Esas No: 2015/8839
Karar No: 2016/4476
Karar Tarihi: 27.06.2016
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/8839 Esas 2016/4476 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Suça sürüklenen çocuk ..."in iftira suçundan TCK 268/1. madde yollaması ile 267/1, 31/2. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, görevi yaptırmamak için direnme suçundan TCK 265/1, 31/2, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince 7.300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hakaret suçundan TCK 125/3-a, 125/4, 31/2, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince iki defa 6.300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair ... 7. Çocuk Mahkemesinin 03.02.2015 tarihli ve 2014/322 esas, 2015/32 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
1-S.S.Ç. hakkında soruşturma aşamasında Adli Tıp Uzmanı tarafından işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algıladığı, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiği yönünde kanaat bildirilmesi, kovuşturma aşamasında düzenlenen sosyal inceleme raporunda ise S.S.Ç. ile ilgili hafif mental retardasyon ve davranış bozukluğu tanısı aldığının belirtilmiş olması karşısında, suç tarihi olan 02.07.2014 tarihi itibariyle suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği yönünde sağlık kurulu raporu alınarak çelişkinin giderilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
2-Suça sürüklenen çocuğun her iki müştekiye karşı ayrı ayrı hakaret ettiği yönünde bir iddia ve talep bulunmaması karşısında, tek eylemle birden fazla kamu görevlisine yönelik eylemi nedeniyle bir kez cezaya hükmolunup, TCK 43/2. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeyerek mağdur sayısınca mahkumiyetine karar verilmesinde,
3-Suça sürüklenen çocuğun görevi yaptırmamak için direnme eylemini birden fazla kamu görevlisine karşı gerçekleştirmesi karşısında tayin olunan cezadan 43/2. madde gereğince artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 21.08.2015 gün ve 94660652-105-34-7170-2015-17007/54567 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.09.2015 tarih ve 2015/301324 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
OLAY:
... Caddesinde uçucu madde kullanarak çevreyi rahatsız eden suça sürüklenen çocuğun ihbarı üzerine idari yaptırım uygulamak için olay yerine gelen kolluk görevlileri ... ve ... direndikten sonra kaçmaya başlayan, yakalandığında müştekilere sinkaflı sözlerle hakaret eden, tekme atarak direnen, kendisini ... olarak tanıtan, olay tutanağı, üst arama tutanağı, adli muayene raporunun sanığın bildirdiği ... adına diğer evrakların ise kendi adına düzenlenmesi karşısında iftira, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediğinin kabulü ile ... 7. Çocuk Mahkemesinin 03.02.2015 tarihli ve 2014/322 esas, 2015/32 sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında iftira suçundan TCK 268/1. madde yollaması ile 267/1, 31/2. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, görevi yaptırmamak için direnme suçundan TCK 265/1, 31/2, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince 7.300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hakaret suçundan TCK 125/3-a, 125/4, 31/2, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince iki defa 6.300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair verilen ve zorunlu müdafiin yüzüne karşı tefhim olunan karar zorunlu müdafii tarafından temyiz edilmediğinden, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen suça sürüklenen çocuk tarafından da temyiz edilmediğinden 11.02.2015 tarihinde kesinleştirilmiştir.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
1-S.S.Ç. hakkında soruşturma aşamasında Adli Tıp Uzmanı tarafından işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algıladığı, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiği yönünde kanaat bildirilmesi, kovuşturma aşamasında düzenlenen sosyal inceleme raporunda ise S.S.Ç. ile ilgili hafif mental retardasyon ve davranış bozukluğu tanısı aldığının belirtilmiş olması karşısında, suç tarihi olan 02.07.2014 tarihi itibariyle suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği yönünde sağlık kurulu raporu alınarak çelişkinin giderilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
2-Suça sürüklenen çocuğun her iki müştekiye karşı ayrı ayrı hakaret ettiği yönünde bir iddia ve talep bulunmaması karşısında, tek eylemle birden fazla kamu görevlisine yönelik eylemi nedeniyle bir kez cezaya hükmolunup, TCK 43/2. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeyerek mağdur sayısınca mahkumiyetine karar verilmesinde,
3-Suça sürüklenen çocuğun görevi yaptırmamak için direnme eylemini birden fazla kamu görevlisine karşı gerçekliştirmesi karşısında tayin olunan cezadan 43/2. madde gereğince artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesinde isabetsizlik bulunduğuna ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 31. maddesinin 1. fıkrasında "Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir."
2. fıkrasında "Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz."
3. fıkrasında "Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz."
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 32. maddesinin 1. fıkrasında "Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur."
"Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir."
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 43. maddesinin 1. fıkrasında "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle: 29.06.2005-5377 S.K./6.mad) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır."
2. fıkrasında "aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır. " hükmü yer almaktadır.
1-Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde işlediği fiillerin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı ve bu fiillerle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususundaki gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkarılması amacıyla; adli tıp uzmanlarının da içinde bulunduğu beş kişilik kuruldan sağlık raporu alınıp cezai sorumluluğu bulunup bulunmadığı tespit edildikten sonra hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
2-Kabul ve uygulamaya göre de; suça sürüklenen çocuğun cezai sorumluluğunun bulunduğunun anlaşılması halinde de, zincirleme suç hükümlerine göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
İsabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV) Sonuç ve karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, ... 7. Çocuk Mahkemesinin 03.02.2015 tarih 2014/322 esas ve 2015/32 sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
CMK"nın 309/4-b maddesi uyarınca yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre hüküm kurulması için müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına,
Dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.