Esas No: 2018/7656
Karar No: 2020/8154
Karar Tarihi: 10.12.2020
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/7656 Esas 2020/8154 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde, vekil edeninin 179, 181, 182, 184, 186 ve 191 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, davalıların müvekkiline ait anılan taşınmazları onun rızası dışında 5 yıldan fazla süreden beri ekip biçerek kullandıklarını, davalılar hakkında ve dava konusu haksız müdahaleler nedeniyle vekil edeninin şikayeti nedeniyle Kahta Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/426 Esas, 2014/24 Karar sayılı dosyasında ceza aldıklarını, anılan ceza davasında, davalıların dava konusu taşınmazlara ekip biçerek müdahalede bulunduklarını kabul ettiklerini açıklayarak, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere ve dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süreyi kapsamak üzere 500,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, daha sonra 07.05.2015 tarihli dilekçeyle talebini 38.632,31 TL’ye çıkarmıştır.
Davalılardan ... yasal süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan ... ise usulüne uygun tebligatlara rağmen cevap dilekçesi sunmamış, vekili katıldığı duruşmalarda davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, Kahta Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/426 Esas sayılı ceza dosyası ile davalılar hakkında 179 ve 191 parsel sayılı taşınmazların 2011 yılında haksız yere işgal edildiğinden bahisle davalılara hapis cezasına hükmedildiği, mahkememizin dosyasının ise 179, 181, 182, 184, 186 ve 191 parsellerle alakalı olduğu, ecrimisil bedelinin geriye dönük 5 yıllık süre için istenildiği, ancak davacı tarafça taşınmazların 2014 yılından geriye dönük 5 yıl boyunca kullanıldığına ilişkin somut bir delil öne süremediği gibi bu hususlarda dinlenilen tanıkların çelişkili beyanlarda bulunmaları gözetildiğinde davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (iş yeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Somut olayda dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına göre her ne kadar davalıların taşınmazlarda malik olmadıkları anlaşılmakta ise de savunmalarında dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına göre paydaş maliklerinden olan ...’a tebaen kullandıklarını beyan etmişlerdir. Mahkemece dinlenen tanıkların açıklamalarından davalıların dava konusu taşınmazların her birinin tamamının mı yoksa yarısının mı kullanılmış olduğu anlaşılamamaktadır. Ayrıca mahkemece, davacının dava konusu taşınmazlarda kullanabileceği kısımların bulunup bulunmadığının da araştırılmadığı görülmektedir. Bu nedenle mahkemece taşınmazların başında yapılacak keşif ile her bir taşınmazın ne kadarlık kısmının kim tarafından ne sıfatla kullanıldığı, dava konusu taşınmazların her birinde davacının kullandığı ya da kullanmasına müsait olan kısımların bulunup bulunmadığı tanıkların dinlenmesi suretiyle tespit edilmelidir. Bu tespit neticesinde dava konusu taşınmazlardan davacının kullandığı ya da kullanmasına müsait olan kısım bulunanlar yönünden davanın reddine karar verilmesi, şayet dava konusu taşınmazların her birinin tamamının davalılar tarafından kullanıldığının tespiti halinde ise davalıların anılan taşınmazları tapu kayıtlarında paydaş olan dava dışı ...’a tebaen kullandıklarına yönelik savunmaları nedeniyle ...’ın tapudaki pay oranını aşan kısımlar yönünden, davacının anılan taşınmazların her birinde malik olduğu tarihler ve davacının her bir taşınmazdaki pay oranı dikkate alınarak ecrimisil hesaplaması yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.