Esas No: 2022/8348
Karar No: 2022/14160
Karar Tarihi: 19.10.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/8348 Esas 2022/14160 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2022/8348 E. , 2022/14160 K."İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : İstinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
1-)Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin olarak verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararına yönelik yapılan incelemede:
Hükmolunan cezanın miktarı ve türü gözetildiğinde, 5271 sayılı CMK'nın 286/2-a maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizleri mümkün olmadığından, temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-)Sanık hakkında nitelikli yağma suçuna ilişkin olarak verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararının incelemesine gelince:
5271 sayılı CMK'nın 288. maddesinin ''Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.'', aynı Kanunun 294. maddesinin ''Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı Kanunun 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek, sanık müdafii dilekçesinde özetle; yağma suçunun maddi ve manevi unsurlarının gerçekleşmediğini, istinaf kararının usul ve esas açısından yanlış olduğunu, suçun vasfının 124. madde kapsamında olduğunu, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğini ileri sürmüş, anılan temyiz dilekçesindeki belirtilen sebeplere yönelik yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.10.2019 tarihli, 2158-4577 esas ve sayılı; 26.01.2016 tarihli, 2015/6-709 esas ve 2016/33 sayılı; 18.11.2014 tarihli, 810-501 esas ve sayılı; 20.05.2014 tarihli, 617-271 esas ve sayılı; 25.02.2014 tarihli, 678-98 esas ve sayılı; yine 05.07.2013 tarihli, 1548-346 esas ve sayılı kararlarında da belirtildiği üzere ve özetle;
“5237 sayılı TCK'nın 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK'nun 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.
765 sayılı TCK döneminde “gasp” olarak ta adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilâve unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.”
“Hırsızlık (ve yağma) suçlarında failin faydalanma amacıyla hareket etmesi yeterlidir, ayrıca çaldığı (veya yağmaladığı) maldan faydalanmış olması aranmaz, bu nedenle bu hususun araştırılmasına gerek yoktur...
Fayda kavramı izafidir; kişiden kişiye, olaydan olaya değişebilir. Faydalanma amacı maddi nitelikte olabileceği gibi, manevi nitelikte de olabilir. Faydalanma kastından maksat, çalınan (veya yağmalanan) malda malikinin sahip bulunduğu bütün olanakları kullanma istek ve iradesidir. Bu nedenle avantaj sağlama, kendini tatmin etme, kullanma, kaprisini yerine getirme vs. maksatları faydalanma kastını oluşturacaktır.
Yarar sağlamak kavramıyla, sadece malvarlığındaki artışları anlamamak gerekir. Failin elde etmeyi umduğu her türlü tatmin ve haz yarar kavramının içinde düşünülmesi gerekir. Örneğin, bir kimsenin nişanlısına hediye etmek için bir yüzük, bir bahçeden gül çalması da yarar kapsamında değerlendirilmelidir.
Failin amaçladığı yarar kendisine olabileceği gibi, başkasına da yönelik olabilir (Hasan Tahsin GÖKCAN – Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5005–5006).”
“Cebir ve tehdit, malvarlığına karşı işlenen suçta araç olduğundan, yağma suçuna malvarlığına karşı işlenen suçlar bölümünde yer verilmiştir (Hasan Tahsin GÖKCAN – Mustafa ARTUÇ, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 5242–5343).”
Bu açıklamalardan sonra somut olay ve fiil, yağma suçunun manevi unsuru yönünden değerlendirildiğinde;
Dairemiz somut olayda sanığın eşi olan katılandan cep telefonunu alması fiilinde nitelikli yağma suçunun oluşmayacağı, zira sanığın, Kanunun kabul ettiği anlamda yarar sağlama maksadıyla hareket etmediği, bu nedenle müsnet suçun manevi unsurunun oluşmadığı görüşündedir.
Açıklanan nedenlerle;
Sanığın eşi olan mağdurun telefonunu faydalanmak maksadı ile aldığı hususu sabit olmadığından, yağma suçunun unsurlarının oluşmadığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5271 sayılı CMK'nın 304/2. maddesi uyarına yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere dosyanın ... 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine, sanık ...’nın tutuklulukta geçirdiği süre ve 5275 sayılı CGTİHK'nın 105/A maddesi de gözetilerek başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse TAHLİYESİNE, tahliyesi için ... Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 19/10/2022 tarihinde Sayın Üye ...’ın muhalefeti ile oyçokluğuyla ile karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık ... ile mağdur ...'nın evli oldukları, sanık ...'ın daimi olarak yurt dışında yaşadığı, olay tarihinde tatil amacıyla Türkiye'ye geldiği, olay tarihi olan 07/02/2022 günü saat 21.47 sıralarında sanığın mağdur ...'yi telefon ile arayarak "Gel seninle bir yere gidelim" dediği, mağdurun ilk etapta gitmek istemediği, sanığın ısrarı üzerine mağdurun, sanığın sevk ve idaresinde bulunan kiralık araca bindiği, mağdurun araca binmesinden hemen sonra sanığın mağdura hitaben; "Ben silah aldım sizi öldüreceğim" şeklinde tehdit ederek mağdurun kullanımında olan 0536 911 0615 gsm numaralı, 353418113502212/01 IMEI numaralı Samsung marka mavi renkte, üzerinde pembe şeffaf kılıf bulunan cep telefonunu mağdurun elinden aldığı, mağdurun araçtan inmek istemesi üzerine sanığın aracın kapılarını kilitleyerek mağdurun araçtan inmesini engellediği, sanığın, mağdurun yüz kısmına yumruk atarak mağdura hitaben; "Seni öldüreceğim, köye götürüyorum, ben soracağım sen bana hesap vereceksin, seni keseceğim, kazanda pişireceğim" şeklinde tehdit ederek mağdurun yüzüne yumruk vurmak suretiyle darp ettiği dava konusu olayda; oluşa, yakınan ve tanık beyanları ile adli rapor ve dosya içeriğine göre, sanığın eyleminin bir bütün halinde yağma suçunu oluşturduğu, bu gerekçe ile hükmün onanmasını gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun suçun yasal unsurlarının oluşmadığına ilişkin bozma kararına katılmıyorum.