Esas No: 2015/4670
Karar No: 2015/2911
Karar Tarihi: 05.10.2015
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/4670 Esas 2015/2911 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Sanık ..."in İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçundan TCK"nın 297/1. maddesi gereğince 2 yıl, kasten yaralama suçundan TCK"nın 86/2, 3-e maddesi gereğince iki kez 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, TCK"nın 53/1-a- b, d, e maddesindeki haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına, hükmedilen cezaların TCK"nın 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezaların infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Asliye Ceza Mahkemesinin 19.10.2010 tarih ve 2008/478 esas, 2010/414 sayılı kararıyla ilgili olarak dosya kapsamına göre,
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53/2. maddesinde yer alan ""Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz"" ve 3. fıkrasındaki ""Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz"" şeklindeki düzenlemeler karşısında anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanmayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hal yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve TCK"nın 58. maddesinin uygulanmasına esas alınan Ağır Ceza Mahkemesinin 28.12.2004 tarih, 2004/138 esas, 2004/266 karar sayılı ilamının infaz tarihlerini kapsayan onaylı bir örneğinin denetime elverişli olacak şekilde dosya arasına alınmadan karar verilmesinde isabet bulunmadığından bahisle, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 20.04.2015 gün ve 2014-7573/24401 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.04.2015 tarih ve 2015/129669 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2012/3-1372 esas, 2013/329 sayılı kararında ""Sabıka kayıtları, mahkemelerin kesinleşen kararlarına dayanan ve devletin resmi bir kurumu tarafından tutulan belgelerdendir. O nedenle aksi sabit olmadıkça bu kayıtlara güven esastır. Okunan sabıka kaydının incelenmesinde sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması açısından herhangi bir tereddüt oluşmuyorsa ayrıca sabıka kaydında yer alan ilamların tek tek getirtilmesine gerek olmayacaktır. Zira bunun yapılması gereksiz zaman ve emek kaybına neden olacağı gibi, yargılamaların gereksiz yere uzaması sonucunu doğuracaktır. Ancak adli sicil kaydının incelenmesinde, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı noktasında tereddüt söz konusu ise, o takdirde ilgili ilam ya da ilamlar getirtilip incelenerek tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tespit edilmesi ve denetime imkan verecek şekilde dosyaya konulması zorunludur"" denilmektedir.
Sanığın adli sicil kaydında Ağır Ceza Mahkemesinin 28.12.2004 tarih, 2004/138 esas, 2004/266 karar sayılı ve 11.02.2005 kesinleşme tarihli ilamdaki hapis cezalarının infaz tarihlerinin bulunmadığı anlaşılmakla TCK"nın 58/2-b maddesindeki sürenin tespiti bakımından anılan ilamın dosya içerisine getirtilip, hapis cezalarının infaz tarihleri saptanıp sonucuna göre bu ilam esas alınarak tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir karar verilmesi gerekmektedir. Yukarıda izah edilen nedenlerle tebliğnamenin 1. maddesi yanında 2. maddesindeki görüş de yerinde görülmekle;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, sanık ... hakkında verilen Asliye Ceza Mahkemesinin 19.10.2010 tarih ve 2008/478 esas, 2010/414 sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.