Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/23654 Esas 2022/15266 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/23654
Karar No: 2022/15266
Karar Tarihi: 07.11.2022

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/23654 Esas 2022/15266 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2021/23654 E.  ,  2022/15266 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
    SUÇLAR : Nitelikli yağma ve banka veya kredi kartının kötüye kullanılması
    HÜKÜMLER : İstinaf başvurusunun esastan reddi ve mahkumiyet

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
    I-Sanık ... hakkında banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
    Hükmolunan cezanın miktarı ve türü gözetildiğinde, 5271 sayılı CMK'nın 286/2-a maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizi mümkün olmadığından, sanık müdafiinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
    II-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında nitelikli yağma suçundan; sanık ... hakkında banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelemesine gelince;
    5271 sayılı CMK'nın 288. maddesinin ''Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.'', aynı Kanunun 294. maddesinin ''Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı Kanunun 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek, sanık ... müdafii dilekçesinde; sanığa verilen cezanın ikrar edilen suç ile orantılı olmadığını, özel kastın varlığı aranmadan katolog ceza verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, suçun teşebbüs aşamasında kaldığını, kimsenin zararı olmadığını, ceza verilemeyeceğini, suçun unsurlarının oluşmadığını, üst sınırdan cezanın hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü, sanık ... dilekçesinde; verilen cezanın ağır olduğunu belirtti, sanık ... müdafii dilekçesinde özetle; yağma suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını, sanığın diğer sanıklarla eylem ve fikir birliğinin olmadığını, cezanın hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü, sanık ... müdafii dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına veya beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtmiş, anılan temyiz dilekçelerindeki belirtilen sebeplere yönelik yapılan incelemede;
    Sanık ... hakkında tekerrüre esas alınan ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1204 Esas, 2013/78 Karar sayılı ilamına konu 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesinin, suç tarihinden sonra 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesinin yürürlükten kaldırılarak atılı suça ilişkin düzenlemenin 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesi kapsamı içine alındığı ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Yasa ile değişik 3/18. maddesi ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle, hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiğinin anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi hususunun infaz aşamasında değerlendirilmesi olanaklı görülmüştür.
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdiri ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararına göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    Yargılama giderlerinin her bir sanığın sebep olduğu tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesi gerektiği gözetilmeden, “eşit olarak” tahsiline karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii ile sanık ... müdafiinin temyiz istemleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 303/1-h. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından “Yargılama giderlerinin sanıklardan eşit olarak tahsiline” ilişkin kısım çıkartılarak yerine "Sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı sorumlu tutulmalarına” tümcesi eklenmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın mahkemesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 07.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara