Esas No: 2016/2274
Karar No: 2016/4472
Cumhurbaşkanına hakaret - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/2274 Esas 2016/4472 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Cumhurbaşkanına hakaret
Hüküm : TCK"nın 299/1, 62, 53. maddeleri gereğince
mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. maddesinde gösterilen ölçütler nazara alınmak suretiyle, TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde, suçun işleniş biçimi, işlendiği yer ve zaman, meydana gelen tehlikenin ağırlığı göz önünde bulundurularak alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir ceza tayini gerekirken sanık hakkında suçun işleniş biçimi de nazara alındığında temel ceza tayin edilirken alt sınırdan orantısız şekilde uzaklaşmayı gerektirir bir durum bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılarak TCK"nın 61. maddesine muhalefetle fazla ceza tayini,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
a- Ayrıntıları 07.06.1976 gün ve 4/3 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun uyum gösteren kararlarında açıklandığı üzere, özgürlüğü bağlayıcı cezanın tedbire çevrilmesi ve ertelenmesi, cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını sağlayan yargısal kişiselleştirme kurumlarıdır. Yine CMK"nın 230/1-d maddesine göre, cezanın kaldırılmasını veya hafifletilmesini ya da şiddetlendirilmesini gerektirecek nitelikteki hallerin varlığının ileri sürülmesi durumunda, bu hallerin sabit sayılıp sayılmadığının hükmün gerekçesinde gösterilmesi zorunludur. Cezanın kişiselleştirilmesi yasal bir zorunluluk olduğuna göre bunu sağlayan ertelemenin koşullarının varlığı halinde uygulanabilmesi için .
ayrıca talepte bulunulmasına gerek yoktur.
Bu açıklama ve düzenlemeler karşısında; biçimsel engeli bulunmayan sanığın, yargılama sürecine yansıyan pişmanlığının ve suç işleme eğiliminin, gerek gözlenen davranışları gerekse dosyadaki bilgi ve belgelerle değerlendirilerek objektif ölçülere dayalı bir karar verilmesi ve bu durumun hükmün gerekçesinde gösterilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
b- TCK"nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 02.06.2016 tarihinde sayın üyeler ... ve ..."ın 2 no"lu bozma kararının a bendi yönünden karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Sayın çoğunluğun bozma kararının (2-a) bendinde yer alan sanığa verilen cezanın ertelenmesi koşullarının tartışılması gerektiği yönündeki bozma nedenine katılmak mümkün görülmemiştir.
Şöyle ki;
5271 sayılı CMK"nın “Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar" başlıklı 230. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde "Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar”ın mahkumiyet gerekçesinde gösterileceği hükme bağlanmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 11.02.2014 tarih, 2013/11-297 ve 2014/61 sayılı ile 28.02.2012 tarih, 2012/3-133 ve 2012/72 sayılı kararlarında, mahkemece erteleme hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesinin talep bulunması halinde zorunlu olduğunu belirtmiştir.
Somut olayda ise;
Sanığın, hakkında tayin edilen hapis cezasının ertelenmesi konusunda ise gerek duruşmadaki beyanlarında gerekse temyiz dilekçesinde bir talebi bulunmamaktadır.
Diğer yönden, sanığın adli sicil kaydında ertelemeye engel teşkil etmemekle birlikte kasten yaralama suçundan mahkumiyeti ve yine bir başka kasten yaralama suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar yer almakta olup inceleme konusu suçtan hüküm kurulurken de açıklanması geri bırakılan hüküm nedeniyle ihbarda bulunulmasına da karar verilmiştir.
Kaldı ki, Yargıtay bozmasından sonra yeniden hüküm kurulurken ortaya çıkan yeni hal ve şartlara göre cezanın ertelenmesi durumunun tartışılmasının mümkün bulunduğuna da kuşku yoktur.
Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, tayin edilen cezanın ertelenmesi yönünde duruşmada ve temyiz dilekçesinde talebi bulunmayan, dosyada mevcut adli sicil kaydında mahkumiyet ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları yer alan sanık hakkında erteleme kurumunun tartışılması zorunluluğu olmadığı gibi, bu doğrultudaki bozmadan sonra davaya bakacak mahkemede cezanın ertelenmesinde zorunluluk olduğuna dair algı yaratma ihtimali bulunması gözetildiğinde bozma kararının (2-a) bendinde yazılı beyan nedeniyle iştirak etmiyoruz.