Esas No: 2020/845
Karar No: 2021/4880
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/845 Esas 2021/4880 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVACILAR : ... V.D.
DAHİLİ DAVACI : SAİME KAYA
DAHİLİ DAVALILAR: MERAL KOCABIYIK V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafça istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından, yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.09.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar Meral Kocabıyık v.d. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’in maliki olduğu 29 ve 31 parsel sayılı taşınmazları mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğluna satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu 29 ve 31 parsel sayılı taşınmazların devir işlemlerinin iptali ile tapu kayıtlarının eski hale getirilmesini istemişler; davacılar vekili 10.06.2016 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacıların miras payları oranında tescilini istemiş; 25.01.2017 tarihli dilekçe ile dava dışı mirasçı Saime Kaya’nın davaya dahil edilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazları gerçek bir satış işlemiyle edindiğini, mirasbırakanın ölüm tarihinden uzun süre geçtikten sonra açılan davanın kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; davalının yargılamanın seyri sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, tüm mirasçılar adına ya da taşınmazın terekeye iadesi istemi ile dava açılmadığına göre bir kısım mirasçı tarafından pay oranında açılan tapu iptali ve tescil istemli davanın dinlenilebilir olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacılar tarafından istinafı üzerine... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak bir kısım mirasçı tarafından miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemli dava açılmasının mümkün olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak işin esası incelenmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; gönderme kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafça istinafı üzerine... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı; öte yandan davacı olarak davaya dahil edilen mirasçı Saime Kaya yönünden usulünce açılmış bir dava bulunmadığı halde onun yönünden de hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davacıların davasının reddi yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, eksiğin giderilmesi suretiyle getirilen kayıtlardan; 1915 doğumlu mirasbırakan ...’in 01.11.1999 tarihinde ölümü üzerine davacı kızı Ayşe, davacı oğlu Ali, 2001 yılında ölen kızı Emine’den olma davacı torunları İbrahim, Ümit ve Seçim Fahrettin ile davalı oğlu Remzi ve dahili davacı olarak eldeki davada yer almak isteyen kızı Saime’nin mirasçı kaldıkları; davalı ...’nin yargılamanın seyri sırasında 01.08.2018 tarihinde ölümü üzerine mirasçılarının davaya dahil edildiği; dahili davacı olarak yer almak isteyen mirasçı Saime Kaya’nın da yargılamanın seyri sırasında 18.06.2017 tarihinde ölümü üzerine mirasçılarının yargılamaya katıldıkları; dava konusu 29 parsel sayılı 6.000 m2 miktarlı tarla vasıflı taşınmaz ile 31 parsel sayılı 5.840 m2 miktarlı tarla vasıflı taşınmazın tamamı mirasbırakan Hasan adına kayıtlı iken 27.06.1990 tarihinde davalı oğlu Remzi’ye satış yoluyla temlik ettiği; halen mirasbırakan adına kayıtlı dava dışı 798 parsel sayılı 734 m2 miktarlı taşınmazın ¼ payının bulunduğu; eksiğin giderilmesi suretiyle getirilen tapu kayıtlarına göre, dava dışı 808 parsel sayılı 200 m2 miktarlı bahçeli ev vasıflı taşınmazın mirasbırakan Hasan adına kayıtlı iken 31.10.1988 tarihli satış işlemiyle, yine dava dışı 810 parsel sayılı 706 m2 miktarlı bahçeli ev vasıflı taşınmazın mirasbırakan Hasan adına kayıtlı iken 06.08.1986 tarihli satış işlemiyle davalı oğlu Remzi’ye temlik ettiği; davalı ...’nin anılan dava dışı 808 parsel sayılı taşınmazı 2019 yılında dava dışı 3. kişiye satış yoluyla devrettiği; eksiğin giderilmesi suretiyle UYAP ortamından getirilen Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/109 Esas sayılı dosyasında, dava dışı 808 ve 810 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak eldeki davanın davacıları tarafından davalıya karşı iptal tescil ve tazminat istekli ayrı bir dava açıldığı, söz konusu davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanununun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda (dahili davalı – dahili davacı) diye bir müessese bulunmayıp, ıslah suretiyle dahi tarafın değiştirilemeyeceği genel usul kuralıdır. Bir başka anlatımla zorunlu dava arkadaşlığı hariç bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilmesi olanaksızdır. Davada taraf olmayan kimse veya kişi hakkında hüküm kurulamaz.(HMK. 297. md.).
O halde, mirasçı Saime Kaya’nın usulünce açılmış bir davası bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince bu hususta yazılı şekilde inceleme ve değerlendirme yapılması doğru olduğuna göre, davacılar vekilinin Saime Kaya yönünden yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, Saime Kaya yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına.
Davacılar vekilinin, davacılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Somut olayda, mirasbırakanın taşınmazlarının tamamına yakınını peyderpey davalı oğluna temlik ettiği, çekişmeli taşınmazların temlikinin bedel karşılığı yapıldığı ispatlanamadığı gibi, davalının yurt dışında çalışıp orada yaşadığı, tanık beyanlarına göre mirasbırakanla diğer çocuklarının ilgilendikleri gözetildiğinde mirasbırakanın minnet duygusuyla ya da paylaştırma iradesiyle de hareket etmediği, satış tarihindeki gerçek değerler ile resmi senette yazılı bedeller arasında fahiş fark bulunduğu, satış tarihinden sonra da dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından kullanılmaya devam edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu davacılar yönünden yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacılar vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 371/1-a maddesi uyarınca... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/09/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.