Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/1087 Esas 2015/1935 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/1087
Karar No: 2015/1935
Karar Tarihi: 19.06.2015

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/1087 Esas 2015/1935 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2015/1087 E.  ,  2015/1935 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi (Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesi)
    Suç : Anayasayı ihlal, 6136 sayılı Kanuna muhalefet, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması, kasten öldürme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, mala zarar verme,
    Hüküm : 1- TCK"nın 309/1, 53, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5/1. Maddeleri uyarınca mahkumiyet 2- TCK"nın 309/2. maddesi yollamasıyla 82/1-g, 35/2, 53, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet 3- 6136 sayılı Kanunun 13/2, TCK"nın 53, 58/9, 52, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet 4- TCK"nın 309/2. maddesi yollamasıyla 174/1-2, 53, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet 5- TCK"nın 302/2. maddesi yollamasıyla 151/1, 152/2-a, 53, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet 6- TCK"nın 302/2. maddesi yollamasıyla 109/2, 109/3-a-b, 43/1, 53/1-2-3, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet 7- Kasten öldürme ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından: Beraat (..."ya karşı)


    Sanık hakkında duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:
    1- Ceza yargılamasının temel ilkelerinden biri “doğrudan doğruyalık- vasıtasızlıktır.” Bu nedenle CMK 193/1. maddesinde “sanık olmaksızın yargılama olmaz” genel kuralına yer verildikten sonra istisnalar CMK 193/2, 194/2, 195, 196, 200/1 ve 204. maddelerinde gösterilmiştir. Sanığın kabulüne bağlı olarak alt sınırı 5 yıl ve daha fazla hapis cezası gerektiren suçlar hariç olarak istinabe yoluyla sorguya çekilebilecektir. Görüntülü ve sesli iletişim tekniği kullanılarak sorgu yapma imkanı CMK 196/4. madde hükmüne göre mümkün kılınmıştır.
    Somut olaydaki hukuki sorun sanık ve müdafiisinin görüntülü ve sesli iletişim tekniğini kullanarak savunma yapmak istemediğini ısrarla beyan ederek duruşmada hazır bulunmak istekleri karşısında, bu sistemle savunma alınması durumunda, savunma hakkının kısıtlanarak adil yargılama ilkesinin ihlal edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
    Duruşmada hazır bulunmak isteyen sanığın, duruşmada hazır bulundurulması sadece ödev değil aynı zamanda bir haktır. (Y.C.G.K. 10.06.2008, 9-148/169 s.k.)
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesine göre;
    Cezai bir suç ile itham edilen herkesin, kendini savunma, iddia tanıklarını sorguya çekme veya çektirme, duruşmada kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercüman yardımından para ödenmeksizin yararlanması haklarını güvence altına almıştır. Duruşmada hazır bulunmaksızın bu hakları nasıl kullanabileceğinin anlaşılması zordur. (Colozza v. İtalya 12 Şubat 1985)
    Adil bir ceza yargılaması sürecinin oluşumunda sanığın mahkeme nezdinde hazır bulunmasının büyük önemi bulunmaktadır. (Lala v. Hollanda 22 Eylül 1994) Bunun sebebi hem adil yargılama hakkının mevcudiyeti hem de beyanların doğruluğunun anlaşılması ve mağdur ile tanıkların beyanlarıyla karşılaştırılmasıdır. (Sedoviç v. İtalya)
    Temyiz aşamasında davalının duruşma salonunda şahsen hazır bulunması ilk derece mahkemesinde görülmekte olan duruşmalarda hazır bulunmasına nispeten daha az önem arzetmektedir. (Kamasinsıki v. Avusturya, 19 Aralık 1989)
    Adaletin gerçekten adil bir şekilde sağlanmasının demokratik bir toplumda tuttuğu yer göz önünde bulundurularak savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik her bir tedbirin ciddi şekilde gerekli olmasına işaret edilmiştir. Daha az kısıtlayıcı bir tedbirin bulunması halinde o uygulanmalıdır. (Van Mechelen ve diğerleri)
    Sözleşme ile garantiye alınan hakkın kullanılmasından vazgeçilmesi, bunun açıkça söylenmesi ile mümkün olabilir. (Zana/Türkiye)
    CMK"nın genel ilkeleri ve 196. maddedeki düzenleme Dairemizce benimsenen Y.C.G.K."nın 10.06.2008 tarih ve 9-148-169 sayılı kararı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İçtihadları göz önünde bulundurulduğunda; duruşmada hazır bulunma hakkı adil yargılama kapsamında değerlendirilmekte olup, bu hakkın ./..


    sınırlanması ancak ciddi şekilde gerekli olması halinde istisna olarak uygulanmalıdır. A.İ.H.M."nin Marcello Viola v. İtalya kararı temyiz duruşmasına ilişkindir. Bu nedenlerle kovuşturma aşamasında;
    1-) Genel kural sanığın duruşmada hazır bulundurulmasıdır. Bu hak ciddi nedenlere dayalı olarak mahkeme kararı ile sınırlandırılabilir.
    2-) İlk ve son savunmanın yapıldığı, esasa ilişkin delillerin toplandığı oturumlara sanığın SEGBİS yoluyla katılması açık kabulüne dayalı olmalıdır.
    3-) Sesli ve görüntülü yöntemle savunma alınması halinde sanık müdafiisinin talebi durumunda sanığın yanında bulunma olanağının sağlanması; koşulları gerçekleştiğinde savunma hakkının kısıtlanmadığı kabul edilebilecektir.
    Tüm bu açıklamalar karşısında; esas hakkında son savunmasını duruşmada hazır bulunarak yapmak istediğini beyan eden sanığın duruşmada hazır bulundurulmayıp SEGBİS sistemi aracılığıyla yargılaması yapılarak mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
    2- Silahlı terör örgütü mensubu olduğu kabul edilen sanığın 15.11.2012 tarihinde güvenlik kuvvetleri ile silahlı çatışmaya giren grup içinde yer alarak vahim nitelikte öldürmeye teşebbüs suçuna iştirak ettiğinin iddia ve kabul edilmiş olması ve aynı grup içerisinde yer alan diğer sanıklar hakkında ayrıca Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/10-84-85-86-87-88-89-90-91-92-93-94-95-96-97-98-99-101- 102-103-104-105-106 esas sayılı dosyalarında aynı olaya ilişkin anayasayı ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, 2013/10 esas sayılı dosyada sanık olan Alev Yarar"ın beyanları ile 14.01.2013 tarihli teşhis ve yer gösterme tutanaklarının bulunması karşısında aralarındaki CMK"nın 8. maddesi anlamında hukuki ve fiili bağlantı bulunan davaların birleştirilip delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
    3- 15.04.2011-12.10.2012 tarihli eylemlere ilişkin delil olarak kabul edilip hükme esas alınan, sanığa ve başka dosya sanıklarına ait öz eleştiriler ile ..."nın öldürülmesine dair dosyadaki notların bir kısmının okunaksız fotokopilerden ibaret olduğu anlaşılmakla, adli emanette kayıtlı olduğu anlaşılan bu dokümanların getirtilerek denetime olanak verecek şekilde asılları ya da okunaklı ve onaylı örnekleri dosyaya konulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
    4- Hüküm tarihinden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 65. maddesiyle TCK"nın 152. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklik karşısında mala zarar verme suçunda sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
    5- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve mala zarar verme suçlarına ilişkin hükümlerde uygulama maddesinin TCK"nın 309/2. maddesi yerine anılan Kanunun 302/2. maddesi olarak yazılması,
    Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin temyiz dilekçeleri ile duruşmalı inceleme sırasında ileri sürdüğü temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen kısmen resen de temyize tabi hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 19.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    TEFHİM ŞERHİ:
    19.06.2015 tarihinde verilen iş bu karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısı ..."un huzurunda, duruşmada sanık ..."in savunmasını yapmış bulunan Av. ..."nin yokluğunda, 24.06.2015 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.

    Hemen Ara