Esas No: 2016/435
Karar No: 2016/3767
Karar Tarihi: 08.06.2016
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/435 Esas 2016/3767 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP:
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, şantaj, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık suçlarından şüpheliler ..., ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 13.04.2015 tarihli ve 2013/24379 soruşturma, 2015/34710 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 03.06.2015 tarihli ve 2015/1000 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda müşteki firmanın çok uluslu GFK grubunun Türkiye ayağı olduğu, şüphelilerden ... ile ..."in şirketin genel müdürü, ..."nun finans müdürü olduğu, diğer şüpheliler ... ve ..."un ise ... Şirketinin ortakları olduğu, müşteki şirket tarafından ... isimli şirketin kendilerine kesmiş olduğu faturaların sahte olduğunu, 2011 yılı öncesinde hizmet alımı olmadığı, şirketin içi boş bir şirket olduğu, kesilen faturaların müşteki şirket çalışanlarına ödenen maaşlar olduğu, müşteki şirketin almadığı hizmetler için ödeme yaptığı, şüphelilerin birlikte hareket ederek haksız menfaat temin ettiklerinden bahisle şikayette bulunmaları üzerine yapılan soruşturma kapsamında dosyaya sunulan
03.03.2015 tarihli bilirkişi raporuna karşılık müşteki tarafından sunulan 19.03.2015 tarihli hukuki mütalaa karşısında, şüphelilere atılı eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 155/2. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma ve 158/1-f maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturabileceği ve anılan suçlara ilişkin değerlendirmenin yargılamayı yapacak olan mahkemeye ait olduğu gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 23.11.2015 gün ve 94660652-105-34-12296-2015-E.24239/76842 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.12.2015 gün ve 2015/386706 sayılı tebliğnamesiyle bozma talep edilmiş olmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Şikayet, soruşturma evrakı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın konusunun suç işlemek amacıyla örgüt kurma, şantaj, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık eylemlerine yönelik bulunmasına, kanun yararına bozma isteminin kapsamı ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi hükmüne, 22.01.2015 tarih ve 29244 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararındaki iş bölümüne göre, kanun yararına bozma istemini inceleme görevi Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olmakla Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye GÖNDERİLMESİNE, 08.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.