Esas No: 2015/4610
Karar No: 2015/2795
Karar Tarihi: 01.10.2015
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/4610 Esas 2015/2795 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP:
İftira suçundan şüpheli ... hakkında yürütülen soruşturma evresi sonucunda, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 29.09.2014 tarihli ve 2014/37835 soruşturma, 2014/14078 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii Sulh Ceza Hakimliğinin 27.10.2014 tarihli ve 2014/1931 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında. Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre müşteki vekilinin 24.07.2014 tarihli şikayeti üzerine şüphelilerden ... yönünden Cumhuriyet Başsavcılığının 09.09.2014 tarihli ve 2014/104120 soruşturma, 2014/2271 sayılı ayırma kararı ile evrakın tefrik edilerek Cumhuriyet Başsavcılığının 09.09.2014 tarihli ve 2014/119657 soruşturma, 2014/11489 sayılı yetkisizlik kararı ile soruşturma dosyasının Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesine karşın, şüphelinin ifadesi alınmadan, müşteki dinlenilmeksizin varsa olaya ilişkin tanıkları dinlenilmeden ve her iki tarafın delilleri toplanmaksızın, eksik soruşturmaya dayalı olarak şikayetin gerçek konusunun gazete haberi olmadığı, şüpheli ..."nun beyanları olduğu dikkate alınmadan şüpheli ... yerine ... hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği anlaşıldığından, ortada 5271 sayılı Kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla, itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, Yüksek Adalet Bakanlığının 30.03.2015 tarih ve 94660652-105-34-1435-2015-7018/22291 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.04.2015 gün ve 2015/127306 sayılı tebliğnamesiyle bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I ) Olay:
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2014/37835 numaralı evrak üzerinden yapılan soruşturma sonucunda ... hakkında şikayete konu haberin basın özgürlüğü kapsamında, düşünce açıklama, bilgi verme ve eleştiri sınırları içerisinde kaldığı, haber ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunduğu ve nesnel bir açıklama ile desteklendiği, eleştiri ve değer yargılarının sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiş olsa bile belirtilen özgürlükler kapsamında hukuka aykırı kabul edilmesinin mümkün olmadığı bu hali ile iftira suçunun unsurları bakımından oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, müşteki ... vekilinin karara süresinde itirazı üzerine, Sulh Ceza Hakimliğinin 27.10.2014 tarih, 2014/1931 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara, müşteki vekili tarafından eksik soruşturma yapıldığı ve şikayet konusu şüpheli hakkında herhangi bir karar verilmediği gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III ) Hukuksal Değerlendirme
Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Anılan Kanunun 6545 sayılı Kanunla değişik “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) (Değişik: 18.06.2014-6545/71 md.) Sulh Ceza Hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik: 25.05.2005 - 5353/26 md.) Sulh Ceza Hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlemini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddî olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre şüphelinin ifadesi alınmadan, müşteki dinlenilmeksizin varsa olaya ilişkin tanıkları dinlenilmeden ve her iki tarafın delilleri toplanmaksızın, eksik soruşturmaya dayalı olarak şikayetin gerçek konusunun gazete haberi olmadığı, şüpheli ...’nun beyanları olduğu dikkate alınmadan şüpheli ... yerine ... hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği hususları gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,
İsabet görülmediğinden anılan kararın Kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV ) Sonuç ve karar :
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, Sulh Ceza Hakimliğinin 27.10.2014 tarihli ve 2014/1931 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.