Esas No: 2015/2242
Karar No: 2015/3239
Karar Tarihi: 19.10.2015
Tefecilik - suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma - tehdit - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/2242 Esas 2015/3239 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma, tehdit
Hüküm : 1- Sanık ... hakkında;
a) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve tehdit suçlarından; Beraat
b) TCK"nın 241/1, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2-Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında;
Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve tefecilik suçlarından; Beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Sanıklara yüklenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve üye olma suçlarının niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmeleri söz konusu olmadığından tüm şikayetçilerin bu suçtan kurulan hükümlere yönelik,
Şikayetçiler ... ve ..."ın da sanıklara yüklenen tefecilik suçundan doğrudan zarar görmedikleri anlaşıldığından, adı geçenlerin bu suçtan kurulan hükümlere yönelik,
Şikayetçiler ..., ..., ... ve ..."nın ise sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında şikayetçi olmadıklarını belirtmeleri nedeniyle bu sanıklar yönünden açılan davalara katılmadıkları da gözetilerek anılan sanıklar hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanık ... hakkında tehdit ve tefecilik suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince:
CMK"nın 237. maddesi uyarınca sanık ... hakkında tefecilik suçundan açılan davaya katılma hakkı bulunan şikayetçiler ..., ..., ... ve ... ile yine aynı sanık hakkında tehdit suçundan açılan davaya katılma hakkı bulunan şikayetçi ..."nin öncelikle davaya katılmasına karar verildikten sonra yasal olmayan gerekçe ile 11.12.2012 tarihli oturumda katılma kararlarının kaldırılmasına dair verilen kararın yok hükmünde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
a-Katılan ..."ne yönelik tehdit suçundan kurulan hükme yönelik;
Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraate ilişkin hükmün ONANMASINA,
b-Tefecilik suçundan kurulan hükme yönelik ise;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tefecilik suçunda suç öğeleri ve ceza uygulaması, eylemlerin 01.06.2005 tarihinden önce veya sonra gerçekleştirilmesine göre farklılık göstermektedir. Anılan suç;
765 sayılı TCK"nın yürürlükte olduğu dönemde, Y.C.G.K."nun 03.07.1995 tarih ve 1995/207-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir biçimde faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle çıkar sağlanması bir başka deyişle sanığın ödünç para verme işini meslek haline dönüştürmesi durumunda oluşmaktadır ve yaptırımı 2279 sayılı Kanunun 2520 sayılı Kanun ile değişik 17. maddesinde düzenlenmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 241. maddesinde suç; "Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, …" biçiminde tanımlanmıştır. Yeni düzenlemeye göre bu suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin önemi yoktur. Bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyecek ancak suçun zincirleme olarak işlenmesi olanaklı görülecektir.
Diğer taraftan; kesintisiz (mütemedi) suçlarda kesintinin (temadinin) gerçekleştiği anda suçun işlendiği kabul edilmekle birlikte 5237 sayılı Kanunun 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun maddede yazılı tipik hareketin bir kez işlenmesiyle oluşan sırf hareket suçu niteliğinde bulunması ve yeni düzenlemenin suç öğeleri bakımından sanık aleyhine olması karşısında 1 Haziran 2005 tarihi öncesi ve sonrasındaki eylemlerin ayrı değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar ışığında, zamanaşımı değerlendirmesi bakımından 765 sayılı Kanunun 103 ve 5237 sayılı TCK"nın 66/6. maddesinin gözetilmesi ve sanığın eylemlerinin, 01.06.2005 tarihinden önce ve sonra gerçekleştirilenler açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi, eski dönemde işlenen suç açısından lehe yasa karşılaştırmasının yapılması, yeni dönemdeki suçlar yönünden suç çokluğunun ve TCK"nın 43. maddesinin uygulanma olanağının tartışılması ve sonucuna göre sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafii ile katılanlar ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, CMUK"nın 326/son madde ve fıkrası uyarınca hükmolunan sonuç ceza yönünden kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.