16. Ceza Dairesi 2015/4527 E. , 2015/1873 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : İftira
Hüküm : TCK"nın 267/1, 53, 58. maddeleri uyarınca
mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği, somut olayda; sanığın Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 17.03.2010 tarihli dilekçesinde katılandan şikayetçi olması, akabinde Savcılık tarafından müşteki sıfatıyla 29.03.2010 tarihinde alınan ifadesinde sevk olduğu hastanedeki psikiyatri uzmanına katılanın kendisini şikayet ettiği, kendisini sürekli izlediği, takip ettiği ve psikiyatri doktoruna gitmesini engellediğini belirtmesi şeklindeki eyleminin suç işlemediğini bildiği kimseye suç atmak biçiminde olmayıp anayasal şikayet hakkını kullanma niteliğinde bulunduğu, iddiaların kanıtlanamamasının iftira suçunun mevcudiyetine sebebiyet vermeyeceği de düşünülmeden yasal unsurları itibariyle oluşmayan iftira suçundan sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Uygulamaya göre de;
a) Mahkemenin yargı çevresi dışındaki bir cezaevinde başka suçtan tutuklu bulunan sanığın Asliye Ceza Mahkemesi"nde 24.01.2012 tarihinde talimatla sorgu ve savunması tespit edildiği sırada CMK"nın 196. maddesi uyarınca ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermeye ve duruşmadan bağışık tutulmaya
yönelik isteğinin bulunup bulunmadığı sorulmadan duruşmalarda hazır edilmeksizin, yargılamaya devamla mahkumiyetine karar verilerek savunma hakkının kısıtlanması,
b)- Muğla Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 26.03.2012 tarihli raporunda sanığın suç tarihinde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olduğunun belirtilmesine karşın, Muğla Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan 10.01.2012 tarihli raporda sanıkta "anti sosyal borderline kişilik bozukluğu" olduğu tanısı konulmuş olmakla, sanığın ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde tespiti bakımından raporlar arasındaki mevcut çelişkinin Adlî Tıp Kurumundan rapor alınarak giderilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma ile hüküm kurulması,
c)- Müştekinin 22.09.2011 tarihli duruşmada davaya katılma talebinde bulunmasına rağmen, katılma istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
d) Suç tarihinin gerekçeli karar başlığında "17.03.2010" olarak yazılmaması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 17.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.