Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1924 Esas 2017/5471 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/1924
Karar No: 2017/5471
Karar Tarihi: 01.12.2017

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1924 Esas 2017/5471 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2017/1924 E.  ,  2017/5471 K.

    "İçtihat Metni"

    TALEP: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.08.2017 tarih ve 2017/49123 sayılı yazısı ile,
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, 1169 sayılı Avukatlık Kanununun 58, 59 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/8. maddeleri uyarınca davanın durmasına dair Edirne 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.12.2016 tarihli ve 2016/4 esas, 2016/640 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Mahkemece sanığın olay tarihinde avukat olarak görev yapması karşısında 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 58 ve 59. maddeleri uyarınca hakkında soruşturma ve kovuşturma izni alınmadan kamu davası açıldığından bahisle davanın durmasına karar verilmiş ise de,
    1136 sayılı Avukatlık Kanununun 58. maddesinin "Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır." şeklinde 59. maddenin ise "58"inci maddeye göre yapılan soruşturmaya ait dosya Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur. İnceleme sonunda kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde dosya, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesine en yakın bulunan ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet savcılığına gönderilir. Cumhuriyet savcısı beş gün içinde, iddianamesini düzenliyerek dosyayı son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir. İddianamenin bir örneği, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun hükümleri uyarınca, hakkında kovuşturma yapılan avukata tebliğ olunur. Bu tebliğ üzerine avukat, kanunda yazılı süre içinde bazı delillerin toplanmasını ister veya kabule değer bir istemde bulunursa nazara alınır, gerekirse soruşturma başkan tarafından derinleştirilir. Haklarında son soruşturmanın açılmasına karar verilen avukatların duruşmaları, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesinde yapılır. (Ek cümle: 2/5/2001 - 4667/38 md.) Durum avukatın kayıtlı olduğu baroya bildirilir." şeklinde düzenlendiği,
    Somut olayda Tekirdağ Barosuna kayıtlı Avukatlık yapan sanık ...’in, müvekkili olan ... ile müşterek imzalı 19.10.2015 tarihli “Sayın Kamuoyunun Dikkatine” başlıklı bir yazı paylaştığı, yazı içeriğinde Cumhurbaşkanına hakaret içeren sözler bulunduğundan bahisle, sanığın 5237 sayılı Kanunun 299/1-2. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebi ile Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 17/12/2015 tarihli ve 2015/11478 soruşturma, 2015/4209 esas ve 2015/3385 sayılı iddianamesi ile hakkında kamu davası açıldığı, sanığın üzerine atılı eylemin avukatlık görevi sırasında gerçekleşmediği gibi, avukatlık görevinden doğan bir eylemin de söz konusu olmadığı, dolayısıyla 1136 sayılı Kanunun 58 ve 59. maddeleri uyarınca soruşturma ve kovuşturma izni alınmasına gerek bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde durma kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 08.08.2017 gün ve 94660652-105-22-6271-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    OLAY:
    Edirne 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/4 esas 2016/640 karar sayılı 23.12.2016 tarihli Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ... hakkında 1169 sayılı Avukatlık Kanununun 58, 59 ve CMK"nın 223/8 maddeleri gereğince Durma kararı verilen dosyanın incelenmesinde;
    Edirne F tipi Cezaevinde yatmakta olan ... isimli şahsın 19.10.2015 ve 20.10.2015 tarihlerinde kamuoyuna hitaben yazmış olduğu ve Cumhurbaşkanına ve kamu görevlilerine hakaret ve tehdit içeren ifadeler bulunduğu değerlendirilen ve "Son Kabadayı ...yı Sevenler" isimli Facebook sayfasında herkese açık kaynaklardan görülebilecek şekilde 20.10.2015 tarihinde paylaşılan çıktıların tutanakla tespit edilerek Edirne İl Emniyet Müdürlüğünün 20.10.2015 tarihli yazısı ile Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi üzerine, 09.11.2015 tarihinde Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca 2015/11478 soruşturma dosyasında şüpheli sıfatı ile ifadesi alınan sanığın, özetle soruşturma belgelerinin tarafına tebliğ edilmesinden sonra yazılı savunma yapmak istediğini beyan ettiği, Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 09.11.2015 tarih 2015/6825 sayılı yazısından da anlaşılacağı üzere avukat olan Sanık hakkında yürütülen B.M 2015/6825 sayılı bakanlık soruşturmasına konu inceleme kapsamında Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediği, suçun 1136 sayılı yasanın 58/1 maddesinde belirtilen suçlardan olmadığı, ayrıca söz konusu suçun kovuşturma iznine tabi olması nedeni ile evrakın Bakanlık soruşturma dosyasından tefrik edilerek 2015/11478 soruşturma nosu ile kaydının yapılmasına dair tefrik kararı verildiği görülmüştür.
    2015/11478 sayılı soruşturma kapsamında Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 09.11.2015 tarihli istemi ile sanığın 5237 sayılı Yasanın 299/1-2 maddesinde belirtilen suçu işlediğinden 5271 sayılı Yasanın 100 ve devamı maddeleri uyarınca tutuklanması için sorguya sevk edildiği,Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/436 sorgu sayılı 09.11.2015 tarihli kararı ile tutuklama isteminin reddedilerek hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verildiği, sanığın müdafii huzurunda yaptığı sorgusunda özetle "ilgili yazılardaki iddialar müvekkilim olması nedeni ile tarafımca mesleki anlamda atılmış imzalardır.Yazılardaki beyanların tamamı müvekkilime aittir. Ben yalnızca müvekkilime ait olduğunu ispat amacı ile imza attım, bu yazıları intertte ben yayınlamadım, ben aldığım bu yazıları müvekkilimin yakınlarına veriyorum, onlar yayınlamış olabilir ancak kimin yayınladığını bilmiyorum, ayrıca bu yazıların hiçbiri benim internet hesabımdan da yayınlanmamıştır." şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Anılan adli kontrol kararına Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın Sulh Ceza Hakimliğince 09.11.2015 tarih ve 2015/4409 değişik iş sayılı karar ile reddedilerek itiraz merciine gönderildiği,Kırklaereli Sulh Ceza Hakimliğinin 09.11.2015 tarihli 2015/2532 değişik iş sayılı kararı ile de Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmiştir.
    Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 09.11.2015 tarihli 2015/11478 soruşturma sayılı yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri genel Müdürlüğünden "Tekirdağ Barosuna bağlı olarak avukatlık yapan şüpheli ..."in 20.10.2015 tarihinde Sosyal Paylaşım Sitesinde yayınlanan ... ve Av. ... imzalı 19.10.2015 tarihli “Sayın Kamuoyunun Dikkatine” başlıklı yazıda “....ben de o...ç.... Diye bağırdım ve döndüm. ...beni bu hapishanede tezgaha düşüren 1. müdürün, beni tutan gardiyanların da, Adalet Bakanına da hakaret ettim. Bütün hapishane şahit, ne kadar DHKPC"li sol örgüt üyesi ve vatan haini varsa hepsinin anasına avradına sövdüm....Şimdi sana soruyorum, milletin onurlu makamını işgal eden “Rizeli ...”, “Sarayın Mickey Mousesi”, “Adalet Bakanı denen”, “cezaevleri genel müdürü” denen onur yoksunları....Sizler bu kadar onursuz musunuz?” şeklinde hakaret içerikli sözlerin yer alan ve şüpheli ..."in kendi imzasını da taşıyan sosyal medyada yayınlanan 19.10.2015 tarihli "Sayın Kamuoyunun Dikkatine" başlıklı mektup ile Cumhurbaşkanına hakaret suçunun oluşumuna teşkil edebilecek hususların sosyal medyada yayılmasına ve aleniyet kazanmasına sebebiyet vermek suretiyle TCK madde 299/1 ve 2 de tanımlanan suçu işlediği anlaşıldığından hakkında kovuşturma izni verilmesi talep edilmiştir.
    13.11.2015 ve 16.11.2015 tarihli dilekçeleri ile sanık hakkında hükmedilen adli kontrol talebinin kaldırılmasını talep etmiştir. 16.11.2015 tarihli dilekçesinde sanık özetle atmış olduğu imzanın sadece müvekkilinin yazısını ispat amacı ile atıldığını, ifadelerin ..."nın ifadeleri olduğunu, müvekkiline hukuken yardımcı olmak zorunda olduğunu ayrıca ailesine de bilgi vermek zorunluluğunun bulunduğunu, sosyal medyada yayınlanmasını istemesinin kendisine bir faydasının olmayacağını, verilen adli kontrol kararının mesleğinin ifasını engellediğini beyan etmiştir. 16.11.2015 tarihli 2015/436 sorgu sayılı karar ile Edirne Sulh Ceza Hakimliği adli kontrol kararının devamına karar vermiş ve dosyayı itiraz incelemesine göndermiştir. İtiraz mercii sıfatı ile Kırklareli Sulh Ceza Hakimliği de 16.11.2015 tarihli 2015/2574 değişik iş sayılı kararı ile karara yapılan itirazın reddine karar vermiştir.
    Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında 07.12.2015 tarihinde alınan bakan oluruna istinaden 5237 sayılı Yasanın 299 maddesi kapsamında kovuşturma izni verilerek 10.12.2015 tarihinde Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına gereği için dosyanın gönderildiği, Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/4209 esas 2015/3385 numaralı iddianamesi ile sanığın 20.10.2015 tarihinde Sosyal Paylaşım Sitesinde yayınlandığı ... ve Av. ... imzalı 19.10.2015 tarihli “Sayın Kamuoyunun Dikkatine” başlıklı yazı ile yukarıda ayrıntıları belirtildiği şekliyle Cumhurbaşkanına hakaret eylemini işleyerek ve bu yazıların sosyal medyada yayılmasına ve aleniyet kazanmasına sebebiyet vermek suretiyle TCK madde 299/1 ve 2 de tanımlanan suçu işlediğinden bahisle cezalandırılması için Edirne 4. Asliye Ceza Mahkesine kamu davasının açıldığı, mahkemece 06.01.2016 tarihinde 2016/4 esas üzerinden tensip yapıldığı, talimat ifadelerinin adresten taşındığından iade edildiği, mağdura duruşma gününü bildirir davetiyenin 21.01.2016 tarihinde tebliğ edildiği, katılma talebinde bulunduğu görülmüş,sanığın dosya içerisinde yer alan sosyal ve ekonomik durum tespit tutanağı, nüfus kayıt belgesi ve sabıka kaydından anlaşılacağı üzere sabıkasız olduğu,Tekirdağ Barosuna kayıtlı olarak avukatlık mesleğini ifa ettiği, 26.09.1985 doğumlu olduğu ve bekar olduğu anlaşılmıştır.
    ..."nın yargılandığı Edirne 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/629 esas sayılı dava dosyasının gerekçeli kararının ve duruşma tutanaklarının dosya içerisine celp edildiği, 17.10.2015-19.10.2015-20.10.2015 tarihlerinde yayınlanan ve aralarında iddianameye konu olan 20.10.2015 tarihli yayınlanan yazının da bulunduğu olay kapsamında sanık Aleattin Çakıcı hakkında cumhurbaşkanına hakaret, hakaret ve tehdit suçlarından cezalandırılması istemi ile kamu davasının açıldığı, bu dosya kapsamında sanık olan ..."in gerekçeli kararda da yazılı olduğu üzere sanığın avukatı olarak beyanda bulunduğunun anlaşıldığı, ..."nın Cumhurbaşkanına hakaret suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, 17.06.2016 tarihinde 2016/358 karar sayılı ilamın Yargıtay da temyiz incelemesi aşamasında olduğu anlaşılmıştır.
    10.02.2016 tarihli duruşmada sanık müdafii huzurunda "Benim sosyal medyada herhangi bir sayfam yoktur, söz konusu yazı Üzeyir Çakmaktaş isimli ve ...beyin yakını olan bir kişinin paylaştığı bir yazıdır, bu yazı bir çok kişi tarafından paylaşılmıştır, cezaevindeyken ... söz konusu yazıyı mektup olarak yazdı, ben de bu yazının ..."nın yazısı olduğunu teyit amaçlı olarak altına imza attım ve bu yazıyı dışarıda bekleyen yakınlarından tanımadığım birine verdim, kendisi bunu yakınlarına ulaştırmamı istemişti, çok sayıda yakını olduğu için o esnada hangisi aldı bilemiyorum, benim bu yazıyı internette paylaşmak gibi bir kastım ya da düşüncem olmadı, zaten böyle bir şey de yapmadım, dediğim gibi benim amacım müvekkilin talebi doğrultusunda bu yazıyı akrabalarına vermekti ve benim imzamın olmasının sebebi de yazının ... tarafından yazıldığının teyidi açısındandır, bunun dışında önceki savunmalarım doğrudur, benim bu yazının aleniyet kazanması yönünde katkım, düşüncem, etkim ve kastım yoktur" şeklinde beyanda bulunmuştur. Ayrıca sanık hakkında verilen adli kontrol kararı kaldırılmıştır.
    05.08.2016 havale tarihli dilekçesi ile katılan vekili şikayetten vazgeçmiştir.
    23.12.2016 tarihinde yapılan duruşmada mahkemece "Atılı suçun avukat olan sanığın görev sırasında ve avukatlık görevi ile ilgili olduğu, sanığın müvekkili olan ve cezaevinde bulunan ..."nın Cumhurbaşkanını kastederek yazdığı yazıyı ceza evi dışına çıkararak sosyal medyada yayılmasına sebebiyet verdiği iddia edilmesine göre ve sanığın avukatlık görevi kapsamında ve bu görevle ilgili cezaevinde müvekkili ile görüşmesi sonucu bu paylaşımı yaptığının belirlenmesine göre, sanık hakkında avukatların görevleri ilgili suçlara ilişkin usul hükümlerinin uygulanması ve bu konuda Adalet Bakanından izin alınarak ve bu prosedür takip edilerek görevli ve yetkili mahkemede dava açılması gerekmekle, 1169 sayılı Avukatlık Kanununun 58, 59 ve CMK"nın 223/8 maddeleri gereğince davanın durmasına dair karar verildiği, 23.12.2016 tarihli 2016/4 esas ve 2016/640 karar sayılı gerekçeli kararda özetle 1169 sayılı Yasanın 58, 59, maddelerine atıfta bulunarak sanığın avukatlık görevi kapsamında ve bu görevle ilgili cezaevinde müvekkili ile görüşmesi sonucu bu paylaşımı yaptığının belirlenmesine göre görev suçu olması nedeni ile Adalet Bakanlığından alınacak izin doğrultusunda dava açılması gerektiğinden durma kararı verildiğinin belirtildiği görülmüştür.
    Sanık mahkeme aşamasındaki sorgusunda çalıştığı adresi bildirmiştir. Gerekçeli karar sanığın adresine ve mernis adresine gönderilmiş ancak iade edilmiştir. Bu kapsamda mernis adresine 02.02.2017 tarihinde kanunun 21/2 maddesine göre yapılan ve muhtara teslim edilen tebligat dikkate alınarak yoklukta verilen durma kararının 14.02.2017 tarihi itibari ile kesinleştiğine dair 17.02.2017 tarihli şerh dosya içerisinde yer almaktadır. 12.01.2017 tarihinde Cumhuriyet Savcısınca görüldüsu yapılmıştır. Karar 20.02.2017 tarihinde Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına gereği için gönderilmiştir.
    Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı 23.02.2017 tarihli durma kararına itiraz konulu yazısı ile "şüpheli ..."in üzerine atılı bulunan suçun kovuşturma iznine tabi olması sebebi ile Adalet Bakanlığı ceza İşleri Genel Müdürlüğünden kovuşturma izni istendiği, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 07.12.2015 tarihli yazıları ile şüpheli hakkında atılı suçtan dolayı kovuşturma izni verilmesi üzerine şüpheli ... hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı mahkemenize kamu davasının açıldığı, ve mahkemenizin 2016/4 esas sırasına kaydının yapıldığı ancak mahkemenizin ilgi sayılı kararı ile şüphelinin avukat olması, avukatların görevleri ile ilgili suçlara ilişkin usul hükümlerinin uygulanması ve bu konuda Adalet bakanlığından izin alınarak ve prosedürü takip edilerek görevli ve yetkili mahkemede dava açılması gerektiği,1136 sayılı Avukatlık Kanunu nun 58, 59 ve CMK"nın 223/8 maddeleri gereğince davavanın durmasına karar verildiği; daha önceden aynı şüpheli hakkında cezaevine yasak eşya sokmak suçundan dolayı yapılan soruşturma kapsamında T.C. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 59/1. maddesi uyarınca kovuşturma izninin istendiği ancak T.C. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.02.2016 tarihli kararı ile bu suçun kişisel suçlardan olması sebebiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 59/1. maddesi uyarınca kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair kararın verildiği ve bu evrakın bir örneğinin de dosya kapsamına eklendiği, dolayısıyla şüpheli ..."in üzerine atılı Cumhurbaşkanına hakaret suçunun kişisel suçlardan olup şüphelinin avukatlık mesleğiyle herhangi bir ilgisi olmadığından Mahkemenizin ilgi sayılı durma kararının kaldırılmasına karar verilmesi, aksi durumda itirazen incelenmek üzere Edirne Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi" hususunda itirazda bulunulması üzerine kararın kesinleştiği de dikkate alınarak dosyanın Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz incelemesine gönderildiği, yapılan inceleme sonucunda 12.01.2017 tarihinde itiraza konu kararın savcı görüldüsünün yapıldığı ve itiraz edilmeden kararın 14.02.2017 tarihinde kesinleştiği, 23.02.2017 tarihinde yapılan itirazın süresi içerisinde yapılmadığı, usul ve yasaya uygun bulunmadığından itirazın reddine 23.03.2017 tarih ve 2017/264 değişik iş sayı ile karar verildiği görülmüştür.

    KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:

    Kanun Yararına bozma istemlerinde istemle bağlı olunduğu hususu nazara alınarak yapılan incelemede; uyuşmazlığın sanığın üzerine atılı eyleminin avukatlık görevi sırasında gerçekleşen veya avukatlık görevinden doğan bir eylem olarak değerlendirilip, ilgili yasanın 58 ve 59. maddeleri uyarınca soruşturma ve kovuşturma izni alınmasını gerektiren bir suçun işlenmesinin söz konusu olup olmadığı hususuna yönelik olduğu anlaşılmıştır.

    HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Kanun yoluna başvuru konusu yapılan kararın, 23.12.2016 tarih 2016/4 esas ve 2016/640 karar sayılı Edirne 4. Asliye Ceza Mahkemesinin durma kararı olduğu ve belirtilen kararın 14.02.2017 tarihinde kesinleştiği ve gereği için 20.02.2017 tarihinde Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı hazırlık bürosuna gönderildiği dikkate alınarak, hükme etkili olan ve istinaf nedeni olabilecek olan bir hukuka aykırılığın kanun yolunda bozma nedeni olarak ileri sürülebileceği, hukuka aykırılığın sanıkların hukuki durumunu etkileme veya değiştirme olasılığına sahip olması gerektiği, ciddi boyuta ulaşmayan davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etkili olan hatanın bulunmaması durumunda, ayrıca delillerin takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşülmesi nedeni ile bu yasa yoluna başvurulamayacağı nazara alınarak;
    Dosya içerisinde yer alan ve yukarıda belirtilen Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 09.11.2015 tarihli 2015/6825 sayılı yazısı içeriğinden de anlaşılacağı üzere Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında soruşturmanın avukatlık görevinden doğan veya avukatlık görevi sırasında işlenen suçlardan olmadığı değerlendirilmiş olduğundan BM 2015/6825 sayılı soruşturmadan ayrılarak 2015/11478 sayılı soruşturmaya kaydının yapıldığı,
    Ayrıca durma kararına yapılan itiraz sürecinde sunulan örnek karar ile dosya içerisinde uyap çıktısı olarak yer alan ancak havale tarihleri bulunmayan Adalet Bakanlığı yazışmalarından ;
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri genel Müdürlüğünün Tekirdağ Barosunda kayıtlı Avukat ... konulu 2015/29903 sayılı 27.10.2015 tarihli olurunda Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca 21.10.2015 tarihli fezlekeye bağlı evrakın incelendiği, 19.10.2015 tarihinde müvekkili ... ile görüşmeye gittiği cezaevine 5237 sayılı Yasanın 297 maddesi ile diğer yasal mevzuata aykırı olarak video kayıt cihazı sokması ve kaydedilen görüntülerin yayınlanması nedeni ile, ayrıca 19.10.2015 tarihinde yargılamaya da konu olan müvekkili ile birlikte imzaladığı yazı ile birlikte 20.10.2015 tarihinde sosyal medyada paylaşılan diğer yazıların yayınlanmasını sağladığı iddiaları kapsamında 1136 sayılı Yasanın 58/1 maddesi uyarınca Edirne Başsavcılığınca soruşturma izni verilmesine dair yazının;
    08.01.2016 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün adı geçen avukat hakkındaki soruşturma dosyasının 1 numaralı maddesinde belirtilen ve 5237 sayılı Yasanın 297. maddesi ile ilgili mevzuata aykırı biçimde ceza infaz kurumuna video kayıt cihazı sokması ve çekilen görüntülerin yayınlanmasına dair soruşturma kapsamında yer alan evrakın bu dosya üzerinden sonuçlandırılmasının; 2. maddenin a, b, c bendlerinde belirtilen ve yargılamaya da konu olan Cumhurbaşkanına hakaret ve bu suça iştirak eylemleri ile ilgili olarak ilgili evrakın genel müdürlük basın bürosuna çevrilmesine ve soruşturma evrakından tefrikine dair yazının;
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri genel Müdürlüğünün Tekirdağ Barosunda kayıtlı Avukat ... konulu 2015/1645/2906 sayılı 14.01.2016 tarihli olurun yer aldığı yazı kapsamında ise, Edirne F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 20.10.2015 tarih ve 2015/1152 sayılı yazısı ile ihbarı üzerine, Tekirdağ Barosunda kayıtlı Avukat ... hakkında, Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapılmak üzere izin verilmesine dair 27.10.2015 tarihli “Olur” gereğince düzenlenen 14.12.2015 tarihli fezlekeye bağlı soruşturma dosyasının incelenmesi sonucunda Müvekkili hükümlü ... ile görüşmek amacıyla 19.10.2015 tarihinde gittiği Edirne F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, yanında ceza infaz kurumuna sokulması yasaklanmış veya yasaklanmamış veya suç teşkil eden hiçbir eşya ve madde bulundurmaması gerektiğini bildiği halde gizlice ceza infaz kurumuna soktuğu video kayıt cihazını yaptığı görüşme sırasında hükümlü ..."ya verdiği gibi müvekkilinin, ceza infaz kurumu 1. Müdürü ve 2. Müdürü ile yaptığı ve bahse konu kayıt cihazı ile kaydettiği görüşmelerin de "Youtube" sosyal paylaşım sitesinde "... Cezaevi" ve " Cezaevi 2" başlığı altında yayınlanmasını sağladığı, savunmasının mevcut delillerle birlikte merciince değerlendirilip takdir olunmak üzere hakkında kovuşturma izni verilmesinin uygun olacağı kanaat ve sonucuna varıldığının,öte yandan adı geçen avukat hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret ve bu suça iştirak" eylemleri ilgili olarak diğer iddialar yönünden evrak tefrik edilerek Genel Müdürlüğünün (106-03-0195-2016) sayılı dosyası üzerinden gereğine tevessül edildiğinin, bu bakımdan; Tekirdağ Barosunda kayıtlı Avukat ... hakkında kovuşturma yapılması gerekli görüldüğünden, iddianame düzenlenerek birlikte Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesine verilmek üzere soruşturmaya ait dosyanın 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 59/1-2 maddesi uyarınca O yer Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair 14.01.2016 tarihli olurun verildiği,
    Belirtilen yazışmalarda ıslak imzaların olmadığı,elektronik imza ile imzalandıklarına dair şerhin bulunduğu,hakim veya savcı havalesinin evrak üzerinde görülmediği, ayrıca Adalet Bakanlığı Ceza İşleri genel Müdürlüğünün 2016-E.1916 sayılı Bakanlık Makamına yazılan izin talebi konulu yargılamaya konu olan olay ile ilgili 2 sayfadan oluşan bakan oluruna açılmış ancak imza veya şerh taşımayan,TCK 299. maddesi uyarınca kovuşturma izni verilmesi gerekli görülen sanık hakkında 1136 sayılı yasanın 59. maddesi uyarınca iddianame düzenlenerek Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesine sunulmasına dair yazının dosyaya eklendiği görülmekle;
    Durma kararının nihai bir karar niteliğinde olmadığı da nazara alındığında, mahkemesince yapılacak olan araştırma sonucunda sanık hakkında atılı suçtan dolayı yargılamasının 1136 sayılı Yasanın 58 ve 59. maddelerine tabi olmadığına dair olur verildiğinin tespiti halinde durma kararının kaldırılarak yargılamaya devam etmesi gerektiği, şayet mahkeme bu yöndeki olur yazısına rağmen eylemin Avukatlık Yasası 58 ve 59. maddeleri kapsamında kaldığı kanatini sürdürmekte ise durma kararını kaldırarak koğuşturmaya devamla yargılama şartı gerçekleşmediğinden CMK 223(8) maddesi uyarınca düşme kararını vermesi gerektiğinden bu nihai karara karşı tarafların ve o yer Cumhuriyet Başsavcılığının olağan kanun yolu olan istinaf yargı yoluna başvurmasının mümkün olduğu;bu kapsamda her hukuka aykırılık halinin ve kesinleşmiş hüküm niteliğinde bulunmayan ara kararı niteliğindeki kararların kanun yararına bozma istemine konu teşkil etmeyeceği de dikkate alınarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.08.2017 tarih ve 2017/49123 kanun yararına bozma talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiğinden;
    KARAR:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.05.2017 tarih ve 2017/30884 sayılı Kanun Yararına Bozma talebinin 5271 sayılı CMK 309. maddesi gereğince REDDİNE;
    Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara