Esas No: 2015/5458
Karar No: 2015/3733
Karar Tarihi: 04.11.2015
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/5458 Esas 2015/3733 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : KYB - 2015/245845
TALEP :
İftira suçundan suça sürüklenen çocuk Y.. K.."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 267/1, 31/3 ve 52/2. maddeleri uyarınca 4.800 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 1. Çocuk Mahkemesinin 25.11.2014 tarihli ve 2013/369 esas, 2014/998 sayılı kararıyla ilgili olarak;
Tüm dosya kapsamına göre, kayden 28.02.1997 doğumlu olup, suçun işlendiği 24.01.2012 tarihinde 15 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 31/2. maddesi yerine 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmediğinden bahisle, Yüksek Adalet Bakanlığının 29.09.2015 tarih ve 2015-13444/43065 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.07.2015 tarih ve 2015/245845 sayılı tebliğnamesiyle bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2013/40609 numaralı dosya kapsamında yapılan soruşturmada; Avcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü Firüzköy Şehit Ilgız Aykutlu Polis Merkezi Amirliği görevlilerince 28.02.1994 doğumlu Y.. K.."ın, 24.01.2012 tarihinde oto hırsızlığı suçundan yakalandığı, üzerinde kimlik çıkmayan Y.. K.."ın, hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasının engellemek amacıyla abisi Selçuk Kayman"a ait kimlik bilgileri kullandığı, bu sebeple S.. K.. hakkında dava açıldığından bahisle 15.04.2013 tarih 2013/17354 esas sayılı iddianame ile başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan hükümlü Y.. K.. hakkında dava açıldığı,
Bakırköy 1. Çocuk Mahkemesi 02.05.2013 tarihli tensip zaptında, Y.. K.."ın 18 yaşından büyük olduğundan müdafii tayinine yer olmadığına dair karar verdiği,
Hükümlü Y.. K.."ın, Bakırköy 1. Çocuk Mahkemesindeki 18.11.2013 tarihli duruşmada sorgusu yapılmadan önce hakları hatırlatıldığı, hükümlünün haklarını anladığını, savunmasını kendisinin yapacağını beyan ettiği,
./..
Hükümlü Y.. K.."a ait dosya kapsamında bulunan Uyap ortamından alınmış nüfus kaydına göre, İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.05.2014 tarihinde kesinleşen 2011/426 esas ve 2014/38 sayılı kararıyla Y.. K.."ın 28.02.1994 olan doğum tarihinin, 28.02.1997 olarak düzeltildiği,
Bakırköy 1. Çocuk Mahkemesi 25.11.2014 tarih 2013/369 esas ve 2014/998 sayılı kararıyla hükümlü Y.. K.."ın, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan TCK"nın 268/1 maddesi delaletiyle 267/1 maddesine göre tayin edilen 1 yıl hapis cezasından, 15-18 yaş grubundan olduğundan yaş küçüklüğü nedeniyle TCK"nın 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranından indirim yapılarak belirlenen 8 ay hapis cezasının TCK"nın 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince çevrildiği 4.800 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı, temyiz edilmeyen hükmün 14.01.2015 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Yargılama sırasında yaşı düzeltilen hükümlü Y.. K.."a zorunlu müdafii tayini edilmesi ve TCK"nın 31/2. maddesinde belirlenen ½ oranında cezasından indirim yapılması gerekip gerekmediğine ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
Anayasanın 36. maddesinin 1. fıkrasında; ""Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."" şeklinde,
Ülkemizin de kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin 3/c bendinde; ""Kendi kendini müdafaa etmek veya kendi seçeceği bir müdafii veya eğer bir müdafii tâyin için mali imkânlardan mahrum bulunuyor ve adaletin selâmeti gerektiriyorsa, mahkeme tarafından tayin edilecek bir avukatın meccani yardımından istifade etmek, …haklarına sahipti"" şeklinde,
5271 sayılı CMK"nın 150. maddesinin 2. fıkrasında; ""Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafii görevlendirilir."" şeklinde,
5237 sayılı TCK"nın 31. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında; ""(2) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./5.mad) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
(3) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./5.mad) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ./..
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz."" şeklinde,
Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesinde; ""(1) Bu Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılır. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur.
(2) Derhâl tedbir alınmasını gerektiren durumlarda sosyal inceleme daha sonra da yaptırılabilir.
(3) Mahkeme veya çocuk hâkimi tarafından çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması hâlinde, gerekçesi kararda gösterilir."" şeklinde,
Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğinin 20. maddesinde; ""(1) Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılabilir. Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında çocuğun, veli veya vasisi ya da müdafi veya bu kimselerin avukatları da mahkeme veya çocuk hâkimine müracaat ederek çocuk hakkında sosyal inceleme yapılmasını talep edebilirler.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunludur.
(3) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığını takdir yetkisi münhasıran mahkemeye aittir. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hâkim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri gözönünde bulundurur.
(4) İkinci ve üçüncü fıkralardaki hâllerde, hâkim veya mahkeme, sosyal inceleme raporu ile birlikte çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin belirlenebilmesi amacıyla adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimden görüş alır.
(5) Derhâl tedbir alınmasını gerektiren acil durumlarda sosyal inceleme sonucu beklenmeden tedbir kararı verilebilir. Ancak sosyal inceleme daha sonra yaptırılarak, ./..
gerektiğinde tedbir konusunda verilen karar değiştirilebilir.
(6) İnceleme, kararda gösterilen sürede tamamlanmalıdır; gerektiğinde ek süre talep edilebileceği gibi kararda bir süre belirtilmemiş olması hâlinde incelemenin çocuğun durumunun aciliyetine uygun bir süre içerisinde tamamlanarak, raporun mahkemeye sunulmuş olması gerekir.
(7) Mahkeme veya çocuk hâkimi tarafından çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması hâlinde, gerekçesi kararda gösterilir."" şeklinde hükümlere yer verilmektedir.
İncelenen dosyada, yargılamaya devam edildiği sırada 22.05.2013 tarihinde kesinleşen karar ile hükümlü Y.. K.."ın, 28.02.1994 olan doğum tarihinin 28.02.1997 olarak düzeltildiği, bu sebeple yaşı 19 yıl 2 ay 24 gün iken 16 yıl 2 ay 24 gün şeklinde değiştiği, suç tarihindeki yaşı ise 14 yıl 10 ay 26 gün olduğu, hükümlünün düzeltilen yaşı dikkate alındığında mahkemece, istemine bakılmaksızın atanacak müdafii huzurunda sorgunun yapılarak yargılamaya devam edilmesi, hüküm kurulurken yaşına uygun TCK"nın 31/2. maddesi uyarınca indirim yapılması, ayrıca suç tarihinde onbeş yaşından küçük hükümlü hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu ile ilgili olarak fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin gelişip gelişmediğine dair uzman doktor raporu, sosyal inceleme raporu alınmasından sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkeme tarafından hükümlüye zorunlu müdafii atanmadan yargılamaya devam edilerek savunma hakkının kısıtlanması, fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin gelişip gelişmediğine dair uzman doktor raporu, sosyal inceleme raporu alınmadan ve bu konuda bir karar verilmeden hüküm kurulması kanuna aykırılık teşkil etmektedir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
IV) Sonuç ve karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, Bakırköy 1. Çocuk Mahkemesinin 25.11.2014 tarih 2013/369 esas ve 2014/998 sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
CMK"nın 309/4-b maddesi uyarınca yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre hüküm kurulması için müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına,
Dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.