Esas No: 2022/10384
Karar No: 2022/14347
Karar Tarihi: 24.10.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/10384 Esas 2022/14347 Karar Sayılı İlamı
6. Ceza Dairesi 2022/10384 E. , 2022/14347 K."İçtihat Metni"
Nitelikli yağma suçundan sanık ... hakkında yapılan duruşma sonunda; mahkumiyetine ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 26/02/2019 tarihli hükmün, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Dairemizin 22.03.2021 günlü ve 2020/367 Esas, 2021/5617 Karar sayılı ilamı ile Onama yolundaki kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/03/2022 günlü ve KD-2022/28500 sayılı yazısı ile itiraz Yasa yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/03/2022 günlü ve KD-2022/28500 sayılı yazılarında özetle;
"... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 30/05/2012 tarihli iddianamesiyle sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli yağma suçundan kamu davası açılmış, yapılan yargılama sonunda ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30/05/2013 tarihli, 2012/124 Esas ve 2013/145 Karar sayılı sanıkların beraatlerine dair kararı Cumhuriyet Savcısı'nın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 20/11/2017 gün ve 2014/9147 Esas, 2017/4647 Karar sayılı ilamı ile; "..sanıkların eyleminin yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını oluşturduğu gözetilmeden delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek ... şekilde beraat hükmü kurulması" sebebiyle bozulmasına karar verilmiştir. Bozma üzerine yapılan yargılama sonunda ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 26/02/2019 tarihli, 2017/439 Esas ve 2019/107 Karar sayılı kararında "Sanıkların ayrı TCK'nın 149/1-a-c-h, 62, 53/1, 58. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna, sanıkların hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına " hükmolunmuştur.
Sanık ... müdafii ve sanık ... ve müdafiinin süresi içinde temyiz istemleri üzerine;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızca düzenlenen 06/02/2020 tarihli 2019/40211 sayılı Tebliğname ile;
"Sanıklar hakkında TCK 149/1-d maddesi uygulanması gerektiği halde uygulanmaması temel ceza belirlenirken asgari hadden uzaklaşılmış olması nedeniyle bozma sebebi olarak belirtilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre yerinde görülmeyen temyiz istemlerinin reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASI" talep edilmiş,
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 22/03/2021 gün ve 2020/367 Esas, 2021/5617 Karar sayılı ilamı ile;
"15.04.2020 günlü ve 13100 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklik ile;
Sanık ... hakkında tekerrüre esas alınan ilamındaki mahkumiyetin hırsızlık suçuna ilişkin olmayıp, 765 sayılı TCK'nın 512/1. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 165/1. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması suçuna ilişkin olması, sanığın başkaca tekerrüre esas alınabilecek sabıkasının bulunmaması gözetildiğinde; tekerrüre esas olan bu ilam sebebi ile öncelikle uyarlama yargılaması yapılarak ve hükümden sonra 24/10/2019 tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan, 5237 sayılı TCK'nın 165. maddesinde tanımı yapılan suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun, uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca; ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.'' hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip hakkında bahsedilen ilamın esas alınarak TCK'nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu, infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilerek bozma sebebi yapılmamıştır.
Sanıkların, eylemini geceleyin, birden fazla kişi ile birlikte, silahla ve büro tarzı işyerinde gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 149. maddesinin 1. fıkrasının (a), (c) ve (h) bentlerinin yanı sıra (d) bendinin de uygulanması gerektiği gözetilmeden anılan bentler ile uygulama yapılması, mahkemece gösterilen teşdit gerekçesi nedeniyle sonuca etkili görülmediğinden ve aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; sanık ... ve müdafii ile sanık ... müdafiinin temyiz istemleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında, usul ve Yasaya uygun bulunan hükümlerin, tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA" karar vermiştir.
Sanık ...'nın 24/11/2021 ve sanık ... müdafiinin 16/02/2022 tarihli başvurusu üzerine dosyanın yapılan incelemesinde, aşağıda yer verilen nedenlerle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca sanık ... lehine itiraz olağanüstü kanun yoluna başvurulması gerekmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
Uyuşmazlık, sanık ...'nın mükerrir sayılıp sayılmayacağına ve sanığın sabıkasına konu Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 19/11/2002 tarih, 2001/428 Esas ve 2002/268 Karar sayılı ilamının TCK'nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Sanık ... hakkında;
"Sanığın sabıka kaydında daha önce Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 19/11/2002 tarih, 2001/428 Esas ve 2002/268 Karar sayılı ilamı ile suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak suçundan verilen erteli 10 ay ağır hapis cezasına ilişkin hükmün 20/06/2003 tarihinde kesinleştiği, 765 sayılı TCK'nın 95. maddesine göre, erteleme süresinin 5 yıl olduğu gözetildiğinde, erteleme süresinin bir kısmının 5237 sayılı TCK dönemini de kapsadığı anlaşılarak bu ilamın tekerrüre esas olduğu anlaşılmakla TCK'nın 58/6.maddesi uyarınca sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, hapis cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına,
765 sayılı TCK'nın 95/2. maddesi uyarınca erteleme kararının geri alınması için mahkemesine ihbarda bulunulmasına" karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece tekerrüre esas olduğu kabul edilen Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 19/11/2002 tarih, 2001/428 Esas ve 2002/268 Karar sayılı ilamında suç işlemek amacı ile örgüt kurmak suçundan 765 sayılı TCK'nın 313/1, 59/2. maddesi gereğince 10 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi gereğince cezanın teciline hükmedildiği ve temyiz edilmeden 20/06/2003 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 58. maddesinde "Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular" başlığı altında tekerrür hükümleri düzenlenmiştir.
Madde 58- (1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
(2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl,
Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.
(3) Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur.
(4) Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz. Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları hariç olmak üzere; yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
(5) Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.
(6) Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
(7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir.
(8) Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde yapılır.
(9) Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 09/11/2021 tarihli ve 2019/1-365 esas, 2021/538 karar ve 08/10/2020 tarihli ve 2019/6-647 Esas, 2020/407 Karar sayılı ilamlarında; tekerrür hükümlerinin uygulanma koşulları ile erteli cezaların tekerrüre esas alınıp alınamayacağı değerlendirilmiş olup, anılan kararlarda da açıklandığı üzere;
5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca erteli olan hükümlülüğün tekerrüre esas alınması hakkında;
5237 sayılı TCK'nın 51. maddesinde hapis cezasının ertelenmesi düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK uygulamasında, anılan Kanun'un 51/8. maddesi uyarınca hakkındaki hapis cezasının ertelenmesine karar verilen hükümlünün, denetim süresini yükümlülüklere uygun ve iyi hâlle geçirmesi hâlinde, cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde ise, 5237 sayılı TCK’nın 51/7. maddesi uyarınca ertelenen cezanın kısmen veya tamamen çektirilmesine karar verilebilecektir. Her iki hâlde de diğer koşulların varlığı hâlinde, erteli mahkûmiyet hükümlerinin tekerrüre esas alınmasında yasal bir engel bulunmamaktadır. Kesinleştikten sonra iyi hâlle geçirilme nedeniyle infaz edilmiş sayılan ya da denetim süresi içinde yükümlülüklere aykırı davranılması nedeniyle aynen çektirilmesine karar verilen bu hükümlülükler tekerrrüre esas olabilecektir.
647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca erteli olan hükümlülüğün tekerrüre esas alınması hakkında;
765 sayılı TCK'nın 81/1. maddesinde, “Bir kimse beş seneden ziyade müddetle bir mahkumiyete uğradıktan sonra cezasını çektiği veya ceza düştüğü tarihten itibaren on sene ve diğer cezalarda beş sene içinde başka bir suç daha işlerse yeni suça verilecek ceza altıda bire kadar artırılır” hükmü vardı.
Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesinin cezanın infaz edilmiş olması şartına bağlı tutulduğu, ertelenmiş ceza ise, infaz edilmiş ceza olmadığına göre, tekerrür hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı” şeklindeki 20.05.1942 gün 31/14 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere; tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi, önceki mahkûmiyetin infazı koşuluna bağlandığından, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca erteli cezanın, 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilip de infaz edilmediği sürece bu Kanun hükümlerine göre tekerrüre esas alınmayacağı tartışmasızdır.
765 sayılı TCK’nın 95. maddesinde “...Cürüm ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer hir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkum olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur” şeklinde getirilen düzenlemeye göre 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca ertelenen cezalar, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun işlenmemesi hâlinde 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi uyarınca, “esasen vaki olmamış” sayılacağı ve ortada mahkûmiyet hükmü kalmayacağından, bu durumda 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca da tekerrür hükümlerinin uygulanması söz konusu olamayacaktır.
Ancak anılan Kanun'un 58. maddesine göre tekerrrür hükümlerinin uygulanabilmesi için hükmün kesinleşmesi yeterli olup infaz edilmiş olma koşulu aranmadığından, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesine göre erteli cezalar 5237 sayılı TCK döneminde deneme süresi doluncaya kadar tekerrüre esas olabilecektir. Yine deneme süresi içinde başkaca bir suç işlenmesi nedeniyle aynen çektirilmesine karar verilmesi halinde de tekerrüre esas alınabileceklerdir.
Bu itibarla, tekerrür, ikinci bir suçun işlenmesine bağlı olarak ortaya çıkan bir sonuç olup, 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca verilen cezanın 647 sayılı Kanun'un 6. maddesine göre ertelenmiş olması ve deneme süresi içinde ikinci bir suçun işlenmiş olması hâlinde, erteli hükmün 5237 sayılı TCK döneminde işlenmiş suç açısından tekerrüre esas alınmasının olanaklı olduğunun kabulü gerekir.
765 sayılı TCK uygulamasında, erteli cezalarda deneme süresi, önceki mahkûmiyetin kabahate ilişkin olması durumunda, hüküm tarihinden itibaren bir yıl, cürüm niteliğindeki bir suça ilişkin olması hâlinde ise beş yıl olarak kabul edilmiş iken, 5237 sayılı TCK’da sabit bir deneme süresi öngörülmeyerek, bu sürenin bir ila üç yıl arasında belirlenmesi hususunda hâkime takdir yetkisi tanınmıştır. 647 sayılı Kanun'un 6. maddesinde düzenlenen erteleme kurumu ile 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme kurumu arasında uygulanma koşulları ve hukuksal sonuçları bakımından oldukça büyük farklılıklar bulunmaktadır.
Hükmolunan cezanın 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca ertelenmesi durumunda, 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesine göre, sanığın hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde önceki verilen ceza türünden, bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkûm olmaması hâlinde, cezası tecil edilmiş olan mahkûmiyeti esasen vaki olmamış sayılacağı; buna karşın, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca hükmolunan cezanın ertelenmesi hâlinde ise, erteleme süresinin suç işlemeden geçirilmiş olması durumunda ceza infaz edilmiş sayılacaktır. Görüldüğü gibi 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi doğurduğu hukuksal sonuçlar bakımından 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme kurumundan tamamen farklıdır.
Mahkûmiyetin vaki olmamış sayılması sonucunu doğuran hüküm 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, tekerrürün uygulanabilmesi için ertelemede deneme süreleri bakımından 765 sayılı Kanun'un 95. maddesinde belirtilen sürelerin göz önünde bulundurulması gerekir.
İtiraza konu dosyamızda;
Sanık ... hakkında ... 1. Ağır ceza Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli ve 2017/439 esas ve 2019/107 karar sayılı kararı ile TCK'nın 149/1-a-c-h, 62, 53/1, 58. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine esas alınan Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 19/11/2002 tarihli ve 2001/428-2002/268 sayılı ilamında sanığın 765 sayılı TCK'nın 313/1, 59/2. maddesi gereğince 10 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi gereğince cezanın teciline karar verildiği ve hükmün 20/06/2003 tarihinde kesinleşmesi karşısında;
Sanığın tekerrüre esas alınan ilamının hüküm tarihi olan 19/11/2002 tarihinden itibaren 647 sayılı Kanun'un 6 ve 765 sayılı Kanun'un 95/2. maddesi uyarınca hesaplanacak beş yıllık deneme süresinin suç tarihi olan 25/12/2007 tarihinden önce 19/11/2007 tarihinde dolduğu, sanığın uyuşmazlığa konu silahla birden fazla kişi ile birlikte gece vakti yağma suçunu belirtilen beş yıllık deneme süresinin geçmesinden sonra işlediği anlaşılmakla,
Sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden ... şekilde mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten 5320 sayılı yasanın 8.maddesine göre yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi gereğince BOZULMASI, ancak bu husus yeniden yargılanmayı gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesi uyarınca, hükümden sanık ... hakkında tekerrür ükümlerinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılmasına ve diğer kısımlarının aynen bırakılmasına karar verilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASI"na karar verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Açıklanan nedenlerle Yüksek Daire kararına karşı sanık ... lehine 5271 sayılı Kanun’un 308. maddesi uyarınca itiraz olağanüstü kanun yoluna başvurulmuştur.
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İtirazımızın KABULÜ ile,
2-Yargıtay Yüksek 6. Ceza Dairesinin 22/03/2021 gün ve 2020/367 Esas, 2021/5617 Karar sayılı "sanık ... hakkındaki hükmün ONANMASI" kararının KALDIRILMASI,
3-"Sanığın tekerrüre esas alınan ilamının hüküm tarihi olan 19/11/2002 tarihinden itibaren 647 sayılı Kanun'un 6 ve 765 sayılı Kanun'un 95/2. maddesi uyarınca hesaplanacak beş yıllık deneme süresinin suç tarihi olan 25/12/2007 tarihinden önce 19/11/2007 tarihinde dolduğu, sanığın uyuşmazlığa konu silahla birden fazla kişi ile birlikte gece vakti yağma suçunu belirtilen beş yıllık deneme süresinin geçmesinden sonra işlediği anlaşılmakla,
Sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden ... şekilde mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8. maddesine göre yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi gereğince BOZULMASI, ancak bu husus yeniden yargılanmayı gerektirmediğinden, aynı yasanın 322 nci maddesi uyarınca, hükümden sanık ... hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılmasına ve diğer kısımlarının aynen bırakılmasına karar verilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASI",
4-İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, 5271 sayılı Kanun’un 308/3. maddesi uyarınca bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi," şeklinde itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.
Dosya Dairemize gönderilmekle okunarak gereği düşünüldü;
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
5271 sayılı CMK'nm 6352 sayılı Yasanın 99.maddesi ile değişik 308.maddesi gereğince yapılan incelemede;
Sanığın tekerrüre esas alınan ilamının hüküm tarihi olan 19/11/2002 tarihinden itibaren 647 sayılı Kanunun 6. ve 765 sayılı Kanun'un 95/2. maddesi uyarınca hesaplanacak beş yıllık denetim süresinin, suç tarihi olan 25/12/2007 tarihinden önce 19/11/2007 tarihinde dolduğu, sanığın üzerine atılı nitelikli yağma suçunu, belirtilen beş yıllık denetim süresinin geçmesinden sonra işlediği gözetildiğinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde olduğu anlaşılmakla;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İTİRAZININ KABULÜNE,
2-Dairemizin 22.03.2021 günlü ve 2020/367 Esas, 2021/5617 Karar sayılı ilamının diğer yönlerinin korunmasına,
Ancak;
Sanık ... hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelemesinde;
Sanığın, eylemini geceleyin, birden fazla kişi ile birlikte, silahla ve büro tarzı işyerinde gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 149. maddesinin 1. fıkrasının (a), (c) ve (h) bentlerinin yanı sıra (d) bendinin de uygulanması gerektiği gözetilmeden anılan bentler ile uygulama yapılması, mahkemece gösterilen teşdit gerekçesi nedeniyle sonuca etkili görülmediğinden ve aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun, sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak,
Sanığın tekerrüre esas alınan ilamında, sanık ve müdafiinin yokluğunda verilen kararın sanık müdafiine 10.12.2002 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük temyiz süresinin sonunda 18.12.2002 tarihinde sanığın erteli hükmünün denetim süresinin başladığı, bu tarihten itibaren 647 sayılı Kanunun 6. ve 765 sayılı Kanun'un 95/2. maddeleri uyarınca hesaplanacak beş yıllık denetim süresinin, suç tarihi olan 25/12/2007 tarihinden önce 18/12/2007 tarihinde dolduğu, sanığın, üzerine atılı nitelikli yağma suçunu, belirtilen beş yıllık denetim süresinin geçmesinden sonra işlediği, sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas başkaca bir ilamın da bulunmadığı anlaşılmakla; sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden ... şekilde mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle itiraza uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından “sanık ... hakkında TCK'nın 58. maddelesinin uygulanmasına” ilişkin bölümlerin çıkarılması suretiyle, diğer yönleri usul ve Yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.