıyla sarf edilmediği, İHAM"nin 08 Temmuz 1986 gün 9815/82 LİNGENS v.AVUSTURYA ve 01 Temmuz 1997 20834/92 sayılı OBERSLICK AVUSTURYA kararlarında da belirtildiği üzere eleştiri niteliğinde olduğu ve mevcut duruma tepki ve çözüm arayışı olup eleştiri niteliğinde bulunduğu anlaşılmış, unsurları yönünden oluşmayan hakaret eyleminden dolayı sanıkların beraatlerine karar vermek gerekmiştir" gerekçesi ile sanıklara yüklenen Cumhurbaşkanına hakaret eyleminin kanunda suç olarak düzenlenmemiş olması nedeniyle CMK 223/2-a maddesi uyarınca beraatlerine karar verdiği anlaşılmıştır.
    Karar her iki sanık yönünden 06.01.2017 tarihinde kesinleşmiştir. 14.03.2017 tarihinde ... Genel Sekreterliği 29221 sayılı yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden kesinleşen karar kapsamında CMK 309 maddesi uyarınca kanun yararına bozma kanun yoluna başvuru yapılması isteminde bulunulduğu, 21.03.2017 tarihli 2017/5038 sayılı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı yazısı ile Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesinden dosyanın gönderilmesinin istenildiği görülmüştür.

    KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Kanun Yararına bozma istemlerinde istemle bağlı olunduğu hususu nazara alınarak yapılan incelemede; uyuşmazlığın sanıklara atılı eyleminin hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususuna yönelik olduğu anlaşılmıştır.

    HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Kanun yararına bozma kanun yoluna başvuru konusu yapılan kararın, 22.12.2016 tarih 2016/129 esas ve 2016/999 karar sayılı Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesinin beraat kararı olduğu ve belirtilen kararın 06.01.2017 tarihinde kesinleştiği dikkate alınarak, hükme etkili olan ve istinaf veya temyiz nedeni olabilecek olan bir hukuka aykırılığın kanun yolunda bozma nedeni olarak ileri sürülebileceği, hukuka aykırılığın sanıkların hukuki durumunu etkileme veya değiştirme olasılığına sahip olması gerektiği, ciddi boyuta ulaşmayan davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etkili olan hatanın bulunmaması durumunda, ayrıca delillerin takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşülmesi nedeni ile bu yasa yoluna başvurulamayacağı, nazara alınarak;
    Kanun yararına bozma yasa yoluna başvuru yapılabilmesi için karar veya hükmün istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olması gereklidir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun mağduru sıfatı ile iddianamede Cumhurbaşkanı ..."ın taraf olarak gösterildiği, yargılama sürecinde dosya kapsamında yer alan duruşma tutanakları ve tensip zaptından anlaşılacağı üzere suçtan zarar gören/mağdur sıfatı ile Cumhurbaşkanı ..."ın taraf olarak kaydının yapılmadığı, gerekçeli kararın katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören ve kanun yoluna başvurma hakkı olup davadan haberdar edilmeyen mağdura, usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar gerekçeli kararda açıkça "15.07.2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi sonrası yakınan, kendisine karşı sarf edilen sözler nedeniyle katılmış olduğu davalarda yazılı olarak, bu tür eylemler nedeniyle darbe girişimi tarihine kadar olanlar açısından katılmadığı davalarda sözlü olarak şikayetinden vazgeçmiştir." şeklinde gerekçe ile tebliğ yapılmamasının sebebi izah edilmiş ise de 5271 sayılı Kanunun 237 ve devamı maddeleri dikkate alındığında duruşma günü bildirilmek sureti ile davadan haberdar edilmeyen mağdur hakkında yargılama faaliyeti kapsamında tebligat ve bildirim işlemleri yapılmadan kararın kesinleştirilmesinin yapılmasının yasanın açık hükümlerine aykırı olmakla kalmayıp adil yargılanma hakkı kapsamında bulunan etkili başvuru hakkını kısıtlayacağı aşikardır.
    Kanun yararına bozma isteminin hakim veya mahkemelerce gerekli işlemler veya yargılama yapılarak verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ve hükümlere karşı başvurulabilecek olağanüstü bir kanun yolu olduğu, bu kapsamda usule uygun olarak yapılan bir kesinleşmeden bahsedilemeyeceğinden ve kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, mağdura gerekçeli kararın tebliği ile temyiz hakkının tanınması ve tebliğe rağmen mağdur tarafın olağan kanun yoluna başvurmadan kararın kesinleşmesi halinde yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olmakla bozma isteminin reddine karar verilmesi gerektiğinden;

    KARAR:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.04.2017 tarih ve 2017/26050 sayılı Kanun Yararına Bozma talebinin 5271 sayılı CMK 309 maddesi gereğince REDDİNE;
    Bozma sebebine göre, diğer işlemlerin yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara