Esas No: 2016/4602
Karar No: 2016/5869
Karar Tarihi: 18.11.2016
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/4602 Esas 2016/5869 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.05.2016 tarih ve 2016/189209 sayılı tebliğnamesi ve ekindeki Adalet Bakanlığının 26.04.2016 tarihli Kanun Yararına Bozma konulu yazılarında; görevi kötüye kullanma, iftira ve sahtecilik suçlarından şüpheliler ... KOM şube görevlileri haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 14.03.2012 tarih ve 2011/64799 soruşturma, 2012/12197 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.07.2012 tarih, 2012/1644 D. İş sayılı kararında "her ne kadar ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 14.03.2012 tarihli kararda “iddialara dayanak teşkil eden HTS raporlarının değiştirildiği iddialarının değerlendirilmesinin davayı görmekte olan hakimin takdirinde olduğundan bahisle” kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, müştekinin çıkar amaçlı suç örgütüne üye olma ve soruşturmanın gizliliğini ihlal suçlarından sanık olarak yargılandığı, (kapatılan) ... 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/78 esas sayılı dosyasında, suç örgütüyle görüşmeleri içerir HTS raporlarının sahteliğinin ileri sürülmesi ve müşteki tarafça sunulan Avea Telefon Şirketine ait detaylı arama dökümünde söz konusu görüşmelerin bulunmadığının anlaşılması ve anılan Mahkeme dosyasının mahkumiyet kararı ile sonuçlandırılması üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 28.12.2015 tarihli ve 2015/185 esas, 2015/5279 sayılı kararı ile bozulmasına müteakip, ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.02.2016 tarihli ve 2016/69 esas, 2016/53 sayılı kararı ile yeniden yapılan yargılamada, sanığın atılı suçlar yönünden beraat ettiğinin anlaşılması karşısında, ilgili HTS kayıtları yeniden getirtilerek ve ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.02.2016 tarihli ve 2016/69 esas, 2016/53 sayılı dosyası istenip incelenerek, sonucuna göre şüphelilerin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması talep olunmuştur.
OLAY:
Müşteki ... vekili 28.07.2011 tarihli dilekçesinde; ... KOM Şubesinde görev yapan şüphelilerin hazırlamış olduğu "HTS inceleme ve analiz raporu", "örgüt eylemlerinin olay kronolojik sıralaması" ve "bilgi notu" başlıklı belgelerin içerikleri itibariyle gerçeği yansıtmaması nedeniyle sahte oldukları, bu belgelere dayanılarak hakkında suç örgütüne yardım ve gizliliği ihlal suçlarından kamu davası açıldığını ayrıca emniyet genel müdür yardımcılığı görevine son verildiğini ileri sürerek şikayetçi olmuş ve görevliler hakkında yapılacak soruşturma sonucunda belirtilen suçlardan kamu davası açılmasını talep etmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığı herhangi bir soruşturma işlemine ve araştırmaya gerek görmeden 14.03.2011 tarih ve 2011/64799 soruşturma sayılı kararı ile özetle, "dava açılması nedeniyle artık belgelerin sahteliğinin yargılama makamı olan mahkemece araştırılması gerektiği zira kanıtları takdir ve değerlendirme görevinin mahkemeye ait olduğu" gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş, bu karara karşı müşteki vekilinin süresi içinde yaptığı itiraz "kararda bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesiyle ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.07.2012 tarih, 2012/1644 D. İş sayılı kararı ile kesin olarak reddedilmiştir.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Müştekinin iftira, görevi kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarından yaptığı şikayet üzerine yapılan soruşturma evresi sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca "dava açılması nedeniyle artık belgelerin sahteliğinin yargılama makamı olan mahkemece araştırılması gerektiği zira kanıtları takdir ve değerlendirme görevinin mahkemeye ait olduğu" gerekçesiyle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın "kararda bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesiyle kesin olarak reddine ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.07.2012 tarih, 2012/1644 D. İş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Anayasanın 36. maddesinde "herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." hükmüne,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde;
"1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde, veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir.
2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.
3. Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak;
c) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek;
d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek;
e) Duruşmada kullanılan dili anlama dışı veya konuşma dışı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak." hükümlerine yer verilmiştir.
Ceza Muhakemeleri Kanunundaki düzenlemeler ise;
" Madde 160 - (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."
"Madde 170 -(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler."
"Madde 172 - (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir." şeklindedir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere Cumhuriyet savcısı kendisine yapılan suç duyurusu veya şikayet üzerine suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti için hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm yasal yöntemlere başvurmalıdır. Müşteki tarafından sahte olduğu ve yargılamada aleyhinde kullanıldığı ileri sürülen belgenin gerektiğinde bilirkişiden yararlanarak araştırmak da bu soruşturma usullerinden birisidir. Kaldı ki; Cumhuriyet savcısı gerçeğin ortaya çıkması için sadece taraflarca ileri sürülen delillerle yetinmeyip resen tespit ettiği tüm delilleri toplamalıdır .
Somut olayda, müşteki görevden alma ve yargılamaya konu etme şeklinde hukuki sonuçlar doğuran belgelerin gerçeği yansıtmadığı ve içerik itibariyle görevlilerce sahte olarak düzenlendiği ileri sürülüp bu iddiaların doğruluğunu gösterecek bilgileri de sunmasına rağmen Cumhuriyet savcısı, dava dosyasını getirtip incelemeden, hukuki dayanaktan yoksun olacak şekilde; "dava açılması nedeniyle artık belgelerin sahteliğinin yargılama makamı olan mahkemece araştırılması gerektiği zira kanıtları takdir ve değerlendirme görevinin mahkemeye ait olduğu" belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. CMK"nın 160. maddesine göre Cumhuriyet savcısının görevi kendisine yapılan ihbar ve şikayetin doğru olup olmadığını araştırmak olup, bu görevi mahkemeye aktarmak gibi bir görev ve yetkisi bulunmamaktadır. Aksine, iddiaya konu olan belgelerin sahte olup olmadığını araştırarak sonucundan mahkemeye bilgi vererek, maddi gerçeğin ortaya çıkmasına ve nihayetinde adaletin tecellisine katkıda bulunmalıdır.
Bu durumda, Cumhuriyet savcısının, müşteki vekili tarafından sunulan Avea Telefon Şirketine ait detaylı arama dökümünde söz konusu görüşmelerin bulunmadığının anlaşılması ve anılan Mahkeme dosyasının mahkumiyet kararı ile sonuçlandırılması üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 28.12.2015 tarihli ve 2015/185 esas, 2015/5279 sayılı kararı ile bozulmasına müteakip, ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.02.2016 tarihli ve 2016/69 esas, 2016/53 sayılı kararı ile yeniden yapılan yargılamada, sanığın atılı suçlar yönünden beraat ettiğinin anlaşılması karşısında, ilgili HTS kayıtları yeniden getirtilerek ve ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.02.2016 tarihli ve 2016/69 esas, 2016/53 sayılı dosyası istenip incelenerek gerekli olan diğer tüm delilleri topladıktan sonra, toplanan delillerin kamu davası açmaya yeterli şüphe oluşturup oluşturmadığını değerlendirmesi gerekirken eksik soruşturma ve yanlış gerekçe ile verilen kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına kararına yönelik itirazın kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiş ve anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ VE KARAR:
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.07.2012 tarih, 2012/1644 D. İş sayılı kararının Ceza Muhakemesi Kanununun 309/3. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın aynı Kanunun 309/4-a maddesi gereğince mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.