Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/19908 Esas 2022/14742 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/19908
Karar No: 2022/14742
Karar Tarihi: 27.10.2022

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/19908 Esas 2022/14742 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık hakkında güveni kötüye kullanma ve nitelikli hırsızlık suçlarından mahkumiyet kararı verilmiştir. Ancak sanığın vesayet görevinin sona erip ermediği ve görevi sırasında aldığı paraların kullanımı hakkında yeterli bilgi verip vermediği konusunda belirsizlikler bulunmaktadır. Ayrıca, güveni kötüye kullanma suçu da uzlaşma kapsamına alındığından hükümlerin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 470 vd. maddelerinde vesayetin ve vasilik görevinin sona ermesi ve sonuçları hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda, sanığın görevi henüz sona ermemişse mal varlığı kısıtlının mirasçılarına teslim edilinceye kadar mal varlığını hazır bulundurmak zorundadır ve son rapor onaylandıktan sonra vasilik görevi sona erecektir. Ayrıca, TCK'nin 6/1-c maddesi kapsamında kamu görevi yapan sanığın zimmet suçu işlemesi durumunda zincirleme bir şekilde suç işlemiş olacağı unutulmamalıdır. 5237 sayılı TCK'nın 155/2. maddesinde tanımı yapılan güveni kötüye kullanma suçu uzlaşmaya dahil edilmiştir. 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca, esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
6. Ceza Dairesi         2021/19908 E.  ,  2022/14742 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇLAR : Hırsızlık ve güveni kötüye kullanma
    HÜKÜMLER : Mahkumiyet ve ceza verilmesine yer olmadığına

    Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
    Sanık hakkında güveni kötüye kullanma ve nitelikli hırsızlık suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
    Diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
    Ancak,
    1-4721 sayılı TMK'nın 470 vd. maddelerinde vesayetin ve vasilik görevinin hangi hallerde sona ereceğinin ve sonuçlarının ne olduğu, buna ilişkin prosedürün nasıl işleyeceğinin hüküm altına alındığı, buna göre kısıtlının ölümü ile vasi tayin edilen sanığın görevinin henüz sona ermediği, vesayet makamının kararı ile bu görevin son bulacağı, yine aynı Kanunun 489. ve 491. maddelerine göre sanığın yönetimle ilgili son raporu ve kesin hesabı vesayet makamına vermekle yükümlü olduğu gibi mal varlığını kısıtlının mirasçılarına teslim edilmek üzere hazır bulundurmak zorunda olduğu, vesayet makamınca son rapor ve kesin hesap onaylandıktan ve kısıtlının mal varlığı mirasçılarına teslim edildikten sonra vesayet makamının vasinin görevinin sona erdiğine karar vermesi üzerine vasilik görevinin sona ereceği, ayrıca vasiliğin TCK'nın 6/1-c maddesi kapsamında kamu görevi, vasinin ise kamu görevlisi olduğu nazara alındığında; kısıtlının 27.06.2015 tarihinde vefat ettiği sanığın vasilik görevinin sona erdiğine ilişkin herhangi bir kararı verilmediği dikkate alındığında, kısıtlı ...’ın vasisi olarak görev yapan sanığın, müteveffa ...’ın 27.06.2015 tarihinde vefat etmesinden önce 24.06.2015 HSBC bankasındaki hesabından 75.000 TL, kısıtlının vefatından sonra 30.06.2016 tarihinde ise 5.934 TL paranın “kardeşim ...’a borç iadem” açıklamasıyla gönderildiğinin tespit edildiği, vesayet makamınca defter tutma mecburiyetinin getirilmediği vasi olan sanığında bu paraları nereye harcadığı hususunda vesayet makamına bilgi vermediği, savunmasında kısıtlının daha önce kendisinende hissedar olduğu Çayırova/...’deki taşınmazı satıp bedelini kendisine ödemediğini bu nedenle sözkonusu taşınmaz satışı nedeniyle alacaklı olduğunu, ayrıca hesaptaki paranın taşınmaz satışından elde edilen ve payına düşen miktar olduğunu kısıtlı Kamil’in kendisine söylediğini, bu paranın 40.000 TL’si ile kısıtlının borçlarını ödediğini, tedavi ve cenaze masraflarını karşıladığını, kalan 40.000 TL’si ile kendi borçlarını ödediğini beyan ettiği ancak bu harcamalara ilişkin bir kısım belge ve makbuzlar ibraz ettiği somut olayda; dosya içerisinde sanık tarafından kısıtlı için yapıldığı iddia edilen bir çok harcama belgesi bulunduğunun anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi amacıyla, harcama belgelerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ve özellikle kısıtlı için yapılan harcamalar niteliğinde olup olmadığının harcama belgelerini düzenleyen ilgililerin bilgi ve görgülerine başvurularak ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak tespitinden sonra uhdesinde kısıtlıya ait paranın bulunduğunun kesin olarak saptanması halinde görevi kapsamında kendisine tevdi edilen kısıtlıya ait paraların mal edinilmesi eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme şekilde zimmet suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek ... şekilde hüküm kurulması,
    2-Kabule göre de,
    Hükümden sonra 24/10/2019 tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK'nın 155/2. maddesinde tanımı yapılan güveni kötüye kullanma suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca; ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.'' hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiisi ile katılanlar ... ve ... vekillerinin temyiz istemleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 27.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara