Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/4909 Esas 2015/3274 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/4909
Karar No: 2015/3274
Karar Tarihi: 23.10.2015

Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/4909 Esas 2015/3274 Karar Sayılı İlamı

 

 

16. Ceza Dairesi         2015/4909 E.  ,  2015/3274 K.

  •  


"İçtihat Metni"



TALEP :

Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçundan şüpheliler ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 04.04.2014 tarihli ve 2014/29712 soruşturma, 2014/17423 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Ağır Ceza Mahkemesinin 03.06.2014 tarihli ve 2014/1460 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği yönündeki açıklamalar karşısında, mağdur Beyza Omma"nın 25.04.2014 tarihli adli görüşme değerlendirme raporu ve 06.11.2013 tarihli tutanağa nazaran mevcut delillerin takdir ve değerlendirilmesinin mahkemesine ait olduğu cihetle, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 12.05.2015 gün ve 94660652-105-35-3608-2015-9672/30527 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunur.

I ) Olay:
Mağdur Beyza Omma"ya karşı işlendiği iddia edilen cinsel istismar suçuna ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Suçlular Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma sırasında Memur Suçları Soruşturma Bürosuna yapılan ihbar nedeniyle şüpheliler ..., ..., ... ve ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda, Cumhuriyet Başsavcılığının 04.04.2014 tarih ve 2014/29712 soruşturma, 2014/17423 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara kararıyla, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, müştekiler vekilinin karara süresinde itirazı üzerine, Ağır Ceza Mahkemesinin 03.06.2014 tarihli ve 2014/1460 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müşteki vekilinin eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II ) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı: Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara, müştekiler vekili tarafından eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III ) Hukuksal Değerlendirme
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı kanunun 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Mahkeme, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hâkimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Mahkeme istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddî olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mağdur Beyza Omma"nın cinsel istismara uğradığını iddia ederek yapmış olduğu müraacat üzerine alınan 20.03.2014 tarihli ifadesinde okul müdürü, müdür yardımcıları ve rehber öğretmenin yaşanan olaylardan bir kısmını öğrendiklerini kendisine, Görkem ve Ahmet isimli öğrencilere olayları bir kağıda yazdırıp bir daha yapmayacağım diye ekletmek suretiyle imzallattırdıkları şeklinde beyanda bulunması üzerine soruşturma bürosu tarafından 31.03.2014 tarihinde “ Çocuk İzlem Merkezinde ifadesi alınan mağdure Beyza Omma"nın beyanı ile suça sürüklenen çocuklar ... ile ..."nın beyanları ile 06.11.2013 tarihli Gaziemir İmam Hatip Lisesi Okul müdürü, müdür yardımcılar ve rehber öğretmen tarafından düzenlenen tutanak ile 21.03.2014 günlü tutanak birlikte değerlendirildiğinde, mağdurun Sarnıç Piknik alanında okulun erkek öğrencileri ile öpüştüğü duyumu alındığı, buna ilişkin tutanak tutulup mağdur ve suça sürüklenen çocuklara yazı imzalatıldığı, çocuklara imzalatılan bu yazıların bulunamadığı, mağdurun ailesine veya adli birimlere bilgi verilmediği, bu olaydan sonra mağdurun okul tarafından takip edilmediği ve birden fazla cinsel istismara maruz kaldığı, bu şekilde okul müdürü ..., müdür yardımcıları Ömür Yarıcı, ... ve rehber öğretmen ... görevlerini ihmal ettikleri gibi, öğrendikleri bir suçu bildirmedikleri anlaşıldığından evrak ikmali için iş bölümü gereği Memur Suçları Bürosu"na gönderilmiştir.” şeklinde ihbarda bulunulduğu bu ihbar üzerine müşteki ve şüpheli ve tanık beyanları alınmadan, olayın mağduru ve şüphelilerine yazdırıldığı iddia edilen evrakların ve cinsel istismar suçundan yürütülen soruşturmanın akıbeti araştırılmadan 04.04.2014 tarihinde suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğinin anlaşılması karşısında, itiraz merciince, soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulüyle, soruşturmanın tamamlanması için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerekirken, itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV ) Sonuç ve karar :
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, Ağır Ceza Mahkemesinin 03.06.2014 tarihli ve 2014/1460 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE), 23.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




 

 

 

Hemen Ara