Esas No: 2017/1490
Karar No: 2017/5224
Karar Tarihi: 31.10.2017
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1490 Esas 2017/5224 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
Hüküm : TCK’nın 37/1. maddesi delaleti ile 282/1, 52/2, 53 ve 55/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Temyiz edenler : Sanıklar müdafii ve katılan ... vekili
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I- Katılan ... vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanıklara yüklenen suçun niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı bulunmayan Maliye Bakanlığının davaya katılmasına ilişkin verilen karar hukuki değerden yoksun olup, hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, katılan vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
II- Sanıklar müdafiinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun oluşabilmesi için failin, alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini, yurt dışına çıkarması veya gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere tabi tutması gerektiği; somut olayda öncül suç niteliğindeki "uyuşturucu madde ticareti" suçundan sanıklar hakkında Hollanda’da dava açılıp yargılama yapıldığı, ... Gelir İdaresi Başkanlığı aklama suçu inceleme raporu ile belirlenen suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçunu oluşturan son işlem tarihinin sanıklardan Osman’ın eşi Mümin’in ise annesi olan ... adına Bağcılar Güngörmez mevkiinde bulunan 2 adet arsanın satın alındığı 12.01.2005 tarihi olduğu, sanıklara atılı bulunan suçun suç tarihi itibariyle 4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun 7. maddesinde düzenlendiği, yine aynı Kanunun 8. maddesinde bu suça ilişkin kovuşturma zamanaşımının 10 yıl olarak belirlendiği, anılan maddede 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5020 sayılı Kanunun 16. maddesi ile yapılan değişiklik üzerine kovuşturma zamanaşımı süresinin 15 yıla çıkartıldığı, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçuna, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 282. maddesinde yer verilmesi üzerine 18.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Kanunun 26. maddesi ile 4208 sayılı Kanunun 7 ve 8. maddelerinin yürürlükten kaldırıldığı, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun düzenlendiği TCK"nın 282. maddesinin, 26.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilmeden önceki ilk halinde; “cezanın üst haddinin 5 yıl” olarak düzenlendiği ve TCK 66/1. maddesi uyarınca 8 yıllık olağan ve TCK’nın 67. maddelerinde belirlenen 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresine tabi olduğu, tüm bu yasal düzenlemelerin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu zamanaşımı bakımından, TCK"nın 282. maddesinin 26.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilmeden önceki ilk halinin sanıkların daha lehine olduğunun anlaşılması karşısında anılan Kanunun 66/1-e ve 67. maddelerinde belirlenen dava zamanaşımının suç tarihi ile inceleme tarihi arasında gerçekleştiği anlaşılmakla hükmün BOZULMASINA, CMUK"nın 322. maddesine istinaden sanıklar hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 31.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.