Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/3875 Esas 2015/3212 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/3875
Karar No: 2015/3212
Karar Tarihi: 20.10.2015

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/3875 Esas 2015/3212 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2015/3875 E.  ,  2015/3212 K.

    "İçtihat Metni"


    TALEP :
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.07.2013 tarih ve 2013/238688 sayılı yazısı ile;
    Gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma suçundan şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 09.08.2011 tarihli ve 2011/46340 soruşturma, 2011/21910 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 02.11.2011 tarihli ve 2011/1980 müteferrik sayılı kararına karşı Bakanlığımızca kanun yararına bozmaya başvurulması üzerine Yargıtay Ceza Dairesinin 27.06.2012 tarihli ve 2012/5980 esas, 2012/15655 karar sayılı ilâmı ile bozulmasına müteakip, itirazın kabulüne, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına dair aynı Mahkemenin 07.09.2012 tarihli ve 2012/2079 değişik iş sayılı kararı üzerine, adı geçen sanıklar hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18.12.2012 tarihli ve 2012/57093 soruşturma, 2012/39213 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin anılan Mahkemenin 27.02.2013 tarihli ve 2013/293 sayılı kararı ile ilgili olarak;
    Dosya kapsamına göre, şüphelilerin bilirkişi olarak görevlendirildikleri mahkemeye gerçeğe aykırı olarak rapor sundukları iddiasıyla müştekinin yaptığı şikayet üzerine, bilirkişi raporunun sunulduğu Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesine itirazların sunulması, yasal yolların mahkeme hükmü üzerine yapılması gerektiğinden bahisle, hiçbir araştırma yapılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği gerekçesi ile itirazın kabul edilmesi gerektiğinden Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 02.11.2011 tarihli ve 2011/1980 müteferrik sayılı kararına karşı Bakanlığımızca kanun yararına bozma yoluna başvurulmasına müteakip, Yargıtay Ceza Dairesinin 27.06.2012 tarihli ve 2012/5980 esas, 2012/15655 karar sayılı ilâmı ile anılan kararın bozulması üzerine, yürütülen soruşturma sonucu şüpheliler hakkında kamu davası açılması için şüphe oluşturacak delil elde edilemediği gerekçesiyle yeniden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay Ceza Dairesinin 27.06.2012 tarihli ve 2012/5980 esas, 2012/15655 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, Cumhuriyet Başsavcılığınca üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığı, bilirkişi raporunda şüpheliler tarafından hazırlanan rapor ile müşteki tarafça ibraz edilen raporun farklı projelere bakılarak hazırlandığının belirtildiği, ancak her iki projenin onaylı olup olmadığı, en son hazırlanan onaylı projenin hangisi olduğu, belediyede her iki projenin bulunup bulunmadığı, tadilat projesinin Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyasında mevcut olup olmadığı hususlarının gösterilmediği, bu yönleri ile Cumhuriyet savcılığınca alınan bilirkişi raporunun yetersiz ve denetime elverişli olmadığının anlaşılması karşısında, Bursa Nilüfer Belediyesinden her iki projenin getirtilerek, onaylı olup olmadıkları mahkeme dosyası da evrak arasına alınarak bilirkişilerden ayrıntılı, denetime elverişli rapor alınması gerekirken şikâyetçilerin yakınması üzerine yeterli araştırma yapılmadığı, ortada 5271 sayılı Kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 25.06.2013 tarih ve 2013/10574/40714 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay 9. Ceza Dairesine ihbar ve dava evrakının tevdii edildiği,
    Anılan Dairenin 15.05.2014 tarih ve 2013/10805- 2014/6039 sayılı ilamı ile işin incelenmesinin Yüksek Ceza Dairesine ait olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği, Yüksek Ceza Dairesi ise 02.03.2015 günlü kararı ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6572 sayılı Kanununun 27. maddesi ile eklenen geçici 14. maddesi ile 22.01.2015 tarih, 29244 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümüne ilişkin 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı gereğince, dava dosyasını Dairemize gönderdiği anlaşılmakla;
    Dosya incelenerek gereği düşünüldü.
    KARAR:
    Dosya içeriğindeki Yargıtay Ceza Dairesinin 27.06.2012 tarih, 2012/5980 esas ve 2012/15655 sayılı bozma ilamına, Yargıtay Kanununun 14. maddesi hükmüne, 29.01.2014 tarih ve 28897 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 tarih ve 2014/1 sayılı kararında Yargıtay Ceza Daireleri İş Bölümü Ortak Hükümler II/A(4)"de yer alan "Ceza Daireleri yürürlük tarihinden önce kendisine gelip bozma veya başka nedenlerle Daire dışına gönderdiği işlerden kendisine geri gelenlere bakar" hükmüne göre, işin incelenmesi Yüksek Ceza Dairesine ait olmakla Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli dairenin belirlenmesi için Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara