Esas No: 2016/3664
Karar No: 2016/6415
Karar Tarihi: 18.11.2016
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/3664 Esas 2016/6415 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.04.2016 tarih ve 2016/150914 sayılı tebliğnamesi ile ekindeki Adalet Bakanlığının 29.03.2016 tarihli Kanun Yararına Bozma konulu yazılarında; başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan hükümlü ... Bekci’nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 268/1 yollamasıyla 267/1, 269/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu cezasının anılan Kanunun 50/1. maddesi gereğince 1 ay 8 gün süreyle kamuya yararlı bir işte çalışma tedbirine çevrilmesine dair Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.09.2011 tarihli ve 2010/414 esas, 2011/1582 sayılı kararının infazı sırasında, sanığın seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmediğinden bahisle 2 ay 15 gün hapis cezasının aynen infazına ilişkin, aynı Mahkemenin 10.09.2012 tarihli ve 2012/520 esas, 2012/884 sayılı kararının "Mersin Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce yapılan tebligata rağmen tebliğ tarihinden itibaren on günlük süre içerisinde şube müdürlüğüne başvurmayarak denetimli serbestlik tedbirine aykırı davranan sanık hakkında, duruşma açılarak yargılama yapılmış ise de, sanık adına çıkartılan duruşma davetiyesinde çağrıya rağmen gelmediği takdirde yokluğunda hapis cezasının infazına karar verileceği şeklinde ihtarı içermediği cihetle sanığın savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle dosya üzerinden karar verilmesinde isabet görülmediği" gerekçesiyle Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
1- OLAY:
Olay günü polis otosunu görünce kaçan ve üzerinde demir kesme makası ile hırsızlık şüphelisi olarak yakalandığında kendisinin Ekrem Bekci olduğunu söyleyen hükümlü ... Bekci"nin, karakola getirilerek parmak izi incelemesi sonucunda gerçek kimliğinin belirlenmesi ve ifadesi sırasında da kimliğini açıklaması nedeniyle hakkında başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan kamu davası açıldığı,
Yapılan yargılaması sonunda, Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.09.2011 tarihli ve 2010/414 esas, 2011/1582 karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 268/1 yollamasıyla 267/1, 269/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu cezasının anılan Kanunun 50/1-f maddesi gereğince 1 ay 8 gün kamuya yararlı bir işte çalışması seçenek tedbirine çevrilmesine karar verildiği, kararın da temyiz edilmeksizin 24.11.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kesinleşmiş hükmün infazı sırasında, hükümlünün seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmemesi nedeniyle Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesince, duruşma açılarak hükümlüye duruşma gününü bildirir davetiyenin tebliğinin sağlandığı, buna rağmen duruşmaya gelmeyen hükümlü hakkında verilen zorla getirme kararının da adreste bulunmamasından dolayı uygulanamaması üzerine, 10.09.2012 tarihli ve 2012/520 esas, 2012/884 karar sayı ile 2 ay 15 gün hapis cezasının aynen infazına karar verilmiş, bu karara karşı itiraz edilmemiştir.
Karardan önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlüden yazılı görüşlerini bildirmeleri istenilmemiştir.
2-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Mersin Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce yapılan tebligata rağmen tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi içerisinde şube müdürlüğüne başvurmayarak seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmeyen hükümlü hakkında açılan duruşmada, hükümlünün, adına çıkartılan duruşma gününü bildirir davetiye "çağrıya rağmen gelmediği takdirde yokluğunda hapis cezasının infazına karar verileceği" ihtarını içermediği halde, 2 ay 15 gün hapis cezasının aynen infazına dair Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.09.2012 tarihli ve 2012/520 esas, 2012/884 sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
3- HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 50. maddesinin 6. fıkrasında; "Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz",
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun "Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama" başlıklı 98. maddesinin 1. fıkrasında; "Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir",
Aynı Kanunun 101. maddesinin 1. fıkrasında da; "Cezanın infazı sırasında, 98 ila 100"üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir" hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre;
Hükümlünün seçenek tedbirin gereklerini yerine getirmemesi nedeniyle TCK"nın 50/6. maddesi uyarınca dosya yeniden ele alındığında, 5275 sayılı Kanunun 98 ve 101. maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden inceleme yapılmak suretiyle karar verilmelidir.
Duruşma açılmış olması ise, bu hükümler karşısında, hükümlüye duruşmada hazır edilmesi veya hazır bulunmadığı takdirde yokluğunda duruşmaya devamla karar verileceği şerhini içerir bildirim yapılması hakkını vermeyecektir.
Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün yazılı olarak görüşlerini bildirmelerinin istenip istenmeyeceği hususu hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak Cumhuriyet savcısının görüşü sorulmuşsa, hükümlüden görüş sorulması da savunma hakkının gereğidir.
Yukarıda belirtilen düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmemesinden dolayı TCK"nın 50/6. maddesi uyarınca karar verilmek üzere dosya ele alındığında, mahkemenin, dosya üzerinden yapması gereken incelemeyi duruşma açarak yerine getirdiği ve Cumhuriyet savcısının görüşünü de almadığı gözetildiğinde, hükümlü adına çıkartılan duruşma gününü bildirir davetiyeye "çağrıya rağmen gelmediği takdirde yokluğunda hapis cezasının infazına karar verileceği" meşruhatı yazılmadan hükümlünün yokluğunda duruşmaya devamla 2 ay 15 gün hapis cezasının aynen infazına karar vermesinde hukuka aykırılık görülmemiş olduğundan kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
4- SONUÇ VE KARAR:
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmediğinden, Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.09.2012 tarihli ve 2012/520 esas, 2012/884 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.