Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/6821 Esas 2022/13739 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/6821
Karar No: 2022/13739
Karar Tarihi: 13.10.2022

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/6821 Esas 2022/13739 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2022/6821 E.  ,  2022/13739 K.

    "İçtihat Metni"



    Menderes Cumhuriyet Başsavcılığının 13/06/2012 gün ve 2012/590 Esas sayılı iddianamesi ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında "Silahla Tehdit, Kasten Yaralama, Nitelikli Hırsızlık ve Mala Zarar Verme" suçlarından cezalandırılmaları istemi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde, Menderes Asliye Ceza Mahkemesinin 18/10/2012 gün ve 2012/711 Esas, 2012/773 Karar sayılı kararı ile eylemin yağma suçunu oluşturabileceği bu suça bakma ve delilleri takdir etmenin Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı verildiği, ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/01/2013 gün ve 2013/13 Esas, 2013/3 Karar sayılı ilamı ile eylemin Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına girdiğinden bahisle karşı görevsizlik kararı verildiği, görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay'a gönderildiği, Yüksek Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 15/04/2013 gün ve 2013/5832 Esas, 2013/3350 Karar sayılı kararı ile ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırıldığı, ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/10/2014 gün ve 2013/240 Esas, 2014/303 Karar sayılı ilamı ile sanık ... hakkında yağma suçundan beraatine, mala zarar verme suçundan şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşmesine, sanıklar ..., ... hakkında; yağma suçundan beraatlerine, sanık ...'in silahla tehdit suçundan eylemine uyan TCK'nun 106/2-a maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanıklar ... ve ...'ın kasten yaralama suçundan eylemlerine uyan TCK'nun 86/1, 87/3. maddeleri uyarınca 1 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün süresi içerisinde katılanlar vekili ve sanıklar ... ve ... müdafiileri tarafından temyiz edildiği,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 16/09/2015 tarihli tebliğname ile sanıklar ..., ..., ... ve ...'nin üzerine atılı eylemin 5237 sayılı TCK'nun 149/1-a-c-h ve 168/1-3 (soruşturma aşamasındaki iade sebebiyle) maddesine uyduğu gözetilmeden delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması BOZULMASI’nın talep edildiği,
    Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 07/07/2020 gün ve 2018/2675 Esas, 2020/2654 Karar sayılı ilamı ile;
    "I-Sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik yaralama suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara karşı itiraz yolu açık olup, katılan vekilinin itirazı üzerine ... 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.12.2014 gün ve 2014/1147 Değişik İş sayılı kararı ile “İtirazın reddine” karar verildiği ve itiraz üzerine verilen kararın 5271 sayılı CMK’nin 271/4.maddesi gereğince kesin olduğu anlaşıldığından; dosyanın bu yönden incelenmeksizin yerine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE,
    II-Sanık ... hakkında mağdur ...'ya karşı mala zarar verme suçundan kurulan hükümle ilgili olarak; adı geçen mağdurun 28.04.2014 günlü oturumda şikayetçi olmadığını bildirdiği ve katılanlar ... ve ... vekilinin adı geçen mağduru temsil etme yetkisi bulunmadığı gibi anılan katılanların bu suçun doğrudan doğruya zarar göreni olmadıklarından, mala zarar verme suçundan verilen karara yönelik temyiz hakkı olmayan katılanlar ... ve ... vekilinin vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'un 317.maddesi uyarınca ek tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
    III-Sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik yağma suçundan verilen beraat kararının temyiz incelemesinde;
    Dosya içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, katılan ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ek tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
    IV-Sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...'a yönelik yağma suçundan verilen beraat; sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik silahla tehdit ve yaralama suçlarından, sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik yaralama suçundan kurulan mahkumiyet; hükümlerinin temyiz incelemesine gelince;
    Diğer temyiz istemleri yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    Oluş ve dosya kapsamına göre, sanıkların alkollü bir vaziyette yolda yürüyerek nara attıkları ve iş yerine ait camları kırdıkları, bu cam kırma ve nara seslerini duyan, izinli olup evinde istirahatte bulunan polis memuru katılan ...'ın yanına kardeşi ...'ı da alarak aşağıya inip sanıkların yanına gittiği, polis tanıtma kimliğini gösterdiği, sanıklardan ...'un kama şeklindeki bıçağını çıkartarak "Ulan burada birilerinin elini, kolunu kesmeden bu iş bitmeyecek" şeklinde tehdit içeren cümleler kurarak ...'ın üzerine yürüdüğü, katılanın elinde bulunan tabanca ile havaya üç el uyarı ateşi etmesi üzerine sanık ...'un elindeki kama bıçağıyla kaçmaya başladığı, katılan ...'ın da arkadan sanığı takip ederek kovaladığı, ilerideki taksi durağına geldiklerinde sanığın durarak katılanla tekrar tartıştığı ve bu esnada sanık ...'un yumruk ile katılan ...'a vurduğu, diğer sanık ...'un da arkadan gelerek yumruk ve tekme ile katılanı darp ettikleri ve burun kırığı oluşturacak şekilde yaraladıkları, sanık ...'un katılana hitaben "Sen silah gösteriyordun, ver bakalım silahı" diyerek katılanın elindeki silahı almaya çalıştığı, ancak katılan ...'ın elindeki silahı bırakmadığı, daha sonra sanıklardan ... ile ...'nin de olay yerine geldiği, sanık ...'nin katılan ...'ın elindeki silahı alarak olay yerinden kaçtığı, tabancayı "Sandı Çay'ı" kenarında bulunan araziye sakladığı, ihbar üzerine soruşturmayı yürüten kolluk görevlilerinin istemesi üzerine silahı bu yerden alarak iade ettiği olayda;
    Sanıklar ... ve ...'ın yağma ve nitelikli yaralama, sanıklar ... ve ... ...'nin ise yağma suçlarından mahkumiyetleri yerine, kanıtların takdirinde ve suçun vasıflandırılmasında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Bozmayı gerektirmiş, katılan ... vekili ile sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA," karar verildiği,
    ... 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11.02.2021 tarih ve 2020/200 Esas, 2021/42 Karar sayılı ilamı ile sanıklar ... ve ...'a TCK 86/1 maddesi gereğince 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanıklar ..., ..., ... ve ...'nin fikir ve eylem birliği içerisinde katılan ...'a karşı TCK'nun 149/1-a-c-h maddesi gereğince ... ve ...’a 6 yıl hapis cezası, ... ve ...'e ise 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, hükmün süresi içerisinde sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ..., sanık ... müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edildiği,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 14/09/2021 tarihli tebliğname ile hükümlerin "ONANMASI"nin talep edildiği,
    Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesi Başkan Vekili sayın ... ve Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesi üyesi sayın Orhan Usta "27.05.2012 tarihinde gece 02:00 sıralarında alkollü sanıklar ..., ..., ... ve ... olay mahallinde gürültü ile bir iş yerinin camlarını kırmışlardır. Evinde dinlenmekte olan katılan ... ve kardeşi ... olay yerine gelip sanıklara camı kimin kırdığını sorması üzerine aralarında tartışma çıkmıştır. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi ile sanık ...'un bıçak çekmesi üzerine katılanın silahını çekip havaya bir kaç el ateş etmesi ile sanık ...'un taksi durağına doğru koşması ve katılanın da elindeki silahla takip edip burada birbirlerine karşılıklı vurmaları sonucu katılanın burnunun kırılması ve silahının alınıp saklanması sonucu sanıklar hakkında kamu davası açılmıştır. Sanıklar katılanın polis olduğunu bilmediklerini, kimlik göstermediğini ve kendilerine silah çektiğini savunmuşlardır. Sanıklar ... ve ... olay mahalline geldiklerinde katılanın elindeki silahı diğer sanıkların almaya çalıştığını, sanık ... kavgaya katılmadığını silahın birine zarar vermemesi için alıp sakladığını, alkollü olduğu için polise gitmediğini savunmuştur. Olayda sanıkları yargılayan ... 5.Ağır Ceza Mahkemesinin delilleri değerlendirmesi, kabul ve gerekçesinin oluşa uygun olduğu sanıkların yağma kastı ile hareket etmedikleri ve hükümlerin onanması düşüncesi ile çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyoruz." düşüncesiyle karara muhalif kalmışlardır.
    Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde; ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/02/2021 gün ve 2020/200 Esas, 2021/42 Karar sayılı ilamı ile sanıklar ... ve ... hakkında; yağma suçundan eylemlerine uyan TCK'nun 149/1-a-c-h, 168/3, 62/1 maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, ... ve ... hakkında yağma suçundan eylemlerine uyan TCK'nun 149/1-a-c-h, 168/3 maddeleri uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanıklar ... ve ...'ın kasten yaralama suçundan eylemlerine uyan TCK'nun 86/1, 87/3 maddeleri uyarınca 1 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, hükmün süresi içerisinde katılan vekili ve sanıklar ..., ... ve ... müdafiileri, sanık ... tarafından temyiz edildiği, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen 14/09/2021 tarihli tebliğname mahkeme hükmünün "ONANMASI" nın talep edildiği,
    Yüksek Yargıtay 6 Ceza Dairesinin 26/05/2022 gün ve 2021/22432 Esas, 2022/7958 Karar sayılı ilamı ile;
    “I- Sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli yaralama suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, katılan vekilinin ve sanıklar müdafiilerinin temyiz istemleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ve oy birliğiyle ONANMASINA,
    II- Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
    Sanık ...’in yaklaşık on (10) saatliğine de olsa sakladığı silah yönünden ayrıca 6136 sayılı Kanunun 13. maddesi kapsamında ruhsatsız silah bulundurma ve/veya 5237 sayılı TCK’nın 283/1. maddesi kapsamında diğer sanıkların suç delillerini gizleme suçunu işlediği iddia edilebilir ise de; bu suçlardan dava zaman aşımı süresinin dolmuş olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
    Menderes Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13.06.2012 tarih 2012/1776 soruşturma, 2012/590 esas ve 2012/296 iddianame numarası ile sanık ... hakkında TCK’nın 86/1, 87/3, 86/2, 106/2-a, 53 ve 54/1. maddeleri, sanıklar ... ve ... için TCK’nın 86/1, 87/3, 86/2 ve 53. maddeleri, sanıklar ... ve ... hakkında,“katılanın aldığı darbeler nedeniyle malını koruyamayacak durumda olmasından yararlanmak suretiyle nitelikli hırsızlık suçundan” TCK’nın 142/2-a, 143 ve 53. maddelerinden cezalandırılmaları istemiyle iddianame düzenlenmiştir.
    Menderes Asliye Ceza Mahkemesi’nin 18.10.2012 tarih 2012/711 Esas ve 2012/7738 Karar sayılı kararı ile sanıklar ... ve ...'ün diğer sanıklarla birlikte katılan ...'ın elinde bulunan silahını elinden bırakmasını temin amacı ile saldırıda bulundukları, böylece üzerlerine atılı suçun yağma suçuna dönüşme ihtimalinin bulunduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
    ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin de görevsizlik kararı vermesi üzerine çıkan olumsuz görev uyuşmazlığını çözen Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.01.2013 gün ve 2013/13 Esas, 2013/3 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Bunun üzerine ... 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanık ... hakkında katılan ...’a yönelik silahla tehdit ve kasten yaralama suçlarından mahkumiyetine, sanık ...’ın da katılan ...’a yönelik yaralama suçundan mahkumiyetine, sanıklar ... ve ... yönünden ise; nitelikli yağma suçundan dolayı ilk derece mahkemesi tarafından 27.10.2014 tarihli beraatlerine karar verilmiş olup, bu hükmün sanıklar müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 07.07.2020 tarihli, 2018/2675 esas ve 2020/2654 sayılı kararıyla İade, Red ve Onama hükümleri dışında, sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...'a yönelik yağma suçundan verilen beraat; sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik silahla tehdit ve kasten yaralama suçlarından, sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri, “... Sanıklar ... ve ...'ın yağma ve nitelikli yaralama, sanıklar ... ve ... ...'nin ise yağma suçlarından mahkumiyetleri yerine, kanıtların takdirinde ve suçun vasıflandırılmasında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesiyle (oy çokluğu ile) bozulmuştur.
    ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin Dairemizce verilen işbu bozma kararına uyarak verdiği 11.02.2021 günlü kararla, sanıklar ... ve ... hakkında TCK’nın 86/1. ve 87/3. maddeleri uyarınca 1 yıl 9 ay hapis cezası (Bu hüküm kararımızın I- no.’lu bölümünde onanmıştır.) ve aynı Kanun’un 149/1-a-c-h ve 168/3. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis cezası, sanıklar ... ve ... hakkında TCK'nın 149/1-a-c-h, 168/3 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası hapis ve hak yoksunluğuna mahkûm edildiği, bu kararın da sanıklar ..., ... ve ... müdafiileriyle sanık ... ve katılan ... vekili tarafından süresinde temyiz edildiği incelenen dosya kapsamından anlaşılmıştır.
    Gelinen aşama itibariyle somut olayda nitelikli yağma suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı Dairemiz tarafından yeniden değerlendirilmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.10.2019 tarihli, 2158-4577 esas ve sayılı; 26.01.2016 tarihli, 2015/6-709 esas ve 2016/33 sayılı; 18.11.2014 tarihli, 810-501 esas ve sayılı; 20.05.2014 tarihli, 617-271 esas ve sayılı; 25.02.2014 tarihli, 678-98 esas ve sayılı; yine 05.07.2013 tarihli, 1548-346 esas ve sayılı kararlarında da belirtildiği üzere ve özetle;
    “5237 sayılı TCK'nın 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.
    Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK'nın 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir. Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.
    765 sayılı TCK döneminde “gasp” olarak ta adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilâve unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
    Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
    Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.”
    “Hırsızlık (ve yağma) suçlarında failin faydalanma amacıyla hareket etmesi yeterlidir, ayrıca çaldığı (veya yağmaladığı) maldan faydalanmış olması aranmaz, bu nedenle bu hususun araştırılmasına gerek yoktur...
    Fayda kavramı izafidir; kişiden kişiye, olaydan olaya değişebilir. Faydalanma amacı maddi nitelikte olabileceği gibi, manevi nitelikte de olabilir. Faydalanma kastından maksat, çalınan (veya yağmalanan) malda malikinin sahip bulunduğu bütün olanakları kullanma istek ve iradesidir. Bu nedenle avantaj sağlama, kendini tatmin etme, kullanma, kaprisini yerine getirme vs. maksatları faydalanma kastını oluşturacaktır.
    Yarar sağlamak kavramıyla, sadece mal varlığındaki artışları anlamamak gerekir. Failin elde etmeyi umduğu her türlü tatmin ve haz yarar kavramının içinde düşünülmesi gerekir. Örneğin, bir kimsenin nişanlısına hediye etmek için bir yüzük, bir bahçeden gül çalması da yarar kapsamında değerlendirilmelidir.
    Failin amaçladığı yarar kendisine olabileceği gibi, başkasına da yönelik olabilir (Hasan Tahsin GÖKCAN – Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5005–5006).”
    “Cebir ve tehdit, malvarlığına karşı işlenen suçta araç olduğundan, yağma suçuna malvarlığına karşı işlenen suçlar bölümünde yer verilmiştir. (Hasan Tahsin GÖKCAN Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5242–5343).”
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 765 sayılı TCK döneminde benzer bir olayda “... sanığın savunmasında, maksadının jandarmanın silahını gaspetmek olmayıp kaçarken kendisini arkasından vurmasın diye aldığını ileri sürmesine ve mağdura ait başkaca bir eşya dahi almamış bulunmasına göre, yağma suçunun unsurlarının oluşmadığı”na karar vermiştir. Yine 6. Ceza Dairemiz 27.10.2005 10644/9164 esas ve sayılı kararında, benzer bir olay nedeniyle, “... Sanıklar ile katılan arasında otomobil satımı nedeniyle uyuşmazlık olduğu, olay tarihinden önce de bu yüzden kavga ettikleri, olay gecesi katılanın ...’dan gelip bir lokantada yemek yediğini öğrenen sanıkların, lokantaya gelerek yakınan ile kavga ettikleri, 3 gün iş ve gücünden geri kalacak şekilde yaraladıkları, kavga sırasında yakınanın elini belindeki tabancaya atması üzerine ondan önce davranarak tabancayı alıp ertesi gün savunmaları ile karakola gelip tabancayı teslim ettiklerinin anlaşılması karşısında; sanıkların suça konu tabancayı mal edinmek ya da yararlanmak kastı ile almadıkları, eylemlerinin etkili eylem suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması”nı bozma sebebi yapmıştır.
    Bu açıklamalardan sonra somut olay ve fiil, yağma suçunun manevi unsuru yönünden değerlendirildiğinde;
    Sanıklar yağma suçuna yönelik olarak alınan bütün savunmalarında ve özetle; katılanın polis olduğunu bilmediklerini, katılanın silahını mal edinme, faydalanma veya kullanma amacıyla almadıklarını, ayrıca sanıklar ... ve ... ayrıca kimseyi darp etmediklerini, olay anında arbede yaşanırken silahın patladığını, sanık ...’nin silahla bir başkasına daha zarar gelmemesini temin amacıyla katılan ...’ın elinden çekerek aldığını ve silahı üzerinde taşımak yerine sakladığını, olay anında alkollü olduğu için polislere teslim etmediğini, ertesi gün polislere teslim edeceğini ancak henüz teslim edemeden polislerin eve gelmesi üzerine sazlık alanda silahı sakladığı yeri göstererek silahı iade ettiğini savunmuşlardır.
    Yapılan yargılama sonunda, alkollü olan sanıklar ..., ..., ... ve ...’ün 27.05.2012 tarihinde gece 02:00 sıralarında olay mahallinde bir iş yerinin camlarını kırdıkları, evinde dinlenmekte olan polis memuru katılan ... ve kardeşi ...’ın gürültü üzerine, yakındaki evlerinden çıkıp olay yerine gelerek sanıklara camı kimin kırdığını sordukları, sanıklarla aralarında tartışma çıktığı, tartışmanın kavgaya dönüştüğü, sanık ...'un bıçak çektiği, katılan ...’ın da tabancasını çekip havaya bir kaç el ateş ettiği, sanık ...'un taksi durağına doğru kaçtığı, katılan ...’ın elindeki tabancayla sanık ...’u takip edip yakaladığı, burada birbirlerine karşılıklı vurmaları sonucu katılanın burnunun kırıldığı, boğuşma sırasında silahın patlayıp katılanın elinden de yaralanmasına neden olduğu, o sırada sanıklar ... ve ...’in olay yerine geldikleri, sanık ...’in katılanın elinde bulunan tabancayı çekip aldığı ve olay yerinden uzaklaştığı, bilahare Sandı Çayı kenarında bulunan sazlık alanda bir yere sakladığı, aynı gün öğle vakti 12.00 sıralarında polis evine gelince tabancayı sakladığı yeri göstererek bulunmasını ve katılana iadesini sağladığı, dosya kapsamından anlaşılmıştır.
    Dairemiz çoğunluğu, sanıklardan ...’nin katılana ait silahı alma eyleminde Kanun'un kabul ettiği anlamda yarar sağlama maksadıyla hareket etmediği, diğer sanıkların ise; bu fiile iştirak ettiklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği bu nedenle sanık ... yönünden müsnet suçun manevi unsurunun oluşmadığı, diğer sanıkların ise; tabancanın alınması fiiline iştiraklerinin sabit olmadığı görüşündedir.
    Esasen olay yerine sonradan gelen sanık ... aksi kanıtlanamayan ve tersine diğer delillerle desteklenen, bu sebeple de itibar edilmesi gereken savunmasına göre; katılan ...’nın elinde bulunan silahı, başkalarına zarar vermemesi amacıyla çekip alırken katılanın şahsına karşı güç kullanmadığı gibi, katılanı yaralayan sanıklar ... ve ... ile diğer sanık ...’yle birlikte hareket ettiği de kanıtlanamadığından mahkumiyet hükmü ve iddianamedeki nitelendirmelerden farklı olarak TCK’nın 142/2-b maddesi kapsamında nitelikli hırsızlık suçunu işlediği düşünülebilirse de; korunma içgüdüsüyle, kendisine ve başkalarına zarar verilmesini önlemek amacıyla silahı çekip aldığı, hırsızlık ve yağma suçlarında aranan anlamda yarar sağlamak maksadıyla hareket etmediği, olay yerinden uzaklaştığı, alkollü olduğu için ilk etapta götürüp teslim edemediği, evinde değil sazlık alanda sakladığı, ancak bu silahın, birkaç saat sonra evine gelen kolluğa yerini göstermek suretiyle bulunmasını ve katılana iadesini sağladığı anlaşılmıştır.
    İlk derece mahkemesi tarafından yağma olarak nitelendirilen fiilin, önceden planlı olmayıp, tesadüfi bir karşılaşma sonrasında işlendiğinde kuşku bulunmamaktadır. Katılanın polis olduğunu bilip bilmemesinin, sanığın somut olayda yarar sağlama maksadıyla hareket edip etmemesi bakımından önemi yoktur. Ayrıca diğer sanıklar ..., ... ve ...’nin ise; mahkumiyet kararında yağma olarak nitelendirilen “Sanık ... tarafından katılana ait tabancanın elinden çekilip alınması” fiiline iştirak ettiklerine dair, soyut iddia dışında kesin, yeterli ve inandırıcı hiçbir delil elde edilememiştir.
    Açıklanan nedenlerle;
    Sanık ...’in, katılana ait silahı kanunun kabul ettiği anlamda yarar sağlamak maksadı ile almadığı, bu itibarla manevi unsurları yönünden oluşmayan nitelikli yağma suçundan 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
    Sanıklar ..., ... ve ...’in ise; unsur yokluğuna ilâveten, üzerlerine atılı nitelikli yağma suçuna müşterek fail olarak iştirak ettikleri hususu sübuta ermediğinden CMK’nın 223/2-c-e maddesi uyarınca beraatleri yerine, mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ..., sanık ... müdafii ve katılan vekilinin temyiz istemleri yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA,” karar vermiştir.
    Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesi üyeleri sayın ... ve sayın ...; "Yağmanın temel şekli TCK'nın 148. maddesinin 1.fıkrasında; "Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." Ayrıca "Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de yağma suçunda cebir sayılır." şeklinde düzenlenmiştir.
    Suçun kanuni tanımından da anlaşılacağı gibi; yağma suçunun manevi unsuru 'kast'tır. Kastın dışında 'maksat veya saik' gibi başka bir manevi unsura yer verilmemiştir. Bu nedenle failin bir malı cebir veya tehditle alması suçun oluşması bakımından yeterlidir. Bunu hangi maksatla yaptığının suçun oluşması bakımından bir önemi yoktur.
    Ancak uygulamada Yargıtay 6. Ceza Dairesi ile Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış yargısal içtihatları ile 'faydalanma kastı' yağma suçunun unsuru haline gelmiş ise de, Ceza Genel Kurulunun 02.07.2020 tarih, 2018/341 esas ve 2020/341 sayılı kararında; "yağma suçunun oluşması için suça konu malın sahiplenme kastı ile alınmasının şart olmadığı, 'yararlanmanın' sadece ekonomik menfaati değil, bilgi edinmeyi de kapsadığı" hususuna açıkça yer verilmek suretiyle 'faydalanma kastının' kapsamı genişletilmiş, "mağdurun cep telefonunu, içindeki fotoğraflara ve mesajlara bakmak için zor kullanmak suretiyle geçici olarak alan ve daha sonra iade eden sanığın eyleminde" yağma suçunun unsurları itibariyle oluştuğu" sonucuna varılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Oluş ve dosya kapsamına göre, sanıkların alkollü bir vaziyette yolda yürüyerek nara atıp taşkınlık yaptıkları, sokak üzerindeki iş yerlerinin vitrin camlarını kırdıkları, bu cam kırma ve nara seslerini duyan, izinli olup evinde istirahatte bulunan polis memuru katılan ...'ın, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu Ek-4.üncü maddeden kaynaklanan görev ve yetkiye dayanarak, yanına kardeşi ...'ı da alarak aşağıya inip sanıkların yanına gittiği, polis tanıtma kimliğini gösterdiği, sanıklardan ...'un kama şeklindeki bıçağını çıkartarak "Ulan burada birilerinin elini, kolunu kesmeden bu iş bitmeyecek" şeklinde tehdit içeren cümleler kurarak ...'ın üzerine yürüdüğü, bunun üzerine katılanın elinde bulunan tabanca ile havaya üç el uyarı ateşi ettiği, uyarı ateşinden sonra sanık ...'un elindeki kama bıçağıyla kaçmaya başladığı, katılan ...'ın da arkasından sanığı takip ederek kovaladığı, biraz ilerideki taksi durağına geldiklerinde sanığın durarak katılanla tekrar tartıştığı ve bu esnada sanık ...'un yumruk ile katılan ...'a vurduğu, diğer sanık ...'un da arkadan gelerek yumruk ve tekme ile katılanı darp ettikleri ve burun kırığı oluşturacak şekilde yaraladıkları, sanık ...'un katılana hitaben "Sen silah gösteriyordun, ver bakalım silahı" diyerek katılanın elindeki silahı almaya çalıştığı, ancak katılan ...'ın elindeki silahı bırakmadığı, daha sonra sanıklardan ... ile ...'nin de olay yerine geldiği, sanık ...'nin katılan ...'ın elindeki silahı alarak olay yerinden kaçtığı, tabancayı "Sandı Çay'ı" kenarında bulunan araziye sakladığı, ihbar üzerine soruşturmayı yürüten kolluk görevlilerinin istemesi üzerine silahı bu yerden alarak görevlilere teslim ettiği,
    Bu duruma göre; sanıkların işledikleri suçlar nedeniyle, kendilerini yakalayıp işlem yapmak isteyen, görevli ve yetkili Polis Memuru katılan ...'ın tabancasını, sahiplenme kastı ile almamış olsalar dahi, katılanı etkisiz kılarak, suç yerinden kaçmak ve haklarında işlem yapılmasını önlemek kastıyla hareket ettikleri dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olup, bu hususunda"faydalanma kastı" niteliğini taşıdığı ortadadır.
    Bu haliyle sanıklara isnat olunan nitelikli yağma suçunun tüm unsurları itibariyle oluştuğu, Dairemizin daha önceki "bozma ilamına" uyularak, yerel mahkemece verilen mahkumiyet hükmünün usul ve yasaya uygun olduğu ve isteme uygun olarak onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuz için sayın çoğunluğun bozma görüşüne iştirak etmiyoruz." düşüncesiyle karara muhalif kalmışlardır.
    Dairemizin bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca özetle;
    Oluş ve dosya kapsamına göre, sanıkların alkollü bir vaziyette yolda yürüyerek nara atıp taşkınlık yaptıkları, sokak üzerindeki iş yerlerinin vitrin camlarını kırdıkları, bu cam kırma ve nara seslerini duyan, izinli olup evinde istirahatte bulunan polis memuru katılan ...'ın, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu Ek-4.üncü maddeden kaynaklanan görev ve yetkiye dayanarak, yanına kardeşi ...'ı da alarak aşağıya inip sanıkların yanına gittiği, polis tanıtma kimliğini gösterdiği, sanıklardan ...'un kama şeklindeki bıçağını çıkartarak "Ulan burada birilerinin elini, kolunu kesmeden bu iş bitmeyecek" şeklinde tehdit içeren cümleler kurarak ...'ın üzerine yürüdüğü, bunun üzerine katılanın elinde bulunan tabanca ile havaya üç el uyarı ateşi ettiği, uyarı ateşinden sonra sanık ...'un elindeki kama bıçağıyla kaçmaya başladığı, katılan ...'ın da arkasından sanığı takip ederek kovaladığı, biraz ilerideki taksi durağına geldiklerinde sanığın durarak katılanla tekrar tartıştığı ve bu esnada sanık ...'un yumruk ile katılan ...'a vurduğu, diğer sanık ...'un da arkadan gelerek yumruk ve tekme ile katılanı darp ettikleri ve burun kırığı oluşturacak şekilde yaraladıkları, sanık ...'un katılana hitaben "Sen silah gösteriyordun, ver bakalım silahı" diyerek katılanın elindeki silahı almaya çalıştığı, ancak katılan ...'ın elindeki silahı bırakmadığı, daha sonra sanıklardan ... ile ...'nin de olay yerine geldiği, sanık ...'nin katılan ...'ın elindeki silahı alarak olay yerinden kaçtığı, tabancayı "Sandı Çay'ı" kenarında bulunan araziye sakladığı, ihbar üzerine soruşturmayı yürüten kolluk görevlilerinin istemesi üzerine silahı bu yerden alarak görevlilere teslim ettiği,
    Bu duruma göre; sanıkların işledikleri suçlar nedeniyle, kendilerini yakalayıp işlem yapmak isteyen, görevli ve yetkili Polis Memuru katılan ...'ın tabancasını, sahiplenme kastı ile almamış olsalar dahi, katılanı etkisiz kılarak, suç yerinden kaçmak ve haklarında işlem yapılmasını önlemek kastıyla hareket ettikleri dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olup, bu hususunda"faydalanma kastı" niteliğini taşıdığı ortadadır.
    Bu haliyle sanıklara isnat olunan nitelikli yağma suçunun tüm unsurları itibariyle oluştuğu, faydalanma kastı gerçekleştiğinden yağma suçunun oluşacağı göz önünde bulundurulduğunda sanıklara atılı nitelikli yağma suçunun tüm unsurları itibarıyla oluştuğunun kabulü ve yerel mahkeme hükmünün onanması gerektiği düşüncesiyle itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.
    Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde,
    Menderes Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13.06.2012 tarih, 2012/1776 soruşturma, 2012/590 esas ve 2012/296 iddianame numarası ile sanık ... hakkında TCK’nın 86/1, 87/3, 86/2, 106/2-a, 53 ve 54/1. maddeleri, sanıklar ... ve ... için TCK’nın 86/1, 87/3, 86/2 ve 53. maddeleri, sanıklar ... ve ... hakkında, “katılanın aldığı darbeler nedeniyle malını koruyamayacak durumda olmasından yararlanmak suretiyle nitelikli hırsızlık suçundan” TCK’nın 142/2-a, 143 ve 53. maddelerinden cezalandırılmaları istemiyle iddianame düzenlenmiştir. Menderes Asliye Ceza Mahkemesi’nin 18.10.2012 tarih, 2012/711 Esas ve 2012/7738 Karar sayılı kararı ile sanıklar ... ve ...'ün diğer sanıklarla birlikte katılan ...'ın elinde bulunan silahını elinden bırakmasını temin amacı ile saldırıda bulundukları, böylece üzerlerine atılı suçun yağma suçuna dönüşme ihtimalinin bulunduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
    ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin de görevsizlik kararı vermesi üzerine çıkan olumsuz görev uyuşmazlığını çözen Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.01.2013 gün ve 2013/13 Esas, 2013/3 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Bunun üzerine ... 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanık ... hakkında katılan ...’a yönelik silahla tehdit ve kasten yaralama suçlarından mahkumiyetine, sanık ...’ın da katılan ...’a yönelik yaralama suçundan mahkumiyetine, sanıklar ... ve ... yönünden ise; nitelikli yağma suçundan dolayı ilk derece mahkemesi tarafından 27.10.2014 tarihli beraatlerine karar verilmiş olup, bu hükmün sanıklar müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 07.07.2020 tarihli, 2018/2675 esas ve 2020/2654 sayılı kararıyla İade, Red ve Onama hükümleri dışında, sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...'a yönelik yağma suçundan verilen beraat; sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik silahla tehdit ve kasten yaralama suçlarından, sanık ... hakkında katılan ...'a yönelik yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri, “... Sanıklar ... ve ...'ın yağma ve nitelikli yaralama, sanıklar ... ve ...'nin ise yağma suçlarından mahkumiyetleri yerine, kanıtların takdirinde ve suçun vasıflandırılmasında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesiyle (oy çokluğu ile) bozulmuştur.
    ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin Dairemizce verilen işbu bozma kararına uyarak verdiği 11.02.2021 günlü kararla, sanıklar ... ve ... hakkında TCK’nın 86/1. ve 87/3. maddeleri uyarınca 1 yıl 9 ay hapis cezası (Bu hüküm kararımızın I- no.’lu bölümünde onanmıştır.) ve aynı Kanun’un 149/1-a-c-h ve 168/3. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis cezası, sanıklar ... ve ... hakkında TCK'nın 149/1-a-c-h, 168/3 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası hapis ve hak yoksunluğuna mahkûm edildiği, bu kararın da sanıklar ..., ... ve ... müdafiileriyle sanık ... ve katılan ... vekili tarafından süresinde temyiz edildiği incelenen dosya kapsamından anlaşılmıştır.
    Gelinen aşama itibariyle somut olayda nitelikli yağma suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı Dairemiz tarafından yeniden değerlendirilmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.10.2019 tarihli, 2158-4577 esas ve sayılı; 26.01.2016 tarihli, 2015/6-709 esas ve 2016/33 sayılı; 18.11.2014 tarihli, 810-501 esas ve sayılı; 20.05.2014 tarihli, 617-271 esas ve sayılı; 25.02.2014 tarihli, 678-98 esas ve sayılı; yine 05.07.2013 tarihli, 1548-346 esas ve sayılı kararlarında da belirtildiği üzere ve özetle;
    “5237 sayılı TCK'nın 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.
    Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK'nın 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir. Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.
    765 sayılı TCK döneminde “gasp” olarak ta adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilâve unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
    Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
    Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.”
    “Hırsızlık (ve yağma) suçlarında failin faydalanma amacıyla hareket etmesi yeterlidir, ayrıca çaldığı (veya yağmaladığı) maldan faydalanmış olması aranmaz, bu nedenle bu hususun araştırılmasına gerek yoktur...
    Fayda kavramı izafidir; kişiden kişiye, olaydan olaya değişebilir. Faydalanma amacı maddi nitelikte olabileceği gibi, manevi nitelikte de olabilir. Faydalanma kastından maksat, çalınan (veya yağmalanan) malda malikinin sahip bulunduğu bütün olanakları kullanma istek ve iradesidir. Bu nedenle avantaj sağlama, kendini tatmin etme, kullanma, kaprisini yerine getirme vs. maksatları faydalanma kastını oluşturacaktır.
    Yarar sağlamak kavramıyla, sadece mal varlığındaki artışları anlamamak gerekir. Failin elde etmeyi umduğu her türlü tatmin ve haz yarar kavramının içinde düşünülmesi gerekir. Örneğin, bir kimsenin nişanlısına hediye etmek için bir yüzük, bir bahçeden gül çalması da yarar kapsamında değerlendirilmelidir.
    Failin amaçladığı yarar kendisine olabileceği gibi, başkasına da yönelik olabilir (Hasan Tahsin GÖKCAN – Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5005–5006).”
    “Cebir ve tehdit, malvarlığına karşı işlenen suçta araç olduğundan, yağma suçuna malvarlığına karşı işlenen suçlar bölümünde yer verilmiştir. (Hasan Tahsin GÖKCAN – Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5242–5343).”
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 765 sayılı TCK döneminde benzer bir olayda “... sanığın savunmasında, maksadının jandarmanın silahını gaspetmek olmayıp kaçarken kendisini arkasından vurmasın diye aldığını ileri sürmesine ve mağdura ait başkaca bir eşya dahi almamış bulunmasına göre, yağma suçunun unsurlarının oluşmadığı”na karar vermiştir.
    Yine 6. Ceza Dairemiz 27.10.2005, 10644/9164 esas ve sayılı kararında, benzer bir olay nedeniyle, “... Sanıklar ile katılan arasında otomobil satımı nedeniyle uyuşmazlık olduğu, olay tarihinden önce de bu yüzden kavga ettikleri, olay gecesi katılanın ...’dan gelip bir lokantada yemek yediğini öğrenen sanıkların, lokantaya gelerek yakınan ile kavga ettikleri, 3 gün iş ve gücünden geri kalacak şekilde yaraladıkları, kavga sırasında yakınanın elini belindeki tabancaya atması üzerine ondan önce davranarak tabancayı alıp ertesi gün savunmaları ile karakola gelip tabancayı teslim ettiklerinin anlaşılması karşısında; sanıkların suça konu tabancayı mal edinmek ya da yararlanmak kastı ile almadıkları, eylemlerinin etkili eylem suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması”nı bozma sebebi yapmıştır.Bu açıklamalardan sonra somut olay ve fiil, yağma suçunun manevi unsuru yönünden değerlendirildiğinde;
    Sanıklar yağma suçuna yönelik olarak alınan bütün savunmalarında ve özetle; katılanın polis olduğunu bilmediklerini, katılanın silahını mal edinme, faydalanma veya kullanma amacıyla almadıklarını, ayrıca sanıklar ... ve ... ayrıca kimseyi darp etmediklerini, olay anında arbede yaşanırken silahın patladığını, sanık ...’nin silahla bir başkasına daha zarar gelmemesini temin amacıyla katılan ...’ın elinden çekerek aldığını ve silahı üzerinde taşımak yerine sakladığını, olay anında alkollü olduğu için polislere teslim etmediğini, ertesi gün polislere teslim edeceğini ancak henüz teslim edemeden polislerin eve gelmesi üzerine sazlık alanda silahı sakladığı yeri göstererek silahı iade ettiğini savunmuşlardır.
    Yapılan yargılama sonunda, alkollü olan sanıklar ..., ..., ... ve ...’ün 27.05.2012 tarihinde gece 02:00 sıralarında olay mahallinde bir iş yerinin camlarını kırdıkları, evinde dinlenmekte olan polis memuru katılan ... ve kardeşi ...’ın gürültü üzerine, yakındaki evlerinden çıkıp olay yerine gelerek sanıklara camı kimin kırdığını sordukları, sanıklarla aralarında tartışma çıktığı, tartışmanın kavgaya dönüştüğü, sanık ...'un bıçak çektiği, katılan ...’ın da tabancasını çekip havaya bir kaç el ateş ettiği, sanık ...'un taksi durağına doğru kaçtığı, katılan ...’ın elindeki tabancayla sanık ...’u takip edip yakaladığı, burada birbirlerine karşılıklı vurmaları sonucu katılanın burnunun kırıldığı, boğuşma sırasında silahın patlayıp katılanın elinden de yaralanmasına neden olduğu, o sırada sanıklar ... ve ...’in olay yerine geldikleri, sanık ...’in katılanın elinde bulunan tabancayı çekip aldığı ve olay yerinden uzaklaştığı, bilahare Sandı Çayı kenarında bulunan sazlık alanda bir yere sakladığı, aynı gün öğle vakti 12.00 sıralarında polis evine gelince tabancayı sakladığı yeri göstererek bulunmasını ve katılana iadesini sağladığı, dosya kapsamından anlaşılmıştır.
    Dairemiz çoğunluğu, sanıklardan ...’nin katılana ait silahı alma eyleminde Kanun'un kabul ettiği anlamda yarar sağlama maksadıyla hareket etmediği, diğer sanıkların ise; bu fiile iştirak ettiklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği bu nedenle sanık ... yönünden müsnet suçun manevi unsurunun oluşmadığı, diğer sanıkların ise; tabancanın alınması fiiline iştiraklerinin sabit olmadığı görüşündedir.
    Esasen olay yerine sonradan gelen sanık ... aksi kanıtlanamayan ve tersine diğer delillerle desteklenen, bu sebeple de itibar edilmesi gereken savunmasına göre; katılan ...’nın elinde bulunan silahı, başkalarına zarar vermemesi amacıyla çekip alırken katılanın şahsına karşı güç kullanmadığı gibi, katılanı yaralayan sanıklar ... ve ... ile diğer sanık ...’yle birlikte hareket ettiği de kanıtlanamadığından mahkumiyet hükmü ve iddianamedeki nitelendirmelerden farklı olarak TCK’nın 142/2-b maddesi kapsamında nitelikli hırsızlık suçunu işlediği düşünülebilirse de; korunma içgüdüsüyle, kendisine ve başkalarına zarar verilmesini önlemek amacıyla silahı çekip aldığı, hırsızlık ve yağma suçlarında aranan anlamda yarar sağlamak maksadıyla hareket etmediği, olay yerinden uzaklaştığı, alkollü olduğu için ilk etapta götürüp teslim edemediği, evinde değil sazlık alanda sakladığı, ancak bu silahın, birkaç saat sonra evine gelen kolluğa yerini göstermek suretiyle bulunmasını ve katılana iadesini sağladığı anlaşılmıştır.
    İlk derece mahkemesi tarafından yağma olarak nitelendirilen fiilin, önceden planlı olmayıp, tesadüfi bir karşılaşma sonrasında işlendiğinde kuşku bulunmamaktadır. Katılanın polis olduğunu bilip bilmemesinin, sanığın somut olayda yarar sağlama maksadıyla hareket edip etmemesi bakımından önemi yoktur.
    Ayrıca diğer sanıklar ..., ... ve ...’nin ise; mahkumiyet kararında yağma olarak nitelendirilen “Sanık ... tarafından katılana ait tabancanın elinden çekilip alınması” fiiline iştirak ettiklerine dair, soyut iddia dışında kesin, yeterli ve inandırıcı hiçbir delil elde edilememiştir.
    Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
    T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

    Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05.07.2022 tarihli ve 6-2021/47102 sayılı itiraz istemi yerinde görülmemiş olduğundan İTİRAZIN REDDİNE, ile 5271 sayılı CMK’nın 308/2. fıkrası uyarınca Dairemizin 26.05.2022 tarihli, 2021/22432 Esas ve 2022/7958 Karar sayılı kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 13.10.2022 gününde oyçokluğu karar verildi.

    MUHALEFET ŞERHİ:

    Yağmanın temel şekli TCK'nın 148. maddesinin 1.fıkrasında; "Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." Ayrıca "Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de yağma suçunda cebir sayılır." şeklinde düzenlenmiştir.
    Suçun kanuni tanımından da anlaşılacağı gibi; yağma suçunun manevi unsuru 'kast'tır. Kastın dışında 'maksat veya saik' gibi başka bir manevi unsura yer verilmemiştir. Bu nedenle failin bir malı cebir veya tehditle alması suçun oluşması bakımından yeterlidir. Bunu hangi maksatla yaptığının suçun oluşması bakımından bir önemi yoktur.
    Ancak uygulamada Yargıtay 6. Ceza Dairesi ile Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış yargısal içtihatları ile 'faydalanma kastı' yağma suçunun unsuru haline gelmiş ise de, Ceza Genel Kurulunun 02.07.2020 tarih, 2018/341 esas ve 2020/341 sayılı kararında; "yağma suçunun oluşması için suça konu malın sahiplenme kastı ile alınmasının şart olmadığı, 'yararlanmanın' sadece ekonomik menfaati değil, bilgi edinmeyi de kapsadığı" hususuna açıkça yer verilmek suretiyle 'faydalanma kastının' kapsamı genişletilmiş, "mağdurun cep telefonunu, içindeki fotoğraflara ve mesajlara bakmak için zor kullanmak suretiyle geçici olarak alan ve daha sonra iade eden sanığın eyleminde" yağma suçunun unsurları itibariyle oluştuğu" sonucuna varılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Oluş ve dosya kapsamına göre, sanıkların alkollü bir vaziyette yolda yürüyerek nara atıp taşkınlık yaptıkları, sokak üzerindeki iş yerlerinin vitrin camlarını kırdıkları, bu cam kırma ve nara seslerini duyan, izinli olup evinde istirahatte bulunan polis memuru katılan ...'ın, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu Ek-4.üncü maddeden kaynaklanan görev ve yetkiye dayanarak, yanına kardeşi ...'ı da alarak aşağıya inip sanıkların yanına gittiği, polis tanıtma kimliğini gösterdiği, sanıklardan ...'un kama şeklindeki bıçağını çıkartarak "Ulan burada birilerinin elini, kolunu kesmeden bu iş bitmeyecek" şeklinde tehdit içeren cümleler kurarak ...'ın üzerine yürüdüğü, bunun üzerine katılanın elinde bulunan tabanca ile havaya üç el uyarı ateşi ettiği, uyarı ateşinden sonra sanık ...'un elindeki kama bıçağıyla kaçmaya başladığı, katılan ...'ın da arkasından sanığı takip ederek kovaladığı, biraz ilerideki taksi durağına geldiklerinde sanığın durarak katılanla tekrar tartıştığı ve bu esnada sanık ...'un yumruk ile katılan ...'a vurduğu, diğer sanık ...'un da arkadan gelerek yumruk ve tekme ile katılanı darp ettikleri ve burun kırığı oluşturacak şekilde yaraladıkları, sanık ...'un katılana hitaben "Sen silah gösteriyordun, ver bakalım silahı" diyerek katılanın elindeki silahı almaya çalıştığı, ancak katılan ...'ın elindeki silahı bırakmadığı, daha sonra sanıklardan ... ile ...'nin de olay yerine geldiği, sanık ...'nin katılan ...'ın elindeki silahı alarak olay yerinden kaçtığı, tabancayı "Sandı Çay'ı" kenarında bulunan araziye sakladığı, ihbar üzerine soruşturmayı yürüten kolluk görevlilerinin istemesi üzerine silahı bu yerden alarak görevlilere teslim ettiği,
    Bu duruma göre; sanıkların işledikleri suçlar nedeniyle, kendilerini yakalayıp işlem yapmak isteyen, görevli ve yetkili Polis Memuru katılan ...'ın tabancasını, sahiplenme kastı ile almamış olsalar dahi, katılanı etkisiz kılarak, suç yerinden kaçmak ve haklarında işlem yapılmasını önlemek kastıyla hareket ettikleri dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olup, bu hususunda" faydalanma kastı" niteliğini taşıdığı ortadadır.
    Bu haliyle sanıklara isnat olunan nitelikli yağma suçunun tüm unsurları itibariyle oluştuğu, Dairemizin daha önceki "bozma ilamına" uyularak, yerel mahkemece verilen mahkumiyet hükmünün usul ve yasaya uygun olduğu ve isteme uygun olarak onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuz için sayın çoğunluğun bozma görüşüne iştirak etmiyorum.

    Hemen Ara