Esas No: 2021/2354
Karar No: 2021/4905
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/2354 Esas 2021/4905 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... yönünden kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, diğer davalılar yönünden iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince mirasbırakan ... terekesine tereke temsilcisi atandığından davacılar vekilinin takip yetkisinin sona erdiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine ilişkin olarak verilen karar tereke temsilcisi tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’nın davalı kardeşi ... ile birlikte ticaret yaptıklarını, ticari işlerin yürümesi için de mirasbırakanın davalı kardeşi ...’ı vekil tayin ettiğini, ...’ın da vekaletnamedeki tevkil yetkisine dayanarak davalı ...’a vekaletname verdiğini, ...’ın anılan vekaletname ile mirasbırakanın ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 19650/967680 payını davalı ...’a satış yoluyla temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasbırakanın bilgisi ve rızası dışında vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiğini, satış bedelinin mirasbırakana ödenmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., dava konusu taşınmazda kendisi ve kardeşleri ... ve ...’in paydaş olduklarını, taşınmazdaki üç kardeşe ait payların 2003 yılında 4.500.000.000,00 TL bedel ile davalı ...’a satıldığını, satış bedelinin de kendisi tarafından diğer paydaşlara ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... mirasçıları, ...’ın davalı ...’nın muhasebecisi olduğunu, işlemi de ...’ın talimatı ile gerçekleştirdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., ... ve ...’in taşınmazdaki paylarının satışı için, diğer kardeşleri ...’ı vekil tayin ettiklerini, vekilin de muhasebecisi ...’ı yetkilendirdiğini, ...’ın satış işlemini gerçekleştirdiğini, satış bedelinin tahsil edildiğini, kendisinin herhangi bir sorumluluğu bulanmadığını, taşınmazı devrettiğini
ve kayıt maliki olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... yönünden kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, diğer davalılar yönünden iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiş, anılan kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince mirasbıkaran ... terekesine tereke temsilcisi atandığından davacılar vekilinin takip yetkisinin sona erdiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 352/1-ç maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiş, karar tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nın terekesine ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/249 E. 2018/864 Karar sayılı ilamı ile Av. ...’ın temsilci tayin edildiği, kararın 09.10.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davada atanan tereke temsilcisine tebligat yapıldığı, son celsede tereke temsilcisinin duruşmaya katılmamak için mazeret gönderdiği, mahkemece 25.12.2018 tarihinde eldeki davanın reddine karar verildiği, bu kararın tereke temsilcisi Av. ...’a 07.03.2019 tarihinde “adresin kapalı olması sebebiyle güvenlik/komşu ..."ye sorulduğu, muhatabın işe gittiğinin beyan edildiği ve imzadan imtina edildiği" belirtilerek ... Mahallesi Muhtarlığı’na evrakın bırakıldığı, kapıya ise 2 nolu haber kağıdının yapıştırıldığının bildirildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanun ve Tüzüğü hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, kanun ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
7201 sayılı Tebligat Kanununun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; “Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir.” hükmü öngörülmüştür.
Burada Tüzüğün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, buna tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, Hakim tarafından denetlenebilir.
Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi
işlemlerine geçilebilecektir.Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2., 3., 4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.
Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve Hakimin denetimini sağlayacaktır.
Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır. ( HGK. nun 25.01.2006 tarih ve 2005/2-772/17 sayılı kararı)
Somut olayda, ilk derece mahkemesinin 25.12.2018 tarihli gerekçeli kararının tereke temsilcisi ...’a tebliğ işleminin, adresin kapalı olması sebebiyle güvenlik/komşu .."a sorulduğu, muhatabın işe gittiğinin beyan edildiği ve imzadan imtina edildiği belirtilerek evrakın Mahalle Muhtarlığına bırakıldığı, 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırılmak suretiyle yapıldığı görülmüştür. Ancak, tebliğ memuru muhatabın adresinde hangi sebeple bulunmadığının Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinde sayılan kişilerden sormadan, beyan ve imza almadan tebliğ işlemlerini tamamlamıştır.
Bilindiği üzere, yasa yollarına başvuru sürecinde ilgili kişiler kendileri ile ilgili hak ve yükümlülükleri tam olarak bilmelidirler. Eldeki davada davayı takip yetkisi kalmayan davacılar vekilinin istinaf dilekçesinin tereke temsilcisine tebliğ edilmesi de gerekçeli kararda belirtilen hak ve yükümlülüklerin öğrenildiği anlamına gelmez.
Hâl böyle olunca, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının tereke temsilcisi ...’a usulüne uygun tebliğ edilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde istinaf isteğinin usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Tereke temsilcisinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/09/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.