Dolandırıcılık - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/1356 Esas 2017/5232 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/1356
Karar No: 2017/5232
Karar Tarihi: 17.10.2017

Dolandırıcılık - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/1356 Esas 2017/5232 Karar Sayılı İlamı

 

 

16. Ceza Dairesi         2015/1356 E.  ,  2017/5232 K.

  •  


"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Dolandırıcılık, Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme
Hüküm : Tüm sanıklar hakkında ayrı ayrı;
1- TCK‘nın 220/1, 62, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2- TCK"nın 220/4-5. maddesi delaletiyle 157/1, 62, 52, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet (2 Kez)
3- TCK’nın 220/4-5. maddeleri delaletiyle 157/1, 168/2, 62, 52, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet (6 Kez)
4- TCKnın 220/4-5. maddesi delaletiyle 157/1, 35/2, 62, 52, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet(7 Kez)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ... müdafiinin 16.08.2011 ve sanık ..."un 28.12.2011 havale tarihli dilekçeleri ile temyiz talebinden vazgeçtikleri anlaşıldığından bu sanıklar yönünden verilen hükümler inceleme dışı bırakılmıştır.
Sanıklar ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMUK"nın 318. maddesi gereğince REDDİNE,
1-Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
TCK"nın 220. maddesinde tanımlanan "örgütün" varlığının kabul edilebilmesi için hiyerarşik ilişki içinde olan en az üç kişiden teşekkül etmesi, örgütün yapısının sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan belirsiz sayıda suçları işlemeye elverişli bulunması, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme ile işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket etmesi ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunup, "devamlılık" göstermesi gerekir.
Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Ancak, amaçlanan suçları işlemede kolaylık sağladığı için işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Örgüt soyut bir birleşme değildir, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki hakimdir. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Bu ilişki dolayısıyla örgüt, mensupları üzerinde hakimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu açıklamalar kapsamında;
Somut olayda, sanıklar ..., ..., ... ve ..."in imalathanelerde sahte altın imalatı işini yürüttükleri, imal ettikleri sahte altınları sanıklar ..., ..., ... ve ..."a çeşitli şekillerde ulaştırdıkları; bu sanıkların da gerek kendileri ve gerekse de temyiz dışı sanıklar yoluyla çeşitli şekillerde elden çıkararak haksız kazanç elde ettikleri anlaşılmış ise de; sahte altınları imal eden ve dağıtan sanıklar arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişki bulunup bulunmadığı, sanıkların sürekli ve birlikte suç işleme iradelerinin olup olmadığı, örgüt yapılanmasının ne şekilde tesis edildiği karar yerinde değerlendirilip, belirlenememesi halinde atılı eylemin iştirak halinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği de tartışılarak sonucuna göre hukuki durumun takdir ve tayini gerekirken soyut, eksik ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;
Hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 253/1 ve 254. maddelerinde yapılan değişikliğe göre, TCK’nın 157/1.
maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamına alınması karşısında; sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3- Kabul ve uygulamaya göre de;
a- 5237 sayılı TCK"nın 58/9. maddesi bir ceza değil, cezaya bağlı olarak uygulanacak infaz rejimi ile ilgili olup, kazanılmış hak oluşturmayacağı da gözetilerek; örgüt kurucusu ve lideri olmaktan mahkum olan sanıklar hakkında anılan maddenin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b- Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararı ile TCK"nın 53. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması nedeniyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 17.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.















 

 

 

Hemen Ara