Esas No: 2021/18653
Karar No: 2022/13362
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/18653 Esas 2022/13362 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2021/18653 E. , 2022/13362 K.Özet:
Mahkeme, suça sürüklenen çocuk hakkında düzenlenen iddianamede yer alan suçun sabit olmadığına ve suçun çocuk tarafından işlenmediğinin belgelerle kanıtlandığına dair delillerin bulunmasından dolayı beraat kararı verdi. Doktrin ve uygulamada “Derhâl” kavramının nasıl yorumlanması gerektiği konusunda iki ayrı görüş olduğunu belirten mahkeme, ikinci görüşü benimsedi ve 5271 sayılı CMK'nın 223 (9). madde ve fıkrasını beraat kararının derhâl verilebilecek olması olarak yorumladı. Mahkeme ayrıca, suça sürüklenen çocuğa yüklenen kamu malına zarar verme suçu yönünden de usûl ve yasaya uygun olan beraat kararının onanması gerektiğine karar verdi. Kararda geçen kanun maddeleri, 5271 sayılı CMK'nın 223 (9), 119, 90 ve TCK’nın 152/1-a maddeleridir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu malına zarar verme
HÜKÜM : Beraat
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
5271 sayılı CMK'nın 223 (9) hükmünün uygulanması ve özellikle “Derhâl” kavramının nasıl yorumlanması gerektiği hususunda doktrin ve uygulamada iki ayrı görüşün ortaya çıktığı söylenebilir.
Birinci görüşe göre; 5271 sayılı CMK'nın 223 (9)'da yer alan “Derhâl” kavramını, “… delil takdirine girmeden beraat kararı verilebilecek”, “İşin esasına girmeden fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediğinin anlaşılması” ya da “Kanun değişikliği ile fiilin sonradan suç olmaktan çıkartılması hâlleri”yle sınırlı kabul etmek ve maddeyi de bu kabul ışığında uygulamak gerektiğinden; dava zaman aşımı süresi dolduğu için dosyanın esasına girmeden, davayı düşürmek gerekir.
İkinci görüşe göre ise; yargılamanın geldiği aşama itibariyle ilâve bir araştırma yapılmasına ya da delil toplanmasına gerek kalmadan, verilmiş olan beraat kararı usul ve yasaya uygun bir karar olarak değerlendiriliyorsa, işbu karar dairesince onanmalıdır. Eğer dairece yapılan değerlendirmeye göre; beraat kararı hukuka ve yasaya uygun olarak kabul edilemiyorsa, diğer bir anlatımla örneğin, sanığın mahkûmiyetine karar vermek gerekiyorsa ya da eksik soruşturma söz konusuysa, o takdirde davanın zaman aşımından düşürülmesi gerekir.
İkinci görüş doktrin tarafından ağırlıklı olarak benimsenmiştir. Örneğin; Prof. Dr. C. Şahin de bu konuda, Adalet Dergisi (Yıl:2013, Sayı:45, Shf.:224/239)'nde yayımlanan “Dava Zamanaşımı Sanığın Aklanmasına Engel Olabilir mi?” başlıklı makalesinde; “...Fıkrada geçen “Derhal” sözcüğü ile, henüz yargılamanın başında olma değil, “Dosyanın mevcut durumu” ifade edilmektedir. Yani, yargılamanın geldiği aşama itibariyle dosyadaki mevcut delillere göre, “Herhangi, başka, yeni bir araştırmaya gerek olmaksızın” beraat kararı verilebilecek bir noktada, sanığın daha lehine olan beraat kararı yerine, örneğin zaman aşımı nedeniyle daha aleyhine olan düşme kararı verilmesi yasaklanmaktadır. İlgili hükmün (5271 sayılı CMK'nın 223 (9)) burada yapılmamasını istediği şey delil takdiri değil, yeni delil araştırmasıdır. İlave bir delil toplanmasına ya da araştırma yapılmasına gerek kalmadan beraat kararı verilebilecekse, dava zamanaşımı dolmuş olsa bile, zamanaşımı nedeniyle düşme kararı değil, dosyanın mevcut durumu itibariyle beraat kararı vermek gerekmektedir.” diyerek ikinci görüşü benimsediğini açıkça ortaya koymuştur.
Biz de bu ve aşağıda açıklayacağımız diğer gerekçeler ışığında birinci görüşün; kanunun lafzına da, ruhuna da uygun olmadığını düşünmekteyiz.
Bilindiği üzere, 5271 sayılı CMK’nın yazılı bir gerekçesi yoktur. “Derhâl” kelimesi “Çabucak” (bkz. tdk.gov.tr internet sayfası) anlamına gelmekte olup, madde metninde; “Davanın esasına girmeden”, “Delil takdiri gerektirmeyen durumlar” ya da “Fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediğinin anlaşılması” ve benzeri sınırlayıcı kavramlar mevcut değildir. Bu nedenle, belirtilen hususları 5271 sayılı CMK’nın 223 (9)’ncu maddesinin uygulama koşulları olarak kabul etmek mümkün değildir.
Değil mahkeme ve hâkim, gerektiğinde Cumhuriyet Savcısı, kolluk amiri (Örneğin; 5271 sayılı CMK'nın 119. maddesi hükmü uyarınca yapılan aramada ...), kolluk ve hatta üçüncü kişiler (5271 sayılı CMK'nın 90. maddesi hükmü uyarınca, suçüstü halinde “Herkes” tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir.) bile, “Delil takdiri” yapabilirken, işi bu olan hâkimin, delil takdirine giremeyeceği görüşü kabul edilemez. Mahkeme ve hâkimin, 5271 sayılı CMK'nın 223 (9). madde ve fıkrası bağlamında da delilleri serbestçe takdir edip, değerlendirmesi son derece doğaldır.
Esasen fiilin ilk bakışta suç teşkil etmediği durumlarda iddianame düzenlenemez. Düzenlenirse; bu iddianame, iadeye mahkûmdur. Her nasılsa böyle bir iddianame kabul edilmiş ise, o taktirde öncelikle beraat kararı verilmesini gerektiren bir durum söz konusudur.
Kanun değişikliği ile fiilin suç olmaktan çıkartılması durumunda da, hiç kuşkusuz derhâl beraat kararı verilmesi gerekir.
Kanaatimizce, “Derhâl” kavramı dar (yukarıda belirtilen durumlarla sınırlı) yorumlanmak yerine; İ.H.A..... 6, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36 ve 38. maddelerinde vurgulanan “Masumiyet Karinesi” ve “Adil Yargılanma Hakkı” ile ceza muhakemesine egemen ilkelerden olan “Lekelenmeme Hakkı” dikkate alınmak suretiyle, “Yargılamanın geldiği aşama itibariyle” diğer bir ifadeyle “İlâve bir delil toplanmasına ya da araştırma yapılmasına gerek kalmadan ...” olarak anlaşılmalı ve yorumlanmalıdır.
5271 sayılı CMK'nın 223 (9)’ncu madde ve fıkrası hükmünün uygulanabilmesi için, beraat kararının hangi nedenden dolayı verileceği önemli değildir. Yâni, beraat hükmü, söz konusu maddenin ikinci fıkrasında yer alan beş nedenden (1- Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, 2- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, 3- Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, 4- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması ve 5- Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması) herhangi birisine dayanılarak verilebilir. Önemli olan beraat kararının derhâl verilebilecek olmasıdır.
Derhâl yâni yargılamanın geldiği aşama itibariyle, başka bir ifadeyle de, ilâve bir araştırma yapılmasına ya da delil toplanmasına gerek kalmadan beraat kararı verilebiliyorsa; artık koşulları olsa bile, “durma” “düşme” veya “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilemez.
5271 sayılı CMK'nın 223. maddesinin âmir hükmü uyarınca; dava zaman aşımı süresi dolmasaydı, davanın esasına girip, işbu kararı bozmamız gerekirdi diyorsak artık; sırf yargılama dava zaman aşımı süresi içinde sonuçlandırılamadı diye davayı düşüremeyiz, yâni sanığı lekelenmiş durumda bırakamayız.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde;
Suça sürüklenen çocuk hakkında düzenlenen iddianamede ... Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan suça sürüklenen çocuğun kalmakta olduğu B-3 ünitesinin 9 numaralı odasının pencere camını ve seramik peçeteliği kırdığından bahisle dava açıldığı fakat dosya arasında yer alan deliller dikkate alındığında suça sürüklenen çocuğun A-6 ünitesinin 8 numaralı odasının lavabosuna zarar verdiğine ilişkin belge ve tutanakların gönderildiği ve atılı eylemin suça sürüklenen çocuk tarafından işlenmediğinin sabit olması nedeniyle beraat kararı verilerek eyleme uygun dava açılması için suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılmakla;
yapılan yargılamada suça sürüklenen çocuğun sorgusu yapılmadan derhal beraat kararı verilmesinde bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Ayrıca;
Suça sürüklenen çocuğa yüklenen TCK’nın152/1-a maddesinde yer alan kamu malına zarar verme suçu bakımından karar tarihi olan 12/01/2016 tarihinden inceleme tarihine kadar 5 yıl 4 aylık asli zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmış ise de; kararı bozup dava zamanaşımından düşme kararı vermek yerine, CMK'nın 223/9. maddesinin âmir hükmü uyarınca, suça sürüklenen çocuk hakkında kamu malına zarar verme suçu yönünden de usûl ve yasaya uygun olan beraat kararının onanması gerektiğinden tebliğnamedeki bozma kararı verilmesini talep eden görüşe iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usûl ile kanuna uygun ve takdire dayalı bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA,10/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.