Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/5171 Esas 2016/5867 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/5171
Karar No: 2016/5867
Karar Tarihi: 18.11.2016

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/5171 Esas 2016/5867 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2016/5171 E.  ,  2016/5867 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.06.2016 tarih ve 2016/21983 sayılı tebliğnamesi ve ekindeki Adalet Bakanlığının 15.05.2016 tarihli Kanun Yararına Bozma konulu yazılarında; başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan sanık Yasin Davalou"nun, Türk Ceza Kanununun 267/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar anılan Kanunun 53/1-a,b,c,d,e maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına dair ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2011 tarih ve 2009/293 E. 2011/1852 K. sayılı kararının;
    "1-Sanığın kimlik bilgilerini bildirdiği ..."ın gerçek kişi olup olmadığı araştırılıp, kimlik bilgilerinin gerçekte var olan kişiye ait olduğunun belirlenmesi durumunda sanığın eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 268/1. maddesi yollamasıyla, 267/1. maddesindeki "iftira" suçunu oluşturacağı, hayali olduğunun anlaşılması durumunda ise anılan Kanunun 206/1. maddesinin uygulanması gerektiği,
    2-5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi.." gerekçeleri ile Ceza Muhkemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca Kanun Yararına Bozulması talep olunmuştur.

    OLAY:
    .... adına sahte olarak düzenlenmiş pasaport ile ülkemize girdikten sonra 06.10.2008 tarihinde işlediği hırsızlık suçundan hakkında soruşturma yapılması sırasında kimliğini sahte pasaporta uygun olarak ... olarak beyan ettiği ve bu kimlik bilgileri ile hakkında ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/1807 E. sayılı dosyasında hırsızlık suçundan kamu davası açıldığı ve aynı isimle tutuklandığı, 17.12.2008 tarihinde tahliye olması üzerine sınır dışı edilmesinin temini için ... Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılması akabinde emniyet görevlilerinin, sanığın ... Devletinin ... Konsolosluğuna müracaatını sağlamasından sonra aynı konsoloslukça 02.02.2009 tarihinde sanığın gerçek kimliğinin ... olduğu bildirilmiştir. Bunun üzerine sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan soruşturmaya başlanmıştır.
    Sanık hakkında ayrıca sahtecilik suçundan da aynı mahkemenin 2008/1812 E. sayılı dosyasında kamu davasının açılmış olduğu ve bu dosyada yürütülen yargılamanın 06.11.2008 tarihli oturumunda gerçek isminin ... olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır.
    Sanık hakkında hırsızlık suçundan açılan davanın yürütüldüğü aynı mahkemenin 2008/1807 E. sayılı dosyasından ... Devleti ... Konsolosluğunca düzenlenmiş "geçiş belgesi" temin edilerek tercüme ettirildiği ve başkaca kimlik bilgisi araştırılması yapılmadığı, 21.12.2011 tarihinde sanığın ve müdafiinin yokluğunda "başkalarına ait kimlik bilgilerini kullanma suçunu işlediği sübuta erdiğinden eylemine uyan 5237 sayılı Kanunun 268/1 yollamasıyla 267/1. maddesi uyarınca suçun işleniş şekli dikkate alınarak sanığın takdiren 1 yıl müddetle hapis cezası ile cezalandırılmasına... hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar anılan Kanunun 53/1-a,b,c,d,e maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına..." hükmedildiği, gerekçeli kararın adli yardım sözleşmesi kapsamında 06.09.2014 tarihinde sanığa ... ülkesinde tebliğ edildiği, süresinde kanun yoluna başvurulmadığı için mahkumiyet kararının kesinleştiği anlaşılmaktadır.

    KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    "1-Sanığın kimlik bilgilerini bildirdiği ..."nın gerçek kişi olup olmadığı araştırılıp, kimlik bilgilerinin gerçekte var olan kişiye ait olduğunun belirlenmesi durumunda sanığın eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 268/1. maddesi yollamasıyla, 267/1. maddesindeki "iftira" suçunu oluşturacağı, hayali olduğunun anlaşılması durumunda ise anılan Kanunun 206/1. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden
    2-5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği nazara alınmadan.. " yazılı şekilde karar verilmesinde isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.

    HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Konuyla ilgili Türk Ceza Kanunundaki düzenlemeler aşağıda belirtilen şekildedir:
    " Madde 53 - (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
    a)Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
    b)Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan,
    c)Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
    d)Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
    e)Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.
    (2)Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.
    (3)Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.
    (4)Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
    (5)Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.
    (6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar."
    Ayrıca hüküm tarihinden sonra Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararı ile Türk Ceza Kanununun 53. maddesindeki bazı düzenlemeler de iptal edilmiştir.
    "Madde 268 - (1) İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır."
    "Madde 267 - (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
    "Madde 206 - (1) Bir resmî belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandır."
    Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere;
    İftira suçunun özel bir halini düzenleyen TCK"nın 268. maddesinde öngörülen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, bunun dışında resmi belgenin düzenlenmesinin gerektiği durumlarda resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine karşı başkasının kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma eyleminin ise TCK"nın 206. maddesine uyan suçu oluşturacaktır.
    Sanığın hırsızlık soruşturması sırasında gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği "..." isminin ve kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olup olmadığı konusunda ise kuşku bulunduğu açıktır. ... Devletinin ... Konsolosluğunun kolluğa verdiği cevapta kuşkuyu ortadan kaldırmaya yeterli değildir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken ... yetkili makamlarından sanığın bildirdiği ... kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olmadığı sorularak, gerçek kişiye ait olmadığının tespiti ya da bu husustaki kuşkunun giderilememesi halinde şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanık hakkında Türk Ceza Kanununun 206. maddesi uyarınca hüküm kurulması gerektiği gözönüne alınarak hukuki durumunun tespiti gerekir.
    Sanık hakkında verilen hapis cezasının sonucu olarak uygulanması gerekli Türk Ceza Kanunun 53/1-c maddesinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi altsoyu dışındaki kişiler tarafından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a,b,d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarına ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde tüm haklardan hapis cezasının infazının tamamlanmasına kadar yoksun bırakma kararı verilmesi isabetli görülmemiştir. Yeniden hüküm kurulması sırasında Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararı da dikkate alınmalıdır.

    SONUÇ VE KARAR:
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2011 tarih ve 2009/293 E. 2011/1852 K. sayılı kararının; Ceza Muhakemesi Kanununun 309/3. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın aynı Kanunun 309/4-a maddesi gereğince mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara