Esas No: 2015/2307
Karar No: 2015/2138
Karar Tarihi: 15.06.2015
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/2307 Esas 2015/2138 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.05.2014 tarihli tebliğnamesi, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 06.03.2014 tarih ve 2013/18131 - 2014/2555 sayılı kararına yönelik itiraz niteliğinde kabul edilerek, ekindeki dava dosyası bir bütün olarak incelenip gereği düşünüldü:
Terör örgütü propagandası yapmak suçundan sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan yargılama sonucunda sanıkların beraatlerine dair Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2011 tarihli ve 2011/329 esas, 2011/547 sayılı kararının sanıklar müdafii tarafından sadece vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle sanıklar lehine temyizi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 05.07.2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi gereğince sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi amacıyla dosyanın hükmü veren mahkemeye geri gönderilmesine müteakip, kamu davasının ertelenmesine ilişkin, aynı mahkemenin 01.08.2013 tarihli ve 2011/329 esas, 2011/547 sayılı ek kararı ile ilgili olarak;
Sanıklar hakkında, Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2011 tarihli ve 2011/329 esas, 2011/547 sayılı hükmüyle verilen beraat kararının sanıklar lehine olduğu gözetilmeden, erteleme kararı verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 20.11.2013 tarih ve 2013-17305/70578 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.11.2013 tarih ve 2013/367818 sayılı tebliğnamesi ile, Yargıtay 9. Ceza Dairesine evrak tevdii olunmuş, Dairenin 06.03.2014 tarih ve 2013/18131 - 2014/2555 sayılı kararı ile de;
" Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2012 tarih, 2011/329 esas ve 2011/547 sayılı kararıyla sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan verilen beraat kararını, sanıklar müdafiinin 28.12.2011 tarihli dilekçeyle lehlerine vekalet ücreti verilmesi gerektiği hususuyla sınırlı olarak temyiz ettiği, bu durumda sanıklar hakkındaki beraat kararlarının daha o aşamada kesinleşmiş olduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından vekalet ücretiyle sınırlı istem sebebiyle sadece bu yönden tebliğname düzenlenerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi yerine, temyiz kapsamı ve hükmün kesinleşen yönü dikkate alınmadan 6352 sayılı Kanunun geçici 2/1-2. maddesi uyarınca mahkemesine iade edildiği, mahkemesince de hükmün beraat kararına yönelik bölümünün kesinleştiği nazara alınmadan kovuşturmanın ertelenmesi kararının verildiği anlaşıldığından, 01.08.2013 tarihli kovuşturmanın ertelenmesi kararı hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
1- Koşulları bulunmayan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
2- Hükümdeki vekalet ücretine hükmedilmemesine yönelik temyizin usulünce incelenmesi gerektiği anlaşıldığından; Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2011 tarih, 2011/329 esas ve 2011/547 sayılı kararıyla ilgili olarak tebliğname düzenlendikten sonra gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE," oybirliğiyle karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 19.05.2014 tarihli tebliğname ile;
"Dosya kapsamından temyizin Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2011 tarih, 2011/329 Esas, 2011/547 Karar sayılı ilk hükme ilişkin olduğu, daha sonra verilen 02.08.2012 tarihli kovuşturmanın ertelenmesine ilişkin kararın hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğu anlaşılmakla;
Sanıklar müdafiinin temyizinin kapsamına göre vekalet ücreti ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesi uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanıklar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle BOZULMASI, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, "karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2200"er TL vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanıklara ayrı ayrı verilmesine" ifadesinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASI" isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi, itiraz niteliğinde görülerek, 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile eklenen 2. ve 3. fıkraları uyarınca yapılan incelemede;
Terör örgütü propagandası yapmak suçundan sanıklar ..., ..., ... ve Yüsuf Ülkü haklarında yapılan yargılama sonucunda verilen Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2011 tarihli ve 2011/329 esas, 2011/547 sayılı kararını, sanıklar müdafiinin, beraat ile birlikte lehlerine vekalet ücreti verilmesi gerektiğine yönelik olarak hükmü bir bütün halinde temyiz ettiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi gereğince sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi amacıyla dosyanın geri gönderilmesinin, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun
27.06.2006 tarih, 2006/172 E., 2006/168 K. sayılı ve 23.01.2007 tarih 2006/143 E., 2007/8 K. sayılı kararları doğrultusunda, "bozma" etkisini göstereceği, mevcut temyiz sürecini sonlandıran iade işlemi üzerine 27.12.2011 tarihli önceki hükmün bozularak ortadan kalkacağı ve mahkemece aleyhe temyiz bulunmadığı da gözetilerek sanıkların beraatlerine ve kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden lehlerine vekalet ücreti verilmesi gerekirken 01.08.2013 tarihinde kovuşturmanın ertelenmesine karar verildiği ve bu kararın da itiraz edilmeden kesinleştiği, bu durumda ilk hükümle verilen beraat kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesinden söz edilemeyeceği zira iade işlemi üzerine ilk hüküm bozularak ortadan kalktığından kovuşturmanın ertelenmesine dair verilen kararın hukuken geçerli bir karar olduğu, bu yönde yapılan kanun yararına bozma talebinin de usulüne uygun bulunduğu gözetildiğinde, kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 06.03.2014 tarihli kararı yerinde görülmemiş ve Anayasa Mahkemesinin 20.03.2014 tarih ve 2013/500 başvuru numaralı kararı ile Ceza Genel Kurulunun 08.09.2012 tarih ve 2012/5-420 E, 2012/1771 K. sayılı kararı ve aleyhe temyiz bulunmadığı da dikkate alınarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği doğrultusunda,
1- Yüksek 9. Ceza Dairesinin kanun yararına bozma talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına,
2- Sanıklar hakkında kanun yararına bozma talebinin incelenmesinde;
Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2011 tarihli ve 2011/329 esas, 2011/547 sayılı hükmüyle verilen beraat kararının sanıklar lehine olduğu ve aleyhe temyiz de bulunmadığı nazara alınmadan erteleme kararı verilmesinde isabet görülmediğinden, Ağır Ceza Mahkemesinin 01.08.2013 tarihli ek kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Her ne kadar sanıklar hakkında 3713 sayılı Kanunun 7/2. maddesi uyarınca cezalandırılmaları için kamu davası açılmış ise de, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlediği sabit olmadığı anlaşılmakla, CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanıkların BERAATİNE,
Sanıklar kendilerini tek vekille temsil ettirdiklerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2400 TL vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanıklara verilmesine,
Bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.