Esas No: 2016/1507
Karar No: 2016/4206
Karar Tarihi: 20.06.2016
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/1507 Esas 2016/4206 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP:
Hakaret ve iftira suçundan şüpheli ... hakkında, 17.09.2014 tarihli ...stargazete.com adresli internet haber sitesinde "Gülen "Allah taksiratlarını affetsin" diye buyurmuş!" başlığı altında yayımlanan yazı nedeniyle yürütülen soruşturma sonucunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 15.12.2014 tarihli ve 2014/44784 soruşturma, 2014/20468 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekilinin itirazının kabulü ile kaldırılmasına ilişkin mercii ... 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 06.02.2015 tarihli ve 2015/739 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.05.2015 gün ve 177028 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: "... 5. Sulh Ceza Hakimliğince, şikayete konu yazıda geçen "işte infaz edilecek kişiler, hayırlı olsun dedi mi militanları, ayrıca bir bölümünde anlayacağınız ... Allah taksiratlarını affetsin buyurup örgütüne bir kez daha hedef göstermiş" ifadelerini kullandığı, her ne kadar basın özgürlüğü içerisinde abartmaya yer verilebileceği, çarpıcı vurgulayıcı ifadeler kullanılabileceği AİHM kararlarında kışkırtmaya da başvurulabileceği kabul edilmekte ise, yazıda kullanılan ifadelerin bu kapsam dışında kaldığı şüpheli hakkında mahkemece yargılama yapılarak değerlendirme yapılması gerektiği düşüncesiyle itirafın kabulüne karar verilmiş ise de;
Basın yoluyla işlenen suçlarda hukuka uygunluk hallerinin, haber verme, eleştirme hakkı ve mağdurun rızası olduğu, haber verme ve eleştirme hakkının kabulü için, açıklama ve eleştiriye konu olan haberin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamu ilgi ve yararının bulunması, açıklama biçimiyle konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada "küçültücü" ifadelerin kullanılmaması gerektiği, somut olayda, haberin içeriği itibariyle görünür gerçeğe uygun ve güncel olduğu, paylaştığı fikir ve düşünceleri, toplum içindeki konumundan dolayı basının dikkatini çeken, takındığı tutum ve davranışları ve eylemleri nedeniyle kamuoyu tarafından yakından tanınan müştekinin haberinin yapılmasında kamu ilgi ve yararının bulunduğu, haberde geçen "...Allah taksiratlarını affetsin..." şeklindeki ifadelerin www.herkul.org adresli internet sitesinde 10.10.2010 günü müşteki ..."e ait video ve soru cevap şeklinde devam eden "Referandum sonrası ve Emniyette kadrolaşma" başlıklı bir röportajdan, yine "İşte infaz edilecek kişiler,..." şeklinde başlayan açıklamaların ise, 12.09.2014 tarihli ... Gazetesi"nde eski Mali Şube Müdürü...nın, aralarında şüphelinin ve Bakan, Vali, Emniyet Müdürü, Savcı, Yazarlar ve Gazetecilerin bulunduğu pek çok kişiden "18 Aralık hukuka darbe örgütü" adlı bir örgüt kurma ve üyesi oldukları iddiası ile şikayetçi olduğu haberinden alındığı, şüphelinin,... isimli kişinin aralarında kendisinin de olduğu bazı kişiler hakkında şikayetçi olup isimlerini belirterek örgüt kurma ve üyesi olarak suçlanması sebebiyle hedef gösterilmesini sert bir üslupla eleştirdiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.02.2007 tarihli ve 2007/7-28 esas, 2007/34 sayılı kararındaki [...eleştirinin sert bir üslupla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler polemik niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez.] şeklindeki açıklamalar da nazara alındığında, haberin açıklama biçimi ile konusu arasında düşünsel bağ bulunduğu ve müştekiyi küçük düşürücü ve incitici nitelikte bulunmayıp, suçu hukuka uygun kılan ağır eleştiri ve haber verme hakkı sınırları içerisinde kaldığı, bu nedenlerle, şüpheliye atılı suçların yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilerek, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 13.05.2015 gün ve 94660652-105-34-4709-2015-9731/30876 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.02.2016 tarih ve 2015/177028 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
I)Olay:
Şikayetçi... vekili tarafından, ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben sunulan 03.11.2014 havale tarihli dilekçede özet olarak; ... Gazetesinin 17.09.2014 tarihli nüshasında ve ...com isimli internet sitesinde yayınlanan ve şüpheli ... (...) tarafından kaleme alınan “Gülen "Allah Taksiratlarını Affetsin" Diye Buyurmuş” başlıklı haber ile şikayetçiye yönelik hakaret ve iftira suçlarının işlendiğinden bahisle suç duyurusunda bulunulmasına istinaden yürütülen soruşturma sonucunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 15.12.2014 tarihli ve 2014/44784 soruşturma, 2014/20468 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik şikayetçi vekilinin itirazına ilişkin olarak mercii ... 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 06.02.2015 tarihli ve 2015/739 değişik iş sayılı kararı ile itirazın kabulü ile kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar vermiştir.
II)Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Dosya kapsamına göre, haberin açıklama biçimi ile konusu arasında düşünsel bağ bulunduğu ve müştekiyi küçük düşürücü ve incitici nitelikte bulunmayıp, suçu hukuka uygun kılan ağır eleştiri ve haber verme hakkı sınırları içerisinde kaldığı, bu nedenlerle, şüpheliye atılı suçların yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilerek, itirazın yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
III)Hukuksal Değerlendirme:
Anayasanın 28. maddesinde;
“Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz.
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27. maddeleri hükümleri uygulanır.
Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan ve Devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber ve yazıyı, yazanlar ve bastıranlar veya aynı amaçla basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle önlenebilir. Dağıtımı önleyen yetkili mercii, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hakime bildirir. Yetkili hakim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa dağıtımı önleme kararı hükümsüz sayılır.
Yargılama görevini amacına uygun olarak yerine getirilmesi için kanunla belirtilecek sınırlar içinde hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz.
Süreli veya süresiz yayınlar, kanunun gösterdiği suçların soruşturma veya kovuşturmasına geçilmiş olması hallerinde hakim kararıyla; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlakın, korunması ve suçların önlenmesi bakımından gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle toplatılabilir. Toplatma kararı veren yetkili mercii, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili hakime bildirir; hakim bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa, toplatma kararı hükümsüz sayılır.
Süreli veya süresiz yayınların suç soruşturma veya kovuşturması sebebiyle zapt ve müsaderesine genel hükümler uygulanır.
Türkiye"de yayımlanan süreli yayınlar, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetin temel ilkelerine, milli güvenliğe ve genel ahlaka aykırı yayımlardan mahkum olma halinde, mahkeme kararıyla geçici olarak kapatılabilir. Kapatılan süreli yayının açıkça devamı niteliğini taşıyan her türlü yayın yasaktır; bunlar hakim kararıyla toplatılır.” hükmü ile
5187 sayılı Basın Kanununun 3. maddesinde;
“Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.
Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.02.2007 tarihli ve 2007/7-28 esas, 2007/34 sayılı kararında yer alan, "Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır. Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasanın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Kanunun 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada "küçültücü" sözlerin kullanılmaması gerekir... Yargılama konusu haber ve yorum metnindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere esasen, eleştirinin sert bir üslupla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler "polemik" niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez." şeklindeki açıklamalar dikkate alındığında;
İncelenen dosya kapsamına göre, haberin açıklama biçimi ile konusu arasında düşünsel bağ bulunduğu ve müştekiyi küçük düşürücü ve incitici nitelikte bulunmayıp, suçu hukuka uygun kılan ağır eleştiri ve haber verme hakkı sınırları içerisinde kaldığı, bu nedenlerle, şüpheliye atılı suçların yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilerek, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,
İsabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
IV)Sonuç ve karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, ... 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 06.02.2015 tarihli ve 2015/739 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK"nın 309/4-a maddesi kapsamında bozma nedeni davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin olduğundan müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.