Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/11271 Esas 2022/15999 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/11271
Karar No: 2022/15999
Karar Tarihi: 15.11.2022

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/11271 Esas 2022/15999 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2022/11271 E.  ,  2022/15999 K.

    "İçtihat Metni"


    Suça sürüklenen çocuk ... hakkında yapılan duruşma sonunda; hırsızlık suçundan mahkumiyetine ilişkin Gerede Asliye Ceza Mahkemesince verilen 31/03/2016 gün ve 2015/454 Esas, 2016/296 Karar sayılı hükmün suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyizi üzerine Dairemizin 28/09/2022 gün ve 2021/16415 Esas, 2022/12557 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanması kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12/10/2022 tarihli ve 2 - 2017/14707 sayılı yazısı ile iddianamede hırsızlık suçundan suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 145. maddesinin uygulanması istenilmiş, ancak hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde lehe olarak anılan madde hükmü uygulanmadığını, TCK'nın 145. maddesinin uygulanmama ihtimaline binaen suça sürüklenen çocuğa ek savunma hakkı tanınması gerektiği gerekçesiyle itirazda bulunulması üzerine itirazla ilgili yeniden değerlendirme yapılmak üzerine dosya Dairemize gönderilmiştir.
    Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/12/2011 gün ve 356-272 Esas-Karar sayılı kararında açıklandığı üzere, ...sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından birisi de; yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
    Savunma hakkının sınırlandırılamayacağı temel ilke olmakla birlikte, yasa koyucunun, yargılamanın uzamasını önlemek, gereksiz emek ve gider kaybına neden olmamak ve usul ekonomisi açısından bazı sınırlamalara gittiği de bir gerçektir. Ancak bu sınırlamalar istisna olup, bu gibi hallerde dahi, Usul Yasamız bazı koşulların varlığını aramaktadır.
    Öte yandan, savunma hakkının sınırlandığından söz edebilmek için, savunmanın hükmü etkileyecek nitelik taşıması ve yargılaması yapılan fiile ilişkin olması gerekir. 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesi, yargılaması yapılan ve iddianamede yasal unsurları gösterilen suçun temas ettiği yasa maddelerinden başkasıyla mahkumiyet durumunda veya cezanın arttırılmasını gerektiren nedenlerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması hallerinde savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesi uyarınca, sanığın ek savunmasını yapabilmesi için bir takım usullere uyulması yükümlülüğünü getiren özel bir düzenlemedir. Belirtilen bu haller ortaya çıktığında mahkemelerin, bu konuda yasanın öngördüğü biçimde savunmasını yapamayan kişiler hakkında mahkumiyet hükmü kurmaları mümkün değildir.
    Bu konuya ilişkin olarak Ceza Genel Kurulunun 29.12.1998 gün ve 321–393 sayılı kararında; “iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını gerektiren hallerin, ilk defa duruşma sırasında ileri sürülmesi halinde, sanık veya müdafisine ek savunma hakkı verilmeden, sanığın iddianamede gösterilen suçun temas ettiği kanun hükmünden başkasıyla cezalandırılamayacağı” sonucuna ulaşılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Gerede Cumhuriyet Başsavcılığınca nitelikli hırsızlık suçundan hazırlanan iddianamede sanık hakkında TCK’nın 145. maddesinin uygulanması istenmiş, atılı suç ve sevk maddeleri uyarınca savunmasını yapan sanığın iddianamede yasal unsurları gösterilen nitelikli hırsızlık suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
    Görüldüğü üzere, 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesinde öngörüldüğü biçimde suçun hukuki niteliği değişmediği gibi sanık hakkında uygulama şartları gerçekleşmediği için, uygulanmayan 5237 sayılı TCY’nın 145. maddesi ile cezanın artırılmasını gerektiren başka bir durum da ilk kez duruşmada ortaya çıkmamıştır. Sanık hakkında düzenlenen iddianamede yanılgı ile sanık hakkında uygulanması istenen bir indirim hükmünün sanık aleyhine olacak şekilde uygulanmaması sanığa ek savunma hakkı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu itibarla sanık hakkında iddianamede hatalı bir şekilde istenen TCK'nın 35, 39, 145, 168. madde gibi maddelerin uygulanmaması ihtimaline binaen sanığa ek savunma hakkı verilmesi gerekmediği gibi esasen böyle durumda ek savunma verilmesinin ihsası rey oluşturabileceği gözetilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12/10/2022 tarihli ve 2 - 2017/14707 sayılı itiraz istemi yerinde görülmemiş olduğundan itirazın REDDİ ile 5271 sayılı CMK’nın 308/2. fıkrası uyarınca Dairemizin 28/09/2022 tarihli, 2021/16415 Esas ve 2022/12557 Karar sayılı kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 15/11/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara