Esas No: 2016/436
Karar No: 2016/4371
Karar Tarihi: 20.06.2016
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/436 Esas 2016/4371 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP:
İftira suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 267/1, 269/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.140,00 Türk lirası ve 20,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair ... 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2012 tarihli ve 2010/178 esas, 2012/138 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1- Dosya kapsamına göre, sanığın başka erkeklerle gayri meşru ilişkisi bulunduğuna dair ifadelerinin hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin iftira suçundan hüküm kurulması,
2- Kabule göre de ... 25. Asliye Ceza Mahkemesince, sanığın anılan Kanunun 267/1. maddesinde düzenlenen iftira suçunu işlediği kabul edilmiş olmasına rağmen söz konusu maddede hapis cezasının yanında para cezasının öngörülmemiş olması karşısında, anılan Kanun"un 2. maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı şekilde hapis cezası yanında 20,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 23.11.2015 gün ve 94660652-105-06-8387-2012-E.24263/76866 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 15.12.2015 tarih ve 2015/388545 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
Sanık ...... sahte adını kullanarak 28.10.2007 tarihinde... Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü"ne hitaben yazdığı dilekçede şikayetçi ...y"un ... ve ... isimli şahıslarla ilişkisi olduğunu ayrıca yanında bir başka erkekle birlikte ... gittiğini içeren sözler sarfettiği, sanık ..."ın soruşturma aşamasında ... Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına yazdığı dilekçede, yukarıda anılan sözleri diğer sanık ..."nın kendisine ait bilgisayarda yazarak imzalattığını ve diğer sanık ...ı"nın kendisine komplo kurduğunu belirttiği olayda, iftira suçundan sanık
..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 267/1, 269/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.140,00 Türk lirası ve 20,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair ... 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2012 tarihli ve 2010/178 esas, 2012/138 sayılı kararı temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Dosya kapsamına göre, sanığın başka erkeklerle gayri meşru ilişkisi bulunduğuna dair ifadelerinin hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin iftira suçundan hüküm kurulması,
Kabule göre de; ... 25. Asliye Ceza Mahkemesince, sanığın anılan Kanun"un 267/1. maddesinde düzenlenen iftira suçunu işlediği kabul edilmiş olmasına rağmen söz konusu maddede hapis cezasının yanında para cezasının öngörülmemiş olması karşısında, hapis cezası yanında 20,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasında isabet olup olmadığına ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
TCK"nın 267/1 maddesindeki “Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü,
TCK"nın 125/1 maddesindeki “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.” hükmü,
CMK"nın 253. maddesinde;
"(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar,
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. (Ek cümle: 26/6/2009 - 5918/8 md.) Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.
(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya talimatı üzerine adlî kolluk görevlisi, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Cumhuriyet savcısı uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
(5) Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.
(6) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
(7) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) Şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşma teklifini kabul etmesi halinde, Cumhuriyet savcısı uzlaştırmayı kendisi gerçekleştirebileceği gibi, uzlaştırmacı olarak avukat görevlendirilmesini barodan isteyebilir veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler arasından uzlaştırmacı görevlendirebilir.
(10) Bu Kanunda belirlenen hâkimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri, uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulur.
(11) Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir. Cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır.
(12) Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Cumhuriyet savcısı bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir.
(13) Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.
(14) Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat
./..
verebilir.
(15) Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte Cumhuriyet savcısına verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır.
(16) Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
(17) Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.
(18) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
(19) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171"inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171"inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38"inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
(20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
(21) Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.
(22) Uzlaştırmacıya Cumhuriyet savcısı tarafından çalışma ve masraflarıyla orantılı bir ücret takdir edilerek ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır.
(23) Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.
(24) Uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin hususlar, yönetmelikle düzenlenir." hükmü,
CMK"nın 254. maddesinde;
"(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253"üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır.
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231"inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231"inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır," hükmü düzenlenmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi gerektiği, somut olayda; sanık ..."ın, katılan ..."un başka erkeklerle gayri meşru ilişkisi bulunduğu yönündeki soruşturma açılmasını gerektirmeyen fiil isnadına dair ifadelerinin uzlaşma kapsamında olan hakaret suçunu oluşturacağı, müşteki ve sanığa uzlaşma hususun hatırlatılarak, uzlaşma olmaması halinde hakaret suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinde,
İsabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
IV) Sonuç ve karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın istemi yerinde görüldüğünden, ... 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2012 tarih, 2010/178 esas ve 2012/138 sayılı kararının CMK’nın 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.